7-A'raf Suresi 169. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Onlardan sonra birtakım kimseler halef oldu, kitaba varis oldular, bu den´î varlığın fani meta´ını alır dururlar ve derler ki: «Elbette biz ileride mağfiret olunacağız.» Ve onlara onun misli bir meta´ gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ´ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair o kitabın misakı (onun hükmü veçhile bir ahd) alınmamış mı idi? Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Ahiret evi ise muttakîler için hayırlıdır. Hâlâ (buna) akıl erdiremiyecek misiniz? |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Onlardan sonra bir takım kimseler geldi, kitaba vâris oldular, bu değersiz varlığın geç i d malını alır dururlar ve derler ki: Elbette biz ileride aff olunacağız. Ve onlara onun benzeri bir menfaat gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dâir o kitabın misakı -onun hükmü doğrultusunda bir ahd- alınmamış mı idi!. Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Âhiret evi ise takva sahipleri için hayırlıdır. Hâlâ -buna- akıl erdiremiyecek misiniz?. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, eski İsrail oğullarının yerine geçen bir takım kimselerin de Tevrat'ın içeriğini öğrenmiş ve onun hükümlerine riâyet etmeleri için kendilerinden söz alınmış oldukları halde o kitabın hükümlerine aykırı olarak dünyanın varlığına düşkün bulunduklarını ve bu ihtiraslı hareketlerinin aff olunacağını iddia ederek bu hırslarında devam ettiklerini bildirmektedir. Allah'ın kitabının hükmüne sarılan üzerlerine düşen namaz gibi ibâdetleri yerine getiren ıslah edici kimselerin ise mükâfatlara kavuşacaklarını müjdelemektedir. Şöyle ki: (Onlardan) O vasıfları yukarıda zikredilen İsrail oğullarından (sonra bir takım kimseler) Onların arkasından (geldî) onların kötü zürriyetinden bulundu. Bunlar asrı saadette bulunan bir takım İslâmiyet düşmanları idi. Bunlar (kitaba) Tevrat'a atalarından (vâris oldular.) o kitap kendilerine intikâl etmiş oldu. Bunlar (Bu değersiz varlığın) bu geçici dünyanın (geçici malını alır dururlar) rüşvet gibi, faiz gibi, başkalarının haklarına tecâvüz gibi gayrimeşru vasıtalarla servet sahibi olmağa çalışırlar, (ve derler ki:) Biz böyle hareketimizden dolayı endişe etmeyiz, çünki (Elbette biz ilerde) âhirette (affolunacağız.) Allah Teâlâ İsrail oğullarını aff edecektir. Biz yaptıklarımızdan mesul olmayacağız. (Ve) böyle yanlış bir kanaatte bulundukları için (onlara onun) o gayrimeşru dünya varlığının (benzeri bir mal) daha (gelecek olsa onu da alıverirler) hiç mesuliyetten korkmazlar, dâima hırslı bir halde yaşarlar. (Onlardan Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dâir o kitabın) Tevrat'ın (misakı) onun hükmü doğrultusunda bir söz (alınmamış nil idi!.) her türlü günahları işleyen İsrail oğullarının tövbekar olmadıkları halde affa uğrayacaklarına dâir o kitapta bir hüküm yoktur. Artık böyle bir affa inanmak, o kitabın verdiği söz ve yeminin dışına çıkmak olmaz mı?. (Halbuki onlar) İsrail oğulları (o kitaptakini) Tevrat'taki hükümleri, söz ve yemini (okumuşlardı.) onun içeriğini öğrenmişlerdi. Artık onun aksini nasıl iddia edebiliyorlar?. (Ahiret evi ise) Âhiret yurdunda mü'minler için hazırlanmış olan nimetler ise (takva sahipleri için) Cenâb-ı Hak'kın azabından korkup onun hükümlerine muhalefetten sakınanlar için (hayırlıdır) külfeften, yok olmaktan uzaktır. (Hâlâ) Bu hakâkate (akıl erdiremiyecek misiniz?.) neden öyle geçici dünya varlığını gayrimeşru şekilde elde ederek bu uğurda ebedî saadetinizi temin edecek olan uhrevî nimetleri feda etmiş bulunuyorsunuz?.
|