3-Al-i İmran Suresi 186. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Allah Teâlâ´ya kasem olsun ki mallarınız ve nefisleriniz hakkında imtihan olunacaksınızdır. Ve elbette sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve müşriklerden birçok incitici sözler işiteceksiniz. Ve eğer sabrederseniz ve korunursanız, işte şüphe yok ki, bu azmolunacak umurdandır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Allah Teâlâ'ya and olsun ki: Mallarınız ve nefisleriniz hakkında imtihan olunacaksınızdır. Ve elbette sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve müşriklerden
birçok incitici sözler işiteceksiniz. Ve eğer sabrederseniz ve korunursanız, işte şüphe yok ki, bu metaneti gerektiren işlerden |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, bütün müslümanlara sabır ve sebatı, İslâmiyet aleyhindeki ceryanlara karşı basiretli ve hikmetli bir şekilde hareket edilmesini tavsiye buyurmaktadır. Çünkî bu şekilde hareket, bir çok kimselerin uyanmasına, insafa gelmesine muhalefetten vazgeçip İslâmiyeti kabul etmesine sebep olabilir. Nitekim bir âyeti kerime de:
"Onayumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır ve korkar." fTâhâ, 44) buyurulmuştur. Diğer bir âyeti celile de: "(Sen kötülüğü) en güzel şeyle sav. O zaman (bakarsın ki) seninle
arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir. (Fussilet, 34) buyurulmuştur. İşte izah etmekte olduğumuz âyeti kerimede de şöyle buyuru İliyor. (Allah Teâlâ'ya and olsun ki:) elbette Ey müslümanlar!, (mallarınız ve nefisleriniz hakkında imtihan) tecrübe, deneme (olunacaksınızdır) Hak Teâlâ hazretleri, insanlara maî, can vermiş, onları bu imtihan âlemine getirmiştir. Şöyle ki: Hak Teâlâ dilediği kuluna mal ve servet verir, tâki o kul bu yüzden bir imtihana tâbi olsun. Kendisinin Allah'ın emrine riayet edip etmediği anlaşılsın, o malı, o serveti ne şekilde elde etmiş; ve onu ne gibi yerlere harcamış, onun zekâtını vermiş mi, vermemiş mi meydana çıksın. Ve Yüce Allah insana vücut, hayat, sıhhat ihsan etmiştir. Tâki, bunları ibâdet ve itaate mi sarf ettiği veyahut arzu ve isteği yolunda mı zayi eylediği ortaya çıksın. Aynı şekilde: nsan, vakit vakit bazı hastalıklara, üzüntülere ve tutsaklıklara manız kalır. Tâki, bunlara karşı sabredip etmediği anlaşılsın, Allah'ın takdirine ne derece razı olup olmadığı
meydana çıksın, ona göre mükâfat veya cezaya kavuşsun
Gerçekte kâinatın yaratıcısı kullarının bütün fiillerini, hareketlerini, niyetlerini, bütün kabiliyetlerini ilmi ezelisiyle tamamen bilir. Artık onları öyle imtihana çekmesi, onların hal ve hareketlerini kendilerine veya başkalarına göstermek içindir, ve ilâhî delillerin tamamen ortaya çıkması içindir. Tâki: Yarın kıyamet gününde kimsenin bir itiraza, özür dilemeğe selahiyeti kalmasın. (Ve elbette) Ey müslümanlar!. (Sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlardan) Yahudilerden ve Hıristiyan I ardan (ve) Arabistan'daki (müşriklerden birçok incitici) ruhunuza üzüntü verici (sözler işiteceksiniz.) Meselâ: Yahudiler, Üzeyr Allah'ın oğludur derler. Hıristiyanlar, mesih Allah'ın oğludur ve üç ilâhtan biridir derler, Rasılli Ekrem hakkında kınama ve hakarette bulunurlar. Arap müşriklerinden Kaab İbnül Eşref gibi şahıslar da Rasüli Ekrem aleyhinde şiirler yazarlar, insanları, muhalefete teşvik ederlerdi, müslümanlar ile savaş için asker toplamaya çalışırlardı. İşte müslümanlar, bunları görüyor, işitiyor, duruyorlardı, bunlardan vicdanen rahatsız oluyorlardı. İşte bütün bunlar müslümanlar için birer ilâhi imtihan idi. İşte asrı saadette böyle olduğu gibi ondan sonra da asrımıza kadar da böyle İslâmiyet e karşı düşmanca ve muhalif tarzda haller devam etmiş ve etmekte bulunmuştur. Artık müslümanlara düşen vazife, dost ile düşman olanları tanımak, sabırla ve hikmete uygun bir şekilde hareket etmek. Allah Teâlâya sığınarak İslâm varlığını muhafazaya gayret göstermektir. İşte Cenâb-ı Hak da buyuruyor ki: Ey müslümanlar!. Eğer o düşmanca hareketleri sabırla ve uyanık bir şekilde karşılar (ve eğer sabrederseniz ve) Allah Teâlâ'nın emirlerine, yasaklarına riayet ederek (korunursanız) sakınırsanız sizin için büyük mükâfatlar, muvaffakiyetler vardır. (İşte şüphe yok ki bu) böyle sabır ve takva ile hareket metaneti gerektiren işlerdendir. En doğru ve uygun bir tedbirdir, her akıl sahibi için lâyık olan bir muameledir. § Bu âyeti kerime: Uhud gazvesinin ardından nazil olmuştur. Zülirinin rivayetine göre Kaab İbnül Eşref gibi İslâm düşmanlarının müslümanlara karşı olan düşmanca hareketlerini bildirmektedir.
"Fazilet ehline daim tehakkümi cühenâ"
" C i h an d a kai d ed i r t â c i h an, c i h an o I al ı."
|