3-Al-i İmran Suresi 129. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsi Allah´ındır. Dilediğine mağfiret eder ve dilediğini muazzeb kılar ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve göklerde ne varsa yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder, ve Allah Teâlâ cok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Kulları hakkındaki bütün tasarruflar Cenâb-ı Hak'ka aittir. (Ve göklerde ne varsa ve yerde) bütün kâinatta sahasında (ne varsa) yaratma, mülkiyet, emir ve irade hussunda (hepsi Allah'ındır) başka bir kimsenin değildir. Binaenaleyh kullarından (dilediğini bağışlar) onu İslâmiyet e nail buyurup günahlarını affeder ve örter (Ve dilediğine) de işlemiş olduğu günahlardan dolayı (azap eder) Artık ey yüce peygamber! Sen sabret, onların aleyhinde bedduada bulunma, bu hususta en doğru olan budur. (Ve Allah Teâlâ cok bağışlayıcıdır) dostlarının günahlarını affeder ve örter ve (rahimdir) bütün kulları hakkında merhameti galiptir. Onların aleyhinde beddua etmeye girişil m em elidir.
§ Uhud gazvesinde Rasüli Ekrem efendimizin mübarek başı yaralanmış Rebaiye denilen dört mübarek dişi kırılmış, mübarek yüzünden kanlar akmıştı. Bunun üzerine düşmanlarına bedduada bulunmuş, peygamberlerine karşı böyle bir harekette bulunan bir topluluk nasıl kurtulabilir diye buyurmuştu. Bunun üzerine bu âyetlerin nazil olduğu rivayet olunmaktadır. Diğer bir rivayete göre de Rasüli Ekrem hazretleri hicretin dördüncü senesi Mekke'i Mükerreme ile "Esfan" denilen bir yer arasında bulunup "Biri meune" adındaki bir belde ahalisine Kur'ân'ı Kerim'i ve dinî hükümleri öğretmek için ashabı kiramdan yetmiş zatı göndermişti. Orada bulunan Amir ibni Tüfeyl ile arkadaşları bu mübarek zatları şehit etmişler. Bundan haberdar olan Yüce Peygamber efendimiz cok müteessir olmuş, bir ay kadar bütün namazlarında o katil şahıslar aleyhinde lanette ve bedduada bulunmuş, bunun üzerine bu âyetler nazil olmuştur. Gerçekten de bir nice inkarcılar, fası ki ar, katiller bilahara tevbe ederek ve af dileyerek müslüman olmuşlar, İslâmiyet e güzel güzel hizmetlerde bulunmuşlar ve Allah'ın affına nail olmuşlardır. Binaenaleyh kâfir olarak ölüp gittikleri bilinmeyen düşmanlar
aleyhinde beddua etmekten ise onların hallerini düzeltmeleri için duada bulunmak İslâm'ın merhameti gereğidir. Nitekim bir hadiste de = Yerdeki I ere merhamet edin ki, gökteki I er de size merhamet etsinler" buyuru I m aktadır.
|