3-Al-i İmran Suresi 191. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Onlar ki, ayakta iken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ´yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkında tefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece tesbih ve niyazda bulunur dururlar: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin, artık bizleri ateş azabından koru...» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Onlar ki, ayakta iken de, otururken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkındatefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece teşbih ve duada bulunur dururlar. Ey Rabbimiz!. Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen yücesin, artık bizleri ateş azabından koru... |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler de iyi kulların hayat farzını, ibâdet ve itaate nasıl devam ettiklerini ve ne şekilde teşbih ve tehlilde, dua ve niyazda bulunduklarını bizlere uyulması gereken bir örnek olmak üzere şöylece açıklamaktadır. (Onlar ki,) o "ülül'elbab" denilen tam akıl sahipleri ki, kâinata bakarak Allah'ın kutsiyetine deliller bulurlar, her zaman zikir ve düşünme ile, ibâdet ve itaatle meşgul olurlar (ayakta iken de, otururlarken de) zikre ve fikre devam ederler. Bedeni istirahatlarını kazanmaya lüzum görünce de (yanları üzerine yatarken de Allah Teâlâ'yı zikrederler) daima kalplerini zikr nuruyla ve düşünmekle aydınlatmaya çalışırlar. Özellikle bu durumlara namaz halinde riayet edilir. Şöyle ki: Bir müslüman sıhhatte bulundukça namazını ayakta kılar. Rahatsız olur da ayakta d u ram azsa namazı oturduğu halde kılar. Buna da güç yetiremezse, yani üzerine, arkası üzerine yatarak namazını kalmaya çalışır. Kısacası: Bir mü'm in, zikir ve düşünmeden namaz ve duadan uzak olmamalıdır. Nitekim bir hadisi şerifte şöyle; Bir kimse cennet bahçelerinden istifade etmek isterse Allah Teâlâ'y çokça ansın. (Ve) o gibi zatlar ki (göklerin ve yerin yaradılışı) takdir ve tertib edilişi (hakkındatefekkürde bulunurlar) bunların nasıl birer harikalar levhası olduğunu düşünürler, bunlardaki çeşitli yaratıkların hallerine bakarlar bunların bir hikmet sahibi yaratıcı, bir yüce idareci tarafından meydana getirilmiş olduğunu düşünmeye dalarlar, onun kudret ve yüceliği karşısında kulluk secdesine kapanırlar.
Evet… Allah'ın eserlerini düşünmek, kalplerden gafleti giderir, vicdanları aydınlatır, Allah korkusunu, Allah sevgisini arttırır. Nasıl ki temiz, şeffaf sularda bitkileri yetiştirir, binlerce güzel çiçeğin açılmasına sebep olur. İşte düşünmek de kalplerde böyle bir nice haki kat I arın ortaya çıkmasına bir vesile teşkil etmiş bulunur. -İşte onlar, öyle düşünen zatlar- Cenab'ı Hak'kın yarattığı eserlerine tefekkür nazarıyla ele alır şöylece teşbih ve duada bulunur dururlar. (Ey Rabbimiz!. Sen bunları) bu yaratmış olduğun gökleri, yerleri, bunlardaki bir nice m ah I û katı (be; yere yaratmadın) bunlar hikmete muhalif, bir gayeye yönelik olmayan şeyler değildir. Hepsi de bir nice büyük hikmete dayalıdır. Özellikle insanlar marifetullah (Allah'ı tanımak) ile vasıflanmış olmak, ibâdet ve itaatte bulunmak, bunun neticesinde ebedî bir hayata, sonsuz bir saadete ulaşmak için yaradılmışlardır. Ey bütün bu kâinatın yüce yaratıcısı (sen yücesin) Ey Rabbimiz! Seni boş yere bir şey yaratmış olmaktan yüce tutarız. (Artık bizleri) biz aciz kullarını (ateş azabından koru) bizleri gafletten uyandır, gökleri ve yerleri güzelce tefekküre dalmaktan bizleri mahrum bırakma. Bizleri cehennem azabına sevkedecek cahilce, gafilce hallerden düşüncelerden muhafaza buyur. Ey kerem ve merhamet sahibi olan Allahımızl.
|