KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

3-AL-I İMRAN SURESI (200 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Al-i İmran Suresi 125  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 3/125
3-AL-I İMRAN SURESI - 125. AYET    Medine
بَلَىٰ ۚ إِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا وَيَأْتُوكُمْ مِنْ فَوْرِهِمْ هَٰذَا يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُمْ بِخَمْسَةِ آلَافٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُسَوِّمِينَ -125
Bela in tasbiru ve tetteku ve ye´tuküm min fevrihim haza yümdidküm rabbüküm bi hamseti alafim minel melaiketi müsevvimın
3-Al-i İmran Suresi 125. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Evet... Sabrederseniz ittikada bulunursanız, onlar da ansızın üzerinize gelecek olurlarsa Rabbiniz size beşbin nişanlı melekler ile imdat edecektir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Evet... Sabrederseniz ve sakınırsanız, onlar da ansızın üzerinize gelecek olurlarsa Rabbiniz size beş bin nişanlı melekler ile imdat edecektir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Evet…) Öyle ruhanî bir imdat manevî bir kuvvet size fazlasıyle yeter. Sizin azlığınıza, düşmanın ise çokluğuna bakıp da zaferden ümidinizi kesmeniz asla doğru olamaz. Bununla beraber (sabrederseniz) cihad meydanında sebat gösterir iseniz (ve) galibiyeti Cenâb-ı Haktan bekleyerek ondan (ittikâ ederseniz) ancak ondan korkup sakınırsanız (onlar da) o düşmanlar da o harp saatinde (ansızın üzerinize) hücum edip (gelecek olurlarsa Rabbiniz) de (size) Ey İslâm mücahitleri! (beşbin nişanlı) alameti! (melekler ile imdat edecektir). Gerçekten de, o mübarek mücahitler sabır ve sebat etmiş, Cenâb-ı Hak'ka sığınmış, yüce melekler de Hz. Cibril'in komutasında insan mücahitleri şeklinde zuhur ederek cihadafiilen iştirak etmişlerdi. § Bedir gazvesi: Bu gazve hicreti nebeviyenin ikinci senesi ramazanı şeref inde vuku bulmuştu. Rasûli Ekrem'in İlk yaptığı gazve budur. Bu gazvede İslâm ordusunun toplamı (içyüz beş zâttan ibaretti. Bunların altmış dördü muhacirini kiramdan idi, geri kalanı daensarı kiramdan bulunuyordu, İslâm milletinin İlk ordusunu bu yüce zatlar teşkil etmiştir. Bu gazve şöyle vuku bulmuştur: Mekke-i Mükerreme'deki müşrikler, şam'a bir ticaret kafilesi göndermişlerdi. Bu sayede büyük bir servet elde edip ileride müslümanlara karşı savaşta bulunmak arzusunda idiler. Cenab'ı Hak da bunların bu niyetini Rasûli Ekrem'ine bildirmiş, bu ticaret kafi I es iyi e Kureyş güruhundan birine karşı müslümanların zafer kazanacaklarını Yüce peygamberine vahiy yoluyla müjdelemişti. Rasûli Ekrem de bu kafileyi elde etmek için Medine'i Münevvere'd en çıkıp As i re denilen yere kadar gitmiş ise de kervana tesadüf edemeyip Medine'i Münevvere'ye geri dönmüştü. Sonra o ticaret kafilesinin Şam'dan geri döndüğünü haber alınca Medine'i Münevvere'd en çıkıp Revlıâ denilen yere vardı. Bu hareketten haberdar olan bir şahıs Mekke'i Mükerreme'ye varıp: Ey Kureyş! Ne duruyorsunuz? Şam'dan dönen kervanı müslümanlar elde edecekler diye feryada başlamış, bunun üzerine başta Ebu Cehil olduğu halde Kureyş eşrafı Mekke halkını sefere davet etmişler, büyük bir kitle halinde Mekke'i Mükerreme'den çıkıp Bedir köyüne gelmişlerdi. Kervan ise bir saldırıya uğramaksızın Mekke'i Mükerreme'ye dönmüştü. Fakat o kitle geri dönmemiş, müslümanlar ile savaşta bulunmak istemişlerdi. Müslümanlar bundan haberdar oldular, her ne kadar düşmanlarına nazaran sayıları az ise de geri dönmeyi İslâm kahramanlığına aykırı gördüler. Rasûli Ekrem efendimiz, eshabı kiramı ile danışmada bulundu. Kervanın peşine düşmek mi istersiniz, yoksa Kureyş ordusuna gitmeği mi uygun görürsünüz diye sordu, İki guruptan birini Cenab'ı Hak bana söz vermiştir, diye buyurdu. Bazı zatlar savaş için hazırlıklı bulunmadıkları için kervanı takip görüşünü tercih eder oldular. Rasûli Ekrem, bu görüşten hoşlanmadı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer gibi değerli s ah ab i I er. Ya resulullah! Biz Allah Teâlâ'nın emri ne ise ona itaat ederiz ve biz seninle beraberiz, sen vallahi Hicaz arazisinin en sonuna kadar gitsen biz de seninle beraber gideriz, dediler. En s arı kiram da bu görüşe iştirak etti. Kısacası İslâm ordusu Kureyş müşrikleri ile savaşı göze alarak Bedir köyüne doğru yürüdü. Rasûli Ekrem efendimiz vuku bulacak savaşta düşmanlardan öldürülecek şahısların öldürülecekleri