3-Al-i İmran Suresi 54. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve hilekarlık yaptılar, Allah Teâlâ da hilelerine mukabelede bulundu ve Allah Teâlâ hile yapanların en hayırlısıdır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve hilekârlık yaptılar. Allah Teâlâ da hilelerine karşılık verdi. Ve Allah Teâlâ hile yapanların hayırlısıdır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, Hz. İsa'ya karşı düşmanlarının haince hareketlerine ve onların hakkında ilâhî adaletin ne mükemmel bir şekilde tecelli eylediğine işaret etmektedir. Şöyle ki: Yahudîler, Hz. İsa'yı tasdik etmediler (ve) onu öldürmek için (hilekârlıklar yaptılar) suikasitte bulunmak için hilekârca çarelere baş vurdular. (Allah Teâlâ da) onların (hilelerine karşılık verdi) Hz. İsa'yı kurtardı, Yahudilerin hilelerini kendilerine çevirdi, onları cezalara, felâketlere uğrattı. (Ve Allah Teâlâ hile yapanların hayırlısıdır) Cenab'ı Hakkın her dilediği, yarattığı şey bir hikmete, bir faydaya dayanmaktadır. Kendi kullarına karşı hile yapanlara galiptir. Onları rezil ve rüsva eder, yardımsız bırakır. Nitekim öyle de olmuştur.
§ Mekr; gizlice hissedilmeyecek tarzda hile yaparak başkasını zarara sokmak demektir. Fend, dubara; birini hile ile maksadından döndürmek ve bir maksadın elde edilmesi için gizlice yapılan muamele de birer mekirdir. Hayra yönelik olan mekir, övülmüştür. Savaştaki hile gibi, şerre âlet olan mekir ise yerilmiştir.
Cenâb-ı Hak mekirden uzaktır, her istediğini yapmaya kadirdir. Hileye hâşâ muhtaç değildir. Böyle bir tabir, Cenâb-ı Hakka sadece lafızdaki şekil birliği bakımından isnat edilebilir ki, bundan maksat gerçekte olan hilelerin üstünde kuvvet ve güç göstermektir, hileleri gidererek sahiplerini cezalandırmaktır. İşte Hz. İsa'yı öldürmek için hile arayanları da Cenâb-ı Hak böyle cezalandırmıştır.
§ Rivayete göre Yahudilerin kralı olan Yahuda, Hz. İsa'yı öldürmek istemişti. Yahudiler, Hz. İsa, ile validesini beyti mukaddesten çıkarmışlardı. Onlar bir müddet seyahatte bulunmuşlar, sonra tekrar gelip t evli i d dînini yaymaya çalışmışlardı. Bunun üzerine Yahuda Hz. İsa'yı öldürmek için evine bir münafık şahıs göndermişti. Cibril Emin ise daha evvel gelip Hz. İsa'yı semaya kaldırmıştı. Münafık şahıs, Hz. İsa'yı evinde bulamayınca dışarı çıkıp onun bulunmadığını söylemiş. Halbuki, Cenâb-ı Hak o münafıkı, halka Hz. İsa gibi göstermiş, onu Hz. İsa zannederek, çarmıha germişler. İşte bir ilâhî mekr!, İş bununla da kalmamış, Yahudîler, Hz. İsa'dan sonra havarilere eza ve cefada bulunmaya başlamışlardı. Bunu Rum Kralı haber almış, Hz. İsa'nın yüceliği hakkında bilgiler edinmiş, havarileri Yahudîlerden kurtarmış, sonra da israiloğulları üzerine savaş ilân etmiş, onlardan büyük bir kitleyi öldürmüş, bunun neticesinde Roma'da hıristiyanlık yayılmaya başlamış, onların hükümdarı bulunan (Tiyaris) hıristiyanlığı kabul etmiş, fakat bunu açıklamamıştır. Bu hükümdardan sonra gelen (Maltis) adındaki bir Rum hükümdarı da beyti mukaddese savaşarak girmiş, orada taş üstünde taş bırakmamış, her tarafı harabedivermişti. Bu hâdise Hz. İsa'nın semaya kaldırılmasından kırk sene sonra meydana gelmiştir. Bu tarihte Yahudîlerden Kureyza ve Nazir kabileleri Hicaz tarafına gelmişlerdi. İşte israiloğulları, Hz. İsa'yı inkâr yüzünden bütün bu felâketlere uğramışlardır. İşte bütün bu tarihî olaylar, o hilekâr dinsizler hakkında birer ilâhî mekr mahiyetinde bulunmuştur. Bu gibi hâdiselerden ibret alarak uyanan, hakkı kabul eden kimseler için de bu gibi ilâhî cezalar birer hayır vesilesi olmuş olur.
|