2-Bakara Suresi 214. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Yoksa cennete gireceğinizi mi zannettiniz, sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe? Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hatta peygamberleri ve O´nunla beraber imân edenler, «Allah´ın nusreti ne zaman?» diyecek bir halde geldiler. Haberiniz olsun Allah´ın nusreti şüphe yok ki pek yakındır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Yoksa Cennete gireceğinizi mi zannettiniz?. Sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe. Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hattâ peygamberleri ve onunla beraber imân edenler. Allah'ın yardımı ne zaman? diyecek bir hale geldiler. Haberiniz olsun Allah'ın yardımı şüphe yok ki pek yakındır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, hak yolunda bazı sıkıntılara uğrayan zatlara kalp dayanıklığı vermekte ve teselli kaynağı olmaktadır. Bu âyeti celilenin, nüzul sebebi olarak deniliyor ki: Rasûli Ekrem Hazretleri ashabı kiranınım bir kısmıyla Medine'i Münevvereye hicret edince mallarını, yurtlarını bırakmış, bâzı sıkıntılara uğramışlardı. Binaenaleyh onların gönüllerini hoş etmek için bu âyeti kerime inmiş, Allah'ın rızasına kavuşmak için geçmiş ümmetler arasında da böyle nice sıkıntılara uğramış zatların bulunduğu bildirilmiş, hak yolunda çekilen böyle sıkıntıların ilâhî yardımın bir an evvel gelmesine vesile olacağı müjdelenmiş.tiı.
Diğer bir rivayete göre de bu âyeti celilenin iniş sebebi Hendek gazvesidir. Bu gazvede Medine'i Münevvere düşman tarafından kuşatılmış, ashabı kiram bir çok sıkıntılara uğramıştı. Bu gibi üzücü haller geçmiş ümmetlerin başına da gelmiş, bunun mükâfatı olarak cennete aday bulunmuşlardı. Binaenaleyh şimdi müslümanların da bu gibi geçici belâlara tahammül etmeleri gelecekte büyük mükâfatlara, yardımlara ulaşmalarına bir vesîle olacaktır, diye buyrulmuş oluyor. Gerçekten öyle de olmuştur. İslâmiyet az bir zamanda Doğu ve Batıya yayılmış ve Allah'ın yardımı tam manasıyla tecelli etmiştir. İşte bu hakikati beyan için buyruluyor ki: Ey müslümanlar!.(Yoksa cennete gireceğinizi mi zannettiniz?) Hak yolunda bir takım musibetlere kat I anmadıkça. (Sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali) onların çekmiş oldukları sıkıntıların benzeri (sizlere) sizlerin başınıza (gelmedikçe) tarihte de sabittir ki (onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı) nice zaruretler içinde kaldılar. (Ve sarsıntılara uğradılar) cemiyetleri darma dağın olmak tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. (Hatta peygamberleri ve onunla beraber olan mü'minler) fevkalâde bir izdirap içinde bulunduklarından (Allah'ın yardımı ne zaman) gelecek, bizleri bu felâketten ne vakit kurtaracaktır? (diyecek bir hale geldiler.) Bunun üzerine kendilerine şöyle bir ilâhî müjde verildi. Ey hak yolunda sabr eden ehli imân!.. (Haberiniz olsun Allah'ın yardımı şüphe yok ki pek yakındır.) Dinî ve mukaddesatı uğrunda sıkıntılara katlananlar elbette ki, Allah'ın yardımına kavuşacaklardır. Artık bu geçici sıkıntıların ne ehemmiyeti vardır? Sabreden zafere erer.
|