yerleri esbabına gösterdi, bilahara da öyle vuku buldu, bu bir mucize idi. Nihayet Kureyş ordusu da gelip Bedir suyunu zaptetmiş bulundu. Fakat ertesi gün yağmur yağdı, esbabı kiram bol bol suya kavuştular, bu yüzden olan sıkıntıları giderildi. Sonra harp meydanına atıldılar, düşman kuvvetleri müslümanların kuvvetlerinin üç mislinden ziyade idi, yine korkuyorlardı, savaş başladı. Müslümanlar, cihadın, ş eh ad et in manevî kıymetini takdir ettikleri için korkusuzca, tam bir neş'e ile cihada atılmışlardı. Bu esnada Hz. Ömer'in azatlı kölesi olan "Mehca" şehit düştü. Rasûli Ekrem efendimiz! "Melıca, şehitlerin efendisi" dir diye buyurdu. İslâm milletinden İlk evvel, savaş meydanında yaralanıp şehit olan bu zattır. Radiyallahü teâlâ anh. Bu Bedir savaşında Hz. Hamza Ali, Hz. Übeyde ibni Haris gibi zatlar düşmanlar ile düelloda bulunup galip gelmişler büyük kahramanlıklar göstermişlerdi. Bu esnada Hz. Ebu Bekir'in oğlu Abdurrahman da düşmanlar arasında idi, henüz müslüman olmamıştı. Muhterem pederî Ebubekr'is Sıddık bununla düelloya çıkmak istediyse de Rasûli Ekrem efendimiz izin vermedi, sen benim gören gözüm, işiten kulağım durumundasın diyerek onu yanından ayırmadı. Bu sırada Hazrec kabilesinden Haris ibni Süraka adında bir genç s ah ab i şehit düşmüştür. En s arı kiramdan İlk şehit olan, bu zattır. Rasûli Ekrem efendimiz, "Yarab! Banavaad buyurduğun yardımı ihsan et" diye dua etmiş ve hafifçe bir uykuya dalmış ve hemen tebessüm ederek uyanmış, yanı başında bulunan Hz. Ebu Bekir'e hitaben: Müjde Ey Ebu Bekir! İşte Cibrili Emîn ile diğer melâike'i kiram imdada geldiler, diye buyurmuştu. Sonra da zırhını giymiş: (O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır. iKamer, 54/45) âyeti kerimesini okuyarak çadırından dışarı çıkmıştı. Zaten sayıları fazla olan düşman ordusuna bazı bedevî arapların da katılacağı duyulmuş olmakla bundan bazı İslâm mücahitleri endişeye düştüler. Bunun üzerine Allah katından melekler vasıtasiyle mü s l umanlara yardım olunacağı müjdesi verildi. Rivayete göre o esnada gayet şiddetli bir rüzgâr çıkıp göz gözü görmez olmuştu. Bu hal ise Hz. Cibril ile diğer meleklerin harp meydanına gelmelerine bir nişane imiş. O melekler kır atlara binmiş, beyaz ve sarı sarıklı insanlar suretinde görünmüşler ve bu Bedir harbine fiilen iştirak etmişlerdir. Bu Bedir gazvesinde m üs I (im an I ara evvelâ hin, sonra iki bin, daha sonra da iki bin melek imdada gelmişlerdir ki, toplamı, âyeti kerimede görüldüğü şekilde be; bindir. Bu sava; esnasında Rasüli Ekrem efendimiz mübarek avucuna t aşlar alıp "Şehat il vücüh = yüzleri kapkara olsun" diye o taşları düşmanların üzerine atmış, bunlar müşriklerin gözlerine, burun deliklerine dokunarak onları serseme döndürmüştü. Buda peygambere ait bir mucize idi. Artık düşman ordusu şaşkın bir hale gelmişdi ki, İslâm ordusu oların üzerine hücum etti, özellikle Hz. Hamza ile Hz. Ali hücum ederek düşman saflarını yarıyorlardı. Bu sırada Ebu Cehil öldürüldü, neticede düşman ordusu bozuldu, gitti, İslâm ordusu da büyük bir zafere kavuştu. Müslüman ordusundan on dört zat şehit düşmüştü ki, bunların altısı muhacirin! Kiramdan, altısı da Hazrec kabilesinden ikisi de Eve kabilesinden idi. Radiyallahü Teâlâ anhüm. Müşriklerin ölüleri de yetmiş kişi idi. Bunların yirmi dördü Kureyş'in eşrafından idiler. Müşriklerden yetmiş kişi de esir edilmişti. Peygamberimizin amcası Ab bas i i) o i Abdilmuttalip ile amcazadesi Ukeyl ibni Übey de bu esirler arasında idiler. Bu iki zat da, bilahara müslüman olma şerefine nail olmuşlardır. Rasüli Ekrem efendimiz, düşmanlarının bu yenilgisinden sonra bir gece Bedir'd e kalmış, sonra mübarek ordusu ile beraber Medine'i Münevvere'ye dönmüştü. Bedir'e gidiş ve dönüşü on dokuz gün devam etmiştir. Medine'i Münevvereye getirilen esirleri. Yüce Peygamberimiz, eshabı kiramına dağıtmış, bunlara güzelce bakınız diye emretmiş, onlar da güzelce bakmışlardır. Bilahara bu esirler birer bedel karşılığında hürriyetlerine kavuşturulmuşlardır. Bedel vermeğe kudreti olmayanlar da en s arı kiramın çocuklarına bir müddet yazı öğretip ondan sonra serbest olmak üzere Medine'i Münevverede alıkonulmuşlardı. Kısacası: Eshabı kiram, sabır ve sebatlarının, takva ile, Rasüli Ekrem'in emirlerine itaat ile vasıflanmalarının bir mükâfatı olmak üzere böyle şanlı bir zaferi elde etmişlerdi.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014