3-Al-i İmran Suresi 185. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Her nefis ölümü tadıcıdır. Ve şüphe yok sizlere ecirleriniz Kıyamet gününde ödenecektir. Artık kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete girdirilirse necât bulmuş olur. Ve dünya hayatı ise bir aldatıcı metadan başka değildir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Her nefis ölümü tatlıcıdır. Ve şüphe yok sizlere yaptıklarınızın karşılığı kıyamet gününde ödenecektir. Artık kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete girdiril irs e kurtuluşa ermiş olur. Ve dünya hayatı ise bir aldatıcı m et ad an başka bir şey değildir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, dünya hayatının geçici durumunu, bir aldatıcı metadan ibaret olduğunu bildiriyor, yaratıklardan kimlerin kurtuluşa kavuşacaklarını gösteriyor, selâmet ve saadete vesile olacak hareketlere işaret ediyor ve bu suretle Rasüli Ekrem hakkındaki teselliyi takviye ediyor ve onun mübarek kalbinden üzüntü ve kederi gidermiş bulunuyor. Şöyle ki: (Her nefis) her hayat sahibi yaratık, her insan, her melek, ve her cin bütün bunlar (ölümü tadıcıdır) ölüme mahkûmdurlar. Mukadder vakti gelince bu dünya hayatından mahrum kalacaklardır. Maamafih böyle ölüme mâruz kalanlar, bir daha hayat bulmayacak değildirler. Bilakis takdir edilen vakti gelince bütün hu ölenler Allah'ın kudreti ile yeniden bir hayata kavuşacaklardır. Bir sonsuzluk dünyasına gitmiş olacaklardır. Artık ey sorumlu insanlar! Sizler de yeni bir hayat bulacaksınızdır (ve şüphe yok sizlere) dünyada iken yapmış olduğunuz iyi ve kötü amellerinizin karşılığı mükâfat ve cezalarınız (kıyamet gününde) o kabirlerinizden çıkıp mahşere sevkedildiğiniz günde t amam iyi e (ödenecektir.) Amelleriniz hayır ise cezaları da hayır olacaktır. Bilâkis amelleriniz şer ise cezaları da hakkınızda şer bulunacaktır. (Artık) o kıyamet gününde (kim ateşten uzaklaştırılır) cehenneme atılmasına ilâhî irade müsaade etmezse (ve) kim ilâhî bir lütfa ve Allah'ın affına uğrayarak (cennete girdiril irs e) bir ebedî selâmet ve saadete ermiş, uhrevî azaptan (kurtulmuş) muradına ermiş, ilâhî tecellilere kavuşmuş (olur.) Ne yüce bir mazhariyet!.. İşte insan böyle ebedî bir saadete ulaşmak için çalışmalıdır. (Ve) onu en mühim bir gaye bilmelidir. (Dünya hayatı ise) yani bu dünya varlığı ise, bu dünyadaki bütün servet ve zenginlik makam ve mevki, cismanî zevkler, meşguliyetler, yiyip içmeler ise (bir aldatıcı) geçici, yok olmaya yönelik, insanı aldatan bir (metadan başka bir şey değildir) binaenaleyh, böyle geçici, fânî ve sorumluluk sebebi olan şeylerden dolayı, insan, büyük bir üzüntü ve kedere kapılır mı?. Böyle insanı aldatan, insanı yüce gayeleri takipten men eyleyen bir fânî varlık için insan, ebedî saadetine vesile olacak vazifelerini terkeder mi?.. Evet… Bir mü'm in dünyada bir takım kederlere, sıkıntılara uğrasa da bunların geçici ve bir hikmete dayalı olduğunu düşünerek bir ümitsizlik ve kedere kapılmamalıdır, asıl uhrevî saadeti temin edecek, sebeplere sarılmalı onunla gönlü ferah olarak yaşamalıdır. Yoksa dünya da, dünya varlığı da f anîdir.
Evet… bu beyitte de denildiği gibi dünya bir kimse için daimî bulunsaydı, her halde Rasüli Ekrem dünyada ebedî olarak kalırdı. Artık, ona hâki olmayan bir dünya, başkaları için hâki, daim olur mu?.
"Gam değildir gide dünya, kala din"
"Gam odur kim kala dünya, gide din"
§ Bu âyeti kerimedeki " O *-**-> " kelimesi mükâfat ve cezaların t amam iyi e, büsbütün görüleceği yerin âh i ret âlemi olduğunu gösteriyor. Yoksa insan daha dünyada iken de
veya kabire atılınca da bazı amellerinin bir kısım mükâfat ve cezasını görürse de bu tamam şekilde değildir. Evet… Bazı insanlar daha dünyada iken de bazı amellerinin mükâfat veya cezasını görürler. Fakat bunlar geçicidir, fanidir, yeterli değildir. Çok kere de insanlar, amellerinin karışlığını dünyada görmezler. Meselâ: Bir şehit, hayatını feda eder, gider, dünyada kalıp bunun mükâfatını bizzat görmez. Bir katil de yakalanmayarak yaptığı cinayetin cezasını dünyada görmeyebilir. Fakat asıl mükâfat ve ceza sahası, âh i ret âlemidir ki, orada herkes lâyık olduğu mükâfat ve cezaya kavuşacaktır. Nitekim ölüp gidenler mezarlarında da bir nevi mükâfat veya ceza görecektir. Kabir kendileri için ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukur kesilecektir. Fakat bunlar da geçicidir. Asıl t amam iyi e ceza ve mükâfatın görülmesi kıyamet gününden itibaren başlayacaktır, İşte bu âyeti kerime de bunu göstermektedir. Dünyevî üzüntülere katlanıp asıl ebedî hayat alemindeki hakikî selâmet ve saadeti temine çalışılmasına onunla teselliye kavuşup vicdan huzuru içinde bulunulmasına işaret etmektedir.
|