2-Bakara Suresi 213. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Nâs bir tek ümmet idi. Allah Teâlâ müjdeleyici ve korkutucu olan peygamberler gönderdi. Ve onlar ile beraber hakka müteallik kitap indirdi ki nâs arasında ihtilâf ettikleri hususa hükmetsin. Halbuki, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarında olan ihtirastan dolayı dinde ihtilâfa düşenler o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. İmdi Allah Teâlâ imân edenleri ihtilâfa düştükleri hakka kendi irâde-i ilâhiyyesiyle ulaştırır. Ve Allah Teâlâ dilediğini doğru yola hidâyet eder. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah Teâlâ müjdeleyin ve korkutucu olan peygamberler gönderdi. Ve onlar ile beraber hak yolu gösteren kitap indirdi ki insanlar arasında ihtilâf ettikleri hususlarda hükmetsin. Halbuki, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarında olan kıskançlıktan dolayı dinde ihtilâfa düşenler, o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. İmdi Allah Teâlâ imân edenleri ihtilâfa düştükleri hakka kendi ilâhî iradesiyle ulaştırır. Ve Allah Teâlâ dilediğini doğru yolu gösterir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, insanlık cemiyetleri arasındaki ihtilâfların yegâne sebebini gösteriyor ki o da: "Bağy" dır. Yâni dünya hırsı ile meydana gelen kıskançlık ve zulümdür, aşırı hırstır, haktan dönerek başkaldırmaktır. Şöyle ki: (insanlar) vaktiyle (bir tek ümmet idi.) Aralarında ihtilâf yoktu. Hak üzere ittifak ediyorlardı. Sonra ihtilâfa düştüler, haktan ayrıldılar. (Allah Teâlâ) da bunları İrşat için (müjdeleyici) yani: İmân ve itaat sahiplerini cennet ile müjdeleyici (ve korkutucu) yâni: Küfr ve isyan sahiplerini de cehennem ateşi ile korkutucu (olan peygamberler gönderdi.) İnsanları o peygamberler vasıtasıyla hak ve hakikatten haberdar etti. (Ve onlar ile beraber) o peygamberler vasıtasıyle o insanlara (hak yolu gösteren) hak ve hakikati açıklayan (kitap indirdi ki) o kitap (insanlar arasında ihtilâf ettikleri) dinî (hususlarda hükmetsin.) Onun şer'î hükmünü kendilerine bildirsin (Halbuki) o insanlar (kendilerine apaçık deliller) Allah'ın birliği hususunda açık, kesin deliller (geldikten sonra) aralarındaki birliği daha güzel muhafaza etmeleri lâzım gelirken onlar bilâkis (aralarında olan kıskançlıkla!!) haset ve hırstan (dolayı dinde ihtilâfa düşenler, o kendilerine) peygamberler vasıtasiyle (kitap verilenlerden) semavî kitapların hükümleri, o kendilerine tebliğ edilenlerden (başkası değildir.) Artık onlar hakikati anlayıp din birliğini muhafaza etmeli değil miydiler? Onlar ise bilâkis dünya ile ilgili hırslarından kurtulamamış hak ve hakikate, selâmet ve hidayete ulaşamamışlardır. (İmdi Allah Teâlâ) öyle hırs sahiplerini değil (imân edenleri) o bir takım kimselerin kendisinde (ihtilâfa düştükleri hakka) dinî gerçeklere, şer'î meselelere (kendi İlâhî iradesiyle ulaştırır.) Onları bu husustaki hatâlardan korur, kendi rızâsına uygun olan tarafa yöneltir. (Ve Allah Teâlâ) kullarından (dilediğini) hidâyete ermesini takdir buyurmuş olduğunu (doğru yola hidâyet eder) binaenaleyh Cenâb-ı Hakka sığınmalı, ondan hidâyet ve saadet niyaz eylemelidir.
§ Bu âyeti kerime de: Bir tek ümmetten maksat nedir? Bu hususta deniliyor ki: Bundan maksat, ya Hz. Adem'in arkasından çıkarılan zürriyetidir. Bunlar Allah'ın birliğini kabul etmişlerdi. Veya Nuh'un gemisinde bulunan mü'minlerdir. Bunlar Hz. Nuh'tan sonra ihtilâfa düşmüşlerdi. Diğer bir görüşe göre de bütün insanlar Hz. Adem'in vefatından, Nüh aleyhisselâmın gönderildiği zamana kadar bir şeriat üzere idiler. Sonra Hz. Nuh'un zamanında ihtilâfa düşmüşlerdir.
Diğer bir görüşe göre de bir tek ümmetten maksat, Hz. Adem'dir. Çünkü o insanlığın babasıdır. Bütün insanların aslıdır. Sonra da Havva yaratılmış, bunların çocukları dünyaya gelmiş, hepsi de müslüman olarak yaşamışlardı. Kabil ile Habil arasındaki öldürme hâdisesinden sonra ise ihtilâf yüz göstermiştir.
Başka bir görüşe göre de Hz. İbrahim'in zamanında insanların hepsi de kâfirdir. Bu itibar ile birtek ümmet bulunuyorlardı. Cenâb-ı Hak bunlara İbrahim aleyhisselâmı ve diğer zatları peygamber göndermiştir. Bu zatlara uyanlar hidayete ermiş, ihtilâftan kurtulmuşlardır. Bunlara uymayanlar da ihtilaflar içinde kalarak hidâyet ve selâmetten ebediyyen mahrum kalmışlardır.
|