3-Al-i İmran Suresi 190. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam aklı sahipleri için açıkça deliller vardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Şüphe yok ki) Aklı başında olan uyanık bir kimse bu kâinatı güzelce düşününce Cenab'ı Hak'kın kudretini, yaratıcılığını ve ihtiyaçlardan uzak olduğunu hemen tasdik eder. Çünkü (göklerin ve yerin yaradılışında) bunlardaki acaibliklerde, harikalarda (ve gece ile gündüzün ihtilâfında) bunların gidip gelmelerinde, artıp eksilmelerinde (elbette tam akıl sahipleri için) selim akla, doğru anlayışa sahip zatlar için Hak Teâlâ'nın varlığına, kudretinin üstünlüğüne, hakimiyetinin yüceliğine dair (açıkça deliller vardır.) Evet… Bu kâinata ibret nazariyle bakan her aklı selim sahibi, kâinatın yaratıcısının varlığını, büyüklüğünü ve kudretini tasdik etmeye mecbur olur. Hiçbir insana yakışır mı ki, bu kadar harikalar gözlerine çarpıp dururken bunları hayvan gibi birer gaflet bakışıyla görüp duruversin? Her sabah doğan o muhteşem güneşi, her gece semalarda parıl d ayıp duran milyonlarca ışık saçan yıldızları birer ibret gözü ile seyretmek lâzım değil midir? Nedir o ihtişam!. Nedir o harika kudret!. Her biri bir âlem, her biri yaratılış kanununa tâbi, ne muntazam bir harekete sahip! Bunların her biri gözleri aydınlatyıor, kalpleri sevinçlere boğacak bir güzelliğe, bir parlaklığa sahip bulunuyor. Halini hana bildirir misin? Hz. Âişe ağladı, sonra buyurdu ki: Rasûli Ekrem'in her hali hayret verici idi. Bir gece yanıma teşrif etti, döşeğime girdi, hattâ mübarek cildi de cildime dokunuvermişdi ki: Ya Âişe: Bu gece rabbimin ibadetiyle meşgul olmama izin verir misin diye buyurdu. Ben de dedim ki: Ya Resul al I ah!. Ben senin yakın olmanın şerefini elbette severim, fakat senin arzuna uymayı da çok isterim. İbadetle meşgul olabilirsin. Bunun üzerine Rasûli Ekrem kalkıp ab dest aldı, sonra namaz kıldı ve Kur'ân'ı Kerimden okuyarak ağladı. Göz yaşları mübarek dizlerine yetişmişti. Sonra oturdu, Cenab'ı Hak'ka ham d ve övgüde bulundu, yine ağlıyordu. Sonra ellerim kaldırdı yine ağladı. Hattâ mübarek gözlerinin yeri bile ıslattığını gördüm. Ardından Bilali Habeşi geldi, sabah ezanını okuyacaktı. O da Rasûli Ekrem'i öyle ağlar bir halde görmüş ve demişti ki: Ya Resûlullah! Sen de ağlar mısın ki, Allah Teâlâ senin için geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret buyurmuştur. Bunun üzerine Rasûli Ekrem Hazretleri de şöyle
buyurmuştur: Ya Bilâl! Ben Allah Teâlâ'nın şükreden bir kulu olmayayım mı?. Ben nasb ağlamayayım ki, bu gece bana. Artık Yazıklar olsun o kimseye ki bu âyeti kerimeyi okur daonda düşünceye dalmaz.
Binaenaleyh bütün biz müslümanlara lâzımdır ki: Bu gibi âyeti 'kerimeleri düşünerek okuyup dinleyelim, uyanmak için onlardan birer hisse alalım. Ve başarı Allah'tandır…
|