KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

3-AL-I İMRAN SURESI (200 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Al-i İmran Suresi 152  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 3/152
3-AL-I İMRAN SURESI - 152. AYET    Medine
وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ اللَّهُ وَعْدَهُ إِذْ تَحُسُّونَهُمْ بِإِذْنِهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَعَصَيْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا أَرَاكُمْ مَا تُحِبُّونَ ۚ مِنْكُمْ مَنْ يُرِيدُ الدُّنْيَا وَمِنْكُمْ مَنْ يُرِيدُ الْآخِرَةَ ۚ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْ ۖ وَلَقَدْ عَفَا عَنْكُمْ ۗ وَاللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ -152
Ve le kad sadekakümüllahü va´dehu iz tehussunehüm bi iznih* hatta iza feşiytüm ve tenaza´tüm fil emri ve asaytüm mim ba´di ma eraküm ma tühıbbun* minküm mey yürıdüd dünya ve minküm mey yürıdül ahırah* sümme sarafeküm anhüm li yebteliyeküm* ve le kad afa anküm* vallahü zu fadlin alel mü´minın
3-Al-i İmran Suresi 152. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Kasem olsun ki, Allah Teâlâ size vaadini ifâ buyurdu. O zaman ki, onları Cenâb-ı Hakk´ın izniyle kesip doğruyordunuz. Tâ ki o sevdiğinizi size gösterdikten sonra siz isyan ettiniz, yılgınlık gösterdiniz, emirde çekişmeye düştünüz, içinizden kimi dünyayı istiyordu ve sizden kimi de ahireti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlardan çevirdi ve mamafih sizi af buyurdu ve Allah Teâlâ mü´minler üzerine fazl sahibidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: And olsun ki, Allah Teâlâ size olan vaadini yerine getirdi. O zamanki, onları Cenab'ı Hak'kın izniyle kesip doğruyordunuz. Ta ki o sevdiğinizi size gösterdikten sonra siz isyan ettiniz, yılgınlık gösterdiniz, emîrde tartışmaya kalkıştınız, içinizden kimi dünyayı istiyordu ve sizden kimi de ahreti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlardan çevirdi ve mamafih sizi af buyurdu ve Allah Teâlâ mü'minler üzerine lütuf sahihidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime Uluıd gazvesinde müslümanlar için vadedilen yardımın daha başlangıçta geldiğini, bilaharayüz gösteren bozgunun da emre muhalefetin bir neticesi olduğunu bildirmektedir. Ashabı kiram bozguna uğramış bir halde Uluıd gazvesinden Medine'i Münevvereye dönünce bazı kimseler demişler ki: Bu hal bize nereden isabet etti? Halbuki, Allah Teâlâ bize yardım vaad buyurmuştu. Bunun üzerine bu âyeti celile nazil olmuştur. İşte bu hakikat şöyle beyan buyuru İliyor: Yüce Varlığa (and olsun ki. Allah Teâlâ) sözünde sadıktır. (Size) olan (vaadini) de. Uluıd gazvesinde yardıma kavuşacağınıza dair olan müjdesini de (yerine getirdi) bu ilâhî müjde de tecelli etti. (O zaman ki) savaş meydanında (onları) o düşmanlarınızı (Cenâb-ı Hakkın izniyle) onun emriyle, yardımıyla (kesip doğruyordunuz). Büyük kahramanlıklar gösteriyordunuz. İşte o vadedilen yardım, bu şekilde ortaya çıkmış bulunuyordu. (Ta ki o sevdiğinizi) o vadedilen yardım, galibiyeti Cenab'ı Hak (size gösterdikten sonra siz) bunun şükrünü yerine getirmek için Peygamber'in emrine tamamen uymanız lâzım gelirken bilâkis (isyan ettiniz) o emre muhalefette bulundunuz. Savaştan (yılgınlık gösterdiniz, emîrde) Rasüli Ekrem'in: Yerinizden ayrılmayın diye yapmış olduğu tenbih hususunda (tartışmaya kalkıştınız) düşmanlarınız bozguna uğrayınca kiminiz peygamberin emrine uyarak yerlerinizden ayrılmadınız, kiminiz de artık yardım geldi diye korumakla görevli olduğunuz noktadan ayrıldınız. (İçinizden kimi) ganîm et sevdasiyle bulunduğu merkezi terketti, (dünyayı istiyordu) bir an evvel ganîmete ulaşmak arzusunda idi (ve sizden kimi de âhireti istiyordu) manevî mükâfata kavuşmak için peygamberin emrine riayet ediyor, bulunduğu noktadan ayrılmıyordu. Nitekim ashabı Kiramdan Abdullah ibni Cübeyr, beraberindeki on kadar zat ile beraber şehit oluncaya kadar bulundukları noktadan ayrılmamışlardı. İşte ey müslümanlar!. Sizin bu galib gelme durumunuzdan (sonra) dır ki, Cenab'ı Hak (sizi imtihan etmek için) içinizden ihlâslı olanlar ile olmayanları meydana çıkarmak için sizi (onlardan) o düşmanlardan (çevirdi) onlara karşı sizi bozguna uğramış bir vaziyete soktu, ta ki böyle bir vaziyetin sebep ve hikmetini takdir edenler ile etmeyenler meydana çıksın, Resulûllah'ın emir ve tavsiyelerine uyup ve uymamanın neticeleri anlaşılsın. (Ve maamafih) ey müslümanlar!. Cenâb-ı Hak affedicidir, merhametlidir. Rasüli Ekrem'in emrine olan muhalef etten dolayı sizi sorumlu tutmayacaktır. (Sizi) lütfuyla (af buyurdu ve) ey müslümanlar!. (Allah Teâlâ mü'minler üzerine lütuf sahibidir) onların hakkında böyle af ve keremi tecelli eder ve onların uğrayacakları bir bozgun, bir meşakkat da haklarında bir imtihandır ki, o da onlar için bir rahmettir, bir sevap ve nîmet vesilesidir. Elverir ki, Allah'ın takdirine rıza gösterilsin, Peygamber'in emrine kasten muhalefet edilmesin.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014