KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

7-A'RAF SURESI (206 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali A'raf Suresi 187  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 7/187
7-A'RAF SURESI - 187. AYET    Mekke
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا ۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي ۖ لَا يُجَلِّيهَا لِوَقْتِهَا إِلَّا هُوَ ۚ ثَقُلَتْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ لَا تَأْتِيكُمْ إِلَّا بَغْتَةً ۗ يَسْأَلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا ۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ -187
Yes´eluneke anis saati eyyane mürsaha kul innema ılmüha ınde rabbı la yücellıha lil vaktiha illa hu sekulet fis semavati vel ard la te´tıküm illa bağteh yes´eluneke keenneke hafiyyün anha kul innema ılmüha ındellahi ve lakinne ekseran nasi la ya´lemun
7-A'raf Suresi 187. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Senden Kıyametin ne zaman sübut bulacağını sual ederler. De ki: «Ona ait bilgi ancak Rabbimin indindedir. Onun vaktini ondan başkası açıklayamaz. (Bu) Göklerde ve yerde ağır, muazzam bir keyfiyettir. O sizlere ansızın geliverir.» Senden sorarlar, sanki sen ondan bihakkın haberdar imişsin gibi. De ki: «Ona ait bilgi ancak Allah Teâlâ´nın nezdindedir. Fakat insanların çoğu bilmezler.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sual ederler. De ki: Ona ait bilgi ancak Rab'bimin katındadır. Onun vaktini ondan başkası açıklayamaz. -6u-göklerde ve yerde ağır = muazzam bir durumdur. O sizlere ansızın geliverir, senden sorarlar, sanki sen ondan hakkıyla haberdar imişsin gibi. De ki: Ona ait bilgi ancak Allah Teâlâ'nın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, tavhide, nübüvvete, kaza ve kadere ait âyetlerin ardından kıyamete, ğaybî konulara dâir bilgiler vererek insanlığa uyanık hareket etmenin lüzumunu ihtar etmektedir. Şöyle ki: Resulüm!. Ya Muhammed Aleyhisselâm!. (Senden kıyametin ne zaman gelip çalacağını) Isbat edilip gerçekleşeceğini ve meydana getirileceğini (sual ederler.) Yahudilerden bir gurup veya Kureyş kabilesinden bazı kimseler alay etmek veya imtihan m aks adiyi e böyle bir suale cür'et göstermişlerdi. Habibim!. O sual edenlere (De ki: Ona) o kıyamet vaktine (ait bilgi ancak Rabbimin katındadır) onun ne zaman meydana geleceğini ancak o Yüce Yaratıcı bilir. Onu başkalarına hikmeti gereği bildirmemiştir. Bu vaktin böyle meçhul bulunması, halkın uyanık bulunup birgün evvel gelebilmesinden korkarak ibâdet ve itaate devam etmelerine bir vesiledir. (Onun vaktini ondan) O Yüce Yaratıcıdan (başkası açıklayamaz) onun belirlenmiş olan zamanını bildirmeye ve haber vermeye mahlûklardan hiçbir kimse kadir değildir, (-o kıyamet hadisesi- göklerde ve yerde ağır, muazzam bir durumdur.) onun emri ağırdır, şiddetlidir. O göklerde ve yerde bulunanlar için gizlidir. Böyle gizli olan herşey ise ağırdır, müthiştir. Diğer bir yoruma göre: Kıyamet meydana gelince göklerin ve yerin ahalisi için pek ağır bulunmuş olur. Çünki o gelince hepsi de ölürler. Sonra da başka âleme giderler. Bu hal ise kalbler üzerine ağırlık verir. (O) Kıyamet günü ey mükellef insanlar!, (sizlere ansızın geliverir.) Herkes gaflete dalmış, muhtelif işlerle meşgul bulunmuş iken birden bire kıyamet kopar, hiçbir kimse kaybettiklerini telâfi etmeye vakit bulamaz. Resulüm!. (Senden) Kıyametin ne zaman kopacağını (sorarlar) buna dâir bilgiler almak isterler, (sanki sen ondan) Kıyametin vuku bulacağı zamandan (hakkıyla haberdar imişsin gibi) yahut sen onun sanki vuku'unu sorup onu öğrenmiş olduğundan onu senden sormağa başlarlar. Habibim!. Onlara de ki: (Ona) Kıyamet gününe (ait bilgi ancak Allah Teâlâ'nın katındadır.) Cenabı Hak onun zamanını bilmeyi kendi yüce zâtına tahsis buyurmuştur. Ona başkasını, muttali kılmamıştır. Binaenaleyh benden sormanız yersizdir. (Fakat insanların çoğu» Onun kendilerine ne gibi hikmetlerden dolayı böyle bilinmez bulunduğunu (bilmezler) veyahut onu ancak Cenab'ı Hak'kın bilip mahlûklarının bilmediklerinden habersiz bulunurlar da böyle bir suale cür'et ederler. Kısacası: Kıyametin vuku bulacağı muhakkaktır. Bunu Cenab'ı Hak haber vermektedir. Artık bunu inkâr küfürdür. Fakat onun ne zaman meydana geleceğini Hak Teâlâ hazretleri kullarına bildirmemiştir. Ona dâir ancak bazı alâmetler bildirilmiştir. O erge; meydana gelecektir. Şu kadar var ki, onun vuku bulacağı vakti kimse tayin edemez. Bizim vazifemiz öyle bir günün meydana geleceğini bilmek, o gün için hazırlanmak, vakitlerimizi boş yere harcamaktan sakınmaktır. Sonra pişmanlık faide vermez.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014