3-Al-i İmran Suresi 115. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve hayırdan her ne yaparlarsa elbette küfrana uğramıyacaklardır. Ve Allah Teâlâ o muttakîleri hakkıyla bilendir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve hayırdan her ne yaparlarsa elbette karşılıksız bırakılmayacaklardır. Ve Allah Teâlâ o takva sahiplerini hakkiyle bilendir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve) o gibi yalnız kendi maddî, geçici menfaatlerini düşünmeyi? Bütün insanlık hakkında iyiliksever olan zatlar (hayırdan) ibâdet ve itaatten, insanlığa güzelce hizmet kabilinden (her ne yaparlarsa elbette) Allah katında mükafatlarını göreceklerdir. O güzel hizmetlerinden dolayı (karşılıksız bırakılmayacaklardır) onun sevabından, mükâfatından mahrum kalmayacaklardır. Şüphe yok Allah Teâlâ öyle sâlih kullarını mükâfat sız bırakmaz. (Ve Allah Teâlâ o takva sahiplerini hakkiyle bilendir) Hiçbir şey onun ezelî ilminin dışında değildir. Binaenaleyh onları da o güzel amellerinden dolayı mükâfata kavuşturacaktır. Onları sevaptan, ilâhî lütuf I arın d an mahrum bırakmayacaktır. Allah Teâlâ, inandık bilen, çok acıyan, ve merhamet edendir.
§ Yahudîlerden Abdullah ibni Selâm, Salebe ibni Sait, Üseyyid ibni Übeyd gibi bazı zatlar müslüman olunca Yahudî bilginleri demişler ki: Mu ham m ede -aleyhisselâm-bizden ancak hayırsız kimseler imân etmişlerdir. Eğer öyle olmasaydı babalarının dinini terketmezlerdi. Bunun üzerine bu âyetler nazil olmuş, asıl hayırsızların o inkarcılar olduğunu, bu müslüman olan zatların ise mü'm in, salih, insanlığa hizmet eden ve mükâfatlara lâyık olduklarını göstermiştir. Bununla beraber Necran halkından kırk, Habeş eden otuz iki Rom a'd an da üç zat, hıristiyan iken bilahara İslâmiyet i kabul etmişerdi. Medine'i Münevvere'd e de en s ardan bazı zatlar vardı. Peygamber gelmediği ara dönemde de Allah'ın birliği inancını taşımakta ve bildikleri bazı dini hükümlere amel etmektedirler. Hz. Muhammed'in peygamberliğinin ardından hemen müslüman olma şerefine erişmişlerdi. Bu mübarek âyetler bütün bu gibi zatları da kapsamaktadır.
§ Bu zatlar şu sekiz güzide sıfatı taşımaktadırlar: (I) istikamet sahibi bir ümmettirler. Yani, ibâdetle, adaletle vasıflanmış bir topluluktur. (2) Geceleri Kuran-ı Kerim okurlar. (3) Secde ile, namaz ile meşguldürler, (4) Allah Teâlâyave âhiret gününe inanmaktadırlar. (5) İyilik ile emrederler. (6) Kötülükten men ederler. (7) Hayırlı işlere koşarlar. (8) Sâlihler topluluğundan sayılırlar. Ne güzel, ne övülmüş yüce vasıflar! İşte hakikî müslümanların vasıfları. Artık bu gibi zatlar, insanlığın en hayırlı üyelerini teşkil etmiş, ilâhî mükafatlara aday bulunmuş olmazlar mı?. Elbette olurlar, İşte bu kutsî âyetler de bunu müjdeliyor. Bu vasıflardan mahrum olmak ise en büyük felâkettir.
|