|
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ۚ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلَىٰ شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
-103 |
Va´tesumu bi hablillahi cemıav ve la teferraku* vezküru nı´metellahi aleyküm iz küntüm a´daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı´metihı ıhvana* ve küntüm ala şefahufratim minen nari fe enkazeküm minha* kezalike yübeyyinüllahü le küm ayatihı lealleküm tehtedun |
|
3-Al-i İmran Suresi 103. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve hepiniz Allah Teâlâ´nın ipine sımsıkı sarılınız ve birbirinizden ayrılmayınız. Ve Allah Teâlâ´nın üzerinizde olan nîmetini de yâdediniz ki, siz birbirinize düşmanlar iken sonra Allah Teâlâ kalplerinizi birleştirdi de O´nun nîmeti sebebiyle kardeşler oluverdiniz de sizler ateşten bir çukur kenarında iken sizi ondan çekip kurtardı. İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizlere açıklar, tâ ki hidâyete erebilesiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve hepiniz Allah Teâlâ'nın ipine sımsıkı sarılınız ve birbirinizden ayrılmayınız. Ve Allah Teâlâ'nın üzerinizde olan nîmetini de hatırlayınız ki, siz birbirinize düşmanlar iken sonra Allah Teâlâ kalplerinizi birleştirdi de onu nîmeti sebebiyle kardeşler oluverdiniz ve sizler ateşten bir çukur kenarında iken sizi ondan çekip kurtardı. İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizlere açıklar, tâki hidayete erebilesiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve) ey müslümanlar!. (Hepiniz) bir cemiyet halinde (Allah Teâlâ'nın ipine) Kurân-ı Kerim'e, İslâm dinine, ibâdet ve itaate veya cemaati müslimine (sımsıkı sarılınız) hepiniz onun hükümleri, gereği dairesinde hareket ediniz, sakın ayrılığa düşmeyiniz (Ve birbirinizden ayrılmayınız) ehli kitap denilen Yahudîler, Hıristiyanlar gibi veya cahil iye zamanındaki müşrikler gibi ihtilâfa düşmeyiniz, birbirinize arka çevirmeyiniz, birbirinizi düşman telâkki etmeyiniz, birbirinizi e cenk ve cidale kalkışmayınız, hak ve hakikate muhalif hareketlerde bulunmayınız (ve) bununla beraber (Allah Teâlâ'nın üzerinize olan) sizlere lütfen vermiş olduğu sınırsız (nîmeti de hatırlayınız ki) vaktiyle asırlardan beri imândan mahrum (birbirinize düşmanlar idiniz) o vakti birbirinize saldırır dururdunuz (sonra Allah Teâlâ) sizi İslâm nîmetine din kardeşliğine nail kıldı, o sayede (hallilerinizi birleştirdi) sizleri bir kutsî itikada, bir yüce gayede topladı (de onun) o kerem sahibi yaratıcının o pek muazzam (nîmeti sebebiyle) eski düşmanca tavrınızı terkederek hemen (kardeşler oluverdiniz.) İslâm şerefine nail, din kardeşliğine sahip bulundunuz. Özellikle, Eve ile Hazrec kabileleri ki, soy bakımından ana baba bir kardeşler iken birbirine düşman olmuş, aralarında yüz yirmi sene kadar düşmanlık, cenke ve cidal devam etmişken İslâm olur olmaz bu kan dökücü düşmanlıktan kurtularak din kardeşleri olmuşlardı. Bunları düşününüz' (ve) ey İslâm nîmetine nail olanlar!.. (Sizler) İslâmdan önce küfrünüz ve diğer kötü haliniz yüzünden (ateşten bir çukur kenarında) cehennemin kıyısında olup hemen içine düşecek bir vaziyette (iken) Cenâb-ı Hak İslâmiyet sayesinde (sizi ondan) o çukurdan, o ateşin küfründen, (çekip kurtardı) Öyle bir badireden, öyle bir kötü sondan kurtulmuş oldunuz. Elverir ki, İslâmiyetinizi güzelce muhafaza edesiniz. (İşte Allah Teâlâ âyetlerini) kudret ve azametini, lütuf ve ihsanını gösteren delilleri (sizlere) böyle açık beyanlar ile (açıklar) sizin tefekkür ve dikkatinize sunar (ta ki hidayete erebilesiniz) hidayet ve İslâmiyet üzere sabit kadem olasınız, hayır derecelerinin en mükemmeline eresiniz…
§ Bu mübarek âyetler, bizim hattı hareketimizi şöyle tâyin buyurmuş oluyor:
§ 1- Biz müslümanlar için lâzımdır ki, bizimle din birliği olmayan kimselerin dinimiz ve milletimiz hakkındaki yanlış sözlerine iltifat etmeyelim, aramızda ihtilâf ve ayrılık vücude getirecek lâkırdılarına, tavsiyelerine kıymet verip dinlemeyelim.
2 - Biz müslümanlar kendi aramızda birlik ve beraberlik dairesinde yaşıyalım, dayanışmada bulunalım, birbirimize elden gelen yardımlaşmayı yapalım, nifak ve bozuşmadan, düşmanlık ve rekabetten kaçınalım.
3 - Biz Müslümanlar her hangi müşkil bir mesele karşısında kalınca Kur'ân'ı Mübine, hadisi şeriflere, icmai ümmete müracaat edelim. Dünyevî ve uhrevî hayrımızı onlardan bekleyelim. Bütün mukaddesatımıza hürmetten asla ayrılmayalım.
§ Takva: Günahtan sakınmaktır, vacipleri ifa, haramlardan sakınmaktır. Cenâb-ı Hak'kın emirlerine ve yasaklarına riayettir, şeriatı garranın adabını muhafazadır. Dergâhı ülühiyetten uzaklaştıracak şeylerden kaçınmaktır. Yüce Allah'ın cezalarından sakınmaktır. Ittikâ da takva ile vasıflanmış olmaktır, Hak Teâlâ Hazretlerinden korkmaktır, gayri meşru şeylerden sakınmaktır. T ü kat da bu mânayadır.. Hakkı tu kat ise hakkiyle takva demektir, hakkiyl e muttaki olmak manasınadır. "Tuka ve t ük ye" de takva gibi nefsi haramlardan ve şüpheli şeylerden korumak demektir. İbni Mes'ut hazretlerinden rivayete göre hakkiyle takva, itaat edip âsi olmamaktır, şükredip küf ram nîmette bulunmamaktır, zikredip unutmamaktır. Bütün bunlar insanlara kabiliyetleri dairesinde yönelen birer vazifedir. Binaenaleyh (102 İinci âyeti kerimenin hükmü mensulı olmayıp bu şekilde caridir.
§ Habl: Lügatte kalın ip, urgan, halat, rabıta demektir. Boyun damarlarına (hablülverit) denir. Mecaz, istiare, temsil kabilinden olarak Kur'ân-ı Kerime, İslâm şeriatına ibâdet ve itaate, ahd-ü em an e, İslâm cemiyetine ve insanı istediği hayırlı bir şeye kavuşturan sebebe, vasıtaya da "heblullâh" denilmiştir. Çünkü kuvvetli bir ipe, bir urgana, sarılan kimse, yükseklere çıkabilir, düşüşten kurtulur, denizden, kuyudan çıkmaya muvaffak olur. İşte C en âb-1 Hak'kın kitabına, dinine sarılanlar da sapıklık ve isyandan kurtularak selâmet ve hidayet sahasına ulaşırlar.
|
|
|