3-Al-i İmran Suresi 104. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve sizden hayra davet eder, ma´ruf ile, münkerden nehy eyler bir cemaat bulunsun, işte felâh bulucular onlardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve sizden hayra davet eder, iyiliği emreder, kötülüğü nehy eyler bir cemaat bulunsun işte felah bulucular onlardır.. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, İslâm milletini başka milletler gibi ayrılığa düşmekten men etmektedir. Bilâkis bu İslâm milleti arasında pek iyi niyetle hareket ederek bütün insanlığı irşat edecek, ittihat ve ittifaka davet eyleyecek zümrelerin bulunmasını em reyi em ektedir. Şöyle ki: Ey Mu ham m ed ümmeti! Siz daima birlik ve dayanışma içinde olunuz (ve sizden) insanları (hayra) dünyevî ve uhrevî menfaatlere (davet eder) delâlette, tavsiyede bulunur ve (iyiliği) meşru, makul, faideli şeyleri lütuf kârca bir biçimde (emir) eder. Ve (kötülükten) gayri meşru, gayri ahlâkî şeylerin yapılmasından (nehy eyler) bunların terkini, fenalığını ihtar eyler (bir cemaat) bir seçkin zümre (bulunsun) umum insanların uyanması, aydınlanması, istifadesi bu gibi zatların bulunmasına bağlıdır (ve işte felah bulucular), kemâliyle felah ve kurtuluşa erenler (onlardır.) Böyle insanları hayra davet edip kötü şeyi yasaklayan nasihatçi iyi niyetli olan zatlardır, mücahitlerdir. Nitekim muhterem, mü et eh it İmam Ahmet tbni Ham bel d en rivayet edilmiştir ki: Peygamber Efendimiz, bir gün minberde iken "insanların hayırlısı kimdir" diye sorulmuş, Rasilli Ekrem Hazretleri de şöyle cevap vermiştir: İnsanların en hayırlısı, onlara iyiliği emir, onları kötülükten alıkoyandır, ve onların Allah Teâlâ'dan en fazla sakınandır, ve silai rahme en fazla riayet eyleyenidir. Velhâsıl: Bütün müslümanlar birbiri hakkında iyi niyetli olduğu gibi içlerinden bir kısım seçkin zevat da daima emri mâruf ve nehyi münkerde bulunarak İslâm milletinin diyanetine, ahlâkına, içtimaiyatına hizmette bulunmalıdır. Ve bu hizmet bütün milletçe takdir ve yüce edilmelidir. Gerçekten de iyiliği emr, kötülüğü yasaklamak bu rahmete ermiş ümmet için bir büyük dini vazifedir. Bu vazife esasen bütün müslümanlara yöneliktir. Fakat ümmetin fertlerinden her biri bu vazifeyi ifa edebilecek bir iktidarda bulunmaz. Bu mühim vazifeyi güzelce yapabilmek için ilim ister, tecrübe ister, hakimane hitapta bulunmak melekesi ister, umum halkın ihtiyacını takdir etmek kabiliyeti ister. Binaenaleyh bu kutsal vazife, kifaye yoluyla farzdır. Bir halk arasında bunlardan bir zümrenin bu vazifeyi ifa etmesiyle bu fârize ifa edilmiş olur. Böyle bir vazife hiç ifa edilmediği takdirde ise bütün millete dinî sorumluluk gelir, hepsi de günahkâr olur.
Bu vazife en büyük bir hayırseverliktir, insanî değerlerin tecellisine, İslâm milletinin aydınlanmasına, terakkisine, bir kardeşlik dahilinde yaşamasına hadimdir. Maalesef bunu takdir edem iyen I er de bulunur. Binaenaleyh bir muhitte kötü şeyi yasaklama vecibesi, eğer mümkün ise el ile yapılır, bu mümkün değilse dil ile yapılır. Buda kabil değilse, o fenalık kalb ile red edilir ve kötülenir.
|