KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

3-AL-I İMRAN SURESI (200 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Al-i İmran Suresi 61  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 3/61
3-AL-I İMRAN SURESI - 61. AYET    Medine
فَمَنْ حَاجَّكَ فِيهِ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ أَبْنَاءَنَا وَأَبْنَاءَكُمْ وَنِسَاءَنَا وَنِسَاءَكُمْ وَأَنْفُسَنَا وَأَنْفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ -61
Fe me hacceke fıhi mim ba´di ma caeke minel ılmi fe kul tealev ned´u ebnaena ve ebnaeküm ve nisaena ve nisaeküm ve enfüsena ve enfüseküm sümme nebtehil fe nec´al la´netellahi alel kazibın
3-Al-i İmran Suresi 61. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Artık sana ilim geldikten sonra her kim onun hakkında seninle münakaşada bulunursa, de ki: «Geliniz, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendi şahıslarımız ve şahıslarınızı davet edelim, sonra tazarru ve niyazda bulunalım, Allah Teâlâ´nın lânetini yalancılar üzerine kılalım.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Artık sana ilim geldikten sonra her kim onun hakkında seninle münakaşada bulunursa, de ki: Geliniz, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarınızı, kendi şahıslarımız ve şahıslarınızı davet edelim, sonra dua ve niyazda bulunalım. Allah Teâlâ'nın lanetini yalancılar üzerine kılalım..
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, Rasûli Ekrem'in Hz. İsa hakkında sırf hakikat olan beyanlarını kabul etmeyen kimseleri I ân et I eş meye davet etmektedir ki, bu şeklide de bir peygamber mucizesi meydana gelmiş demektir. Şöyle ki: Bu Yüce sûrenin birinci âyetinin izahı sırasında beyan olunduğu üzere Necran'dan bir heyet, Medine'i Münevvereye gelmiş, Rasûli Ekrem Efendimizle görüşmüş, onlar Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olmasında İsrar etmişlerdi. Bunun üzerine bu âyet nazil olmuştur. Buyuru İliyor ki: Habibim!. (Artık sana) Hz. İsa hakkında, onun bir muhterem kul ve peygamber olduğuna dair (ilim geldikten sonra) vahiy yoluyla kesin açıklamalar geldikten sonra Hıristiyan I ardan (her kim onnu hakkında seninle mücadelede bulunursa) artık onunla öyle mücadeleye, münakaşaya lüzum yok. Ona (de ki: Geliniz) hepimiz (oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendi şahıslarımızı ve şahıslarınızı davet edelim) böyle ailemiz fertlerini bir araya toplayalım (sonra) Allah Teâlayayalvaralım (dua ve niyazda bulunalım) bu hakikatin tecellisini istirham edelim. Ve (Allah Teâlâ'nın lanetini yalancılar üzerine kılalım) I an et I eş m e ve bedduada bulunalım. Ey Rabbim! İsa'ya isnâd edilen vasıflar hususunda kim yalancı ise ona lanet et ve onu kahret, diye yalvaralım. Bu davet üzerine Necran hey'et i endişeye düşmüş, aralarında müşaverede bulunmuşlar. Reisleri olan Akil, Rasüli Ekrem'in peygamberliğini, anlattıklarının doğru olduğunu kabul etmiş, böyle bir I an et I eş m e neticesinde kavminin helak olacağını arkadaşlarına söylemiş, müslümanlara yıllık bir miktar vergi vermek üzere anlaşma yaparak çıkıp gittiler. Rasüli Ekrem Efendimiz ise lânetleşmek için muhterem torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i ve muhterem kızı Hz. Fatımayı ve damadı muhterem Hz. Aliyi yanına almış, ben dua ettiğim zaman siz de amin deyiniz diye onlara tenbihatta bulunmuştu. Rasüli Ekrem Hazretleri bu duasının kabul olacağını kesin şekilde bilmeseydi, böyle bir I ân et I eş meye onları davet edemezdi. Binaenaleyh bu da onun bir yüce peygamber olduğunu gösteren bir mucize demektir. Gerçekten de Rasüli Ekrem Efendimiz buyurmuştur ki: Nefsim kudret elinde olan Allah Teâlâya yemin ederim ki: Eğer onlar I ân et I eş m ede bulunsaydılar, maymuna, domuza dönerlerdi, vadileri ateş içinde kalırdı. Cenâb-ı Hak Necran'ı da, ahalisini de, hattâ ağaçlardaki kuşlarını da ist iş ât eder, yani kökünden söker atar idi. Buna inanmışızdır. Cenab'ı Hak, her şeye kadirdir. Kâfirlerin cezasını tehir buyursa, dünyada vermese bile mutlaka ahrette verecektir. Bu bir hakikattir. İbtihâl: Başkalarından alâkayı kesip ihlâs ile, samimiyet ile Cenab'ı H ak'ka yalvarma ve niyazda bulunmaktır. Mubah al e, tebahül de birbirine lanetle beddua etmektir ki, buna telâün de denir. § Lanet: Tart edilmek, rahmetten mahrum kalmak demektir. Lean de reddetmek bedduada bulunmak, hayırdan uzaklaştırmak manasınadır. Lianda lanet edişmek, biribirinin hakkında lanet okumaktır. Mülâanede, lanet edişmek, karı ile koca arasındaki la'n edilmesi. Leîn, m el'ün da tart edilmiş, reddedilmiş, lanet olunmuş, Allah'ın rahmetinden mahrum kalmış kimse demektir. Şeytan gibi.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014