2-Bakara Suresi 83. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve Biz bir vakit İsrailoğullarının misakını almıştık ki, «Siz Allah´tan başkasına ibadet etmezsiniz, ananıza babanıza da (ihsanda bulunursunuz). Karabet sahibine, yetimlere, yoksullara da (ihsan edersiniz). Ve insanlara güzel söz söyleyin. Ve namazı doğruca kılın, zekâtı da verin.» Sonra siz, içinizden pek azınız müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz ve siz hâlâ yüz çeviren kimselersiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve biz bir vakit İsrail oğullarının misâkını almıştık ki siz Allah'tan başkasına ibâdet etmezsiniz, ananıza babanıza da ihsan -da bulunursunuz- Akrabalara, yetimlere, yoksullara da -ihsan edersiniz- Ve insanlara güzel söz söyleyin. Ve namazı doğruca kılın, zekatı da verin. Sonra siz, içinizden pek az müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz ve siz halâ yüz çeviren kimselersiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu ayeti kerime İsrail oğullarının vaktiyle mükellef olup, üstlenmiş oldukları dinî hükümlere, vazîfelere ne kadar muhalefette bulunmuş olduklarını bildirmektedir. Şöyle ki Hak Teâlâ hazretleri buyuruyor ki (ve biz) yani ben şanı Yüce Yaratıcı (bir vakit) Musa aleyhisselâm zamanında Tevrat vasıtasıyla (İsrail oğullarının misâkını) sözünü, teminatını (almıştık ki siz Allah'tan başkasına ibâdet etmezsiniz.) Yani yalnız ona ibâdette bulunun, başkasına ibâdet etmeyin. Ondan başka ibâdet edilecek yoktur. (Ananıza, babanıza da ihsan) da bulunursunuz. Yani bunlara da iyilik edin. (Akrabalara) hısımlardan olana da (yetimlere, yoksullara da) iyilikte bulunun. (Ve insanlara güzel söz söyleyin.) Yani halk ile güzelce konuşun, bir birinize iyiliği tavsiye ediniz, hayra yo ne İtici öğütler veriniz. Ve sorumlu olduğunuz (namazı doğruca kılın.) Rükün ve şartlarına uyarak kılın. Ve üzerinize düşen (zekatı da verin.) Ne yazık ki bu emirlere uyulmadı. (Sonra siz, içinizden pek azı müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz.) Söz ve yemine uymadınız, sizden Abdullah ibni Selâm gibi az bir zümre müstesna olmak üzere hepiniz de sözünüzde durmadınız. İşte sizin tarihî hayatınız böyle geçmiştir. 'Ve) mamafih (siz halâ yüz çeviren kimselersiniz.) Evet… Siz halâ haktan dönen bir kavimsiniz.
§ Bu ayeti kerime, semavî kitapların ne kadar faydalı, insanlığı yükseltmeye sevkedici hükümler taşıdıklarını göstermektedir. İşte Tevrat'ta da insanlara şu ahlâkî, sosyal, dinî hükümler, vazifeler emir ve tavsiyeler buyrulmuştur:
1) Yalnız Allah Teâlâya ibâdet edilmesi. Evet… Bütün kâinatın yaratıcısı, ibâdet edileni birdir. Bütün kudret izleri buna şahittir. Binaenaleyh Allah Teâlâ'dan başkasını ilâh tanıyıp ona ibâdette bulunmak en büyük bir sapıklıktır. Artık böyle cahilce bir hareketten sakınılması emrolunmuştur.
2) Anaya, babaya ihsan edilmesi: Ana, baba insanın hayatına vesiledir. Onlar varlıklarına sebep oldukları çocukları hakkında ne kadar şefkatli, ne kadar fedakârdırlar. Artık onların kadrini bilmek, kendilerine hizmette ve yardımda bulunmak, onların meşru emirlerine riayet eylemek mühim ve insanî bir vazife değil midir? İşte ilâhî dinler insanları bu vazife ile mükellef tutmuştur.
3) Yakınlara iyilikte bulunmak: Evet… Akraba, ana ve baba tarafından olan hısımlar, adeta bir aile teşkil etmiş olurlar, aralarında mühim bir münâsebet, bir sosyal alâka vardır. Artık bunlar ile güzelce görüşüp konuşmak, kendilerine iyilikte bulunmak mühim bir vazîfe değil midir? İşte ilâhî dinler bu hususa uyulmasını da emretmektedir.
4) Yetimlere yardım edilmesi: Vaktiyle babasını kaybetmiş, onun şefkatli bakışlarından, yardımlarından mahrum kalmış bir çocuğu düşünelim. Bunun bu vaziyeti, şefkatli bakışı ve merhameti celbedecek bir halde değil midir? Artık bunlara da uygun şekilde yardımda ve güzel mumelede bulunmak ne kadar insanî bir görevidir. İşte mukaddes dinler bu hususa da uyulmasını İnsanlara emretmiş bulunmaktadır.
5) Miskinlere, yani: geçimlerini temin edecek kuvvete ve hiçbir mala malik bulunmayan yoksul kimselere yardım edilmesi: Malumdur ki her yerde, her zamanda bir takım aciz, perişan insanlar bulunur ki, kendi geçimlerini temin edecek birşeye sahip bulunmazlar. Artık bunlara hali, vakti yerinde olan hemcinslerinin yardım
etmeleri lâzım değil midir? İşte ilâhî dinler insanlara bu hayırlı yardımı da tavsiye buyurmaktadır.
6ı Bütün insanlar ile güzelce konuşulması: Malumdur ki insanlar cins olarak aynıdırlar, bir Yüce Yaratıcısının kullarıdır, aralarında sosyal bağlar vardır. Artık biri biriyle güzelce, nazikâne konuşmaları ve aralarında bir dayanışmanın, bir iyilik severliğin cereyanı gerekmez mi? Hakiki İnsaniyet ve medeniyet bu suretle ortaya çıkar. İşte semavi dinler insanlara bu mühim, bu karşılıklı vazîfeyi de yüklemiştir.
7) Kerem sahibi Rabbimize kulluk arzında bulunulması: Şüphe yok ki bizler bir Yüce Yaratıcının kullarıyız. Bizler daima onun nimetlerine nail bulunuyoruz. Artık daima o Yüce Yaratıcımızın lütuf ve ihsanını düşünmeli, ona vakit vakit kulluk arzında ve şükranda bulunmalı değil miyiz? Bizler birer uyanık ruha ve nurlu kalbe sahip olmalı değil miyiz? İşte mükellef olduğunuz namazlar ve dualar bizlere bu yüce fâideleri temin etmektedir. Binaenaleyh doğru, hikmetli ve esasen aynı olan ilâhî dinler insanlığa bu yüksek farizeyi de yüklemiştir.
8) Fakir dindaşlara zekât adıyla yardım edilmesi: Malumdur ki aralarında din bağı bulunan insanlar din kardeşidirler. Bir hikmet gereği olarak bu insanlar, geçim itibariyle aynı durumda bulunamazlar. Bunlardan bir kısmı servete ve refaha ulaşmış olduğu halde diğer bir kısmı da maddi yönden bir ihtiyaç içinde bulunabilir. İşte birinci zümrenin bu ikinci yoksul zümreye maddi bakımdan yardım etmesi pek uygun olmaz mı? İşte ilâhî dinler zekât vazifesiyle bu insanî davranışı da temin etmiş bulunmaktadır. Artık ilâhî dinlerin ve özellikle dinlerin sonuncusu olan ve hükmü bütün insanlığa yönelik bulunan ve bütün bu yüksek vazifeleri en mükemmel bir şekilde bütün insanlık alemine teklif buyuran mukaddes İslâm dininin yüceliğini İtiraf etmek emirlerini, yasaklarını tam bir şevk ve hürmetle kabul etmek bütün insanlara lâzım gelmez mi? Ne yazık ki bir çok kütleler bu hakikatten gafil bulunuyorlar. Bu gibi faydalı, yüce hükümlere uymaktan kaçınıyorlar. İşte İsrail oğulları hakkında yapmış olduğumuz Kur'ânî açıklamalar da buna şahittir. Cenab'ı Hak cümlemize uyanıklıklar nasip buyursun amin!..
|