KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

7-A'RAF SURESI (206 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali A'raf Suresi 169  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 7/169
7-A'RAF SURESI - 169. AYET    Medine
فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ ۚ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ ۗ وَالدَّارُ الْآخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ -169
Fe halefe mim ba´dihim hayfüv verisül kitabe ye´huzune arada hazel edna ve yekulune se yuğferulena ve iy ye´tihim aradum mislühu ye´huzuh e lem yü´haz aleyhim mısakul kitabi el la yekulü alellahi illel hakka ve derasu ma fıh ved darul ahıratü hayrul lillezıne yettekun e fela ta´kılun
7-A'raf Suresi 169. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Onlardan sonra birtakım kimseler halef oldu, kitaba varis oldular, bu den´î varlığın fani meta´ını alır dururlar ve derler ki: «Elbette biz ileride mağfiret olunacağız.» Ve onlara onun misli bir meta´ gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ´ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair o kitabın misakı (onun hükmü veçhile bir ahd) alınmamış mı idi? Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Ahiret evi ise muttakîler için hayırlıdır. Hâlâ (buna) akıl erdiremiyecek misiniz?
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Onlardan sonra bir takım kimseler geldi, kitaba vâris oldular, bu değersiz varlığın geç i d malını alır dururlar ve derler ki: Elbette biz ileride aff olunacağız. Ve onlara onun benzeri bir menfaat gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dâir o kitabın misakı -onun hükmü doğrultusunda bir ahd- alınmamış mı idi!. Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Âhiret evi ise takva sahipleri için hayırlıdır. Hâlâ -buna- akıl erdiremiyecek misiniz?.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, eski İsrail oğullarının yerine geçen bir takım kimselerin de Tevrat'ın içeriğini öğrenmiş ve onun hükümlerine riâyet etmeleri için kendilerinden söz alınmış oldukları halde o kitabın hükümlerine aykırı olarak dünyanın varlığına düşkün bulunduklarını ve bu ihtiraslı hareketlerinin aff olunacağını iddia ederek bu hırslarında devam ettiklerini bildirmektedir. Allah'ın kitabının hükmüne sarılan üzerlerine düşen namaz gibi ibâdetleri yerine getiren ıslah edici kimselerin ise mükâfatlara kavuşacaklarını müjdelemektedir. Şöyle ki: (Onlardan) O vasıfları yukarıda zikredilen İsrail oğullarından (sonra bir takım kimseler) Onların arkasından (geldî) onların kötü zürriyetinden bulundu. Bunlar asrı saadette bulunan bir takım İslâmiyet düşmanları idi. Bunlar (kitaba) Tevrat'a atalarından (vâris oldular.) o kitap kendilerine intikâl etmiş oldu. Bunlar (Bu değersiz varlığın) bu geçici dünyanın (geçici malını alır dururlar) rüşvet gibi, faiz gibi, başkalarının haklarına tecâvüz gibi gayrimeşru vasıtalarla servet sahibi olmağa çalışırlar, (ve derler ki:) Biz böyle hareketimizden dolayı endişe etmeyiz, çünki (Elbette biz ilerde) âhirette (affolunacağız.) Allah Teâlâ İsrail oğullarını aff edecektir. Biz yaptıklarımızdan mesul olmayacağız. (Ve) böyle yanlış bir kanaatte bulundukları için (onlara onun) o gayrimeşru dünya varlığının (benzeri bir mal) daha (gelecek olsa onu da alıverirler) hiç mesuliyetten korkmazlar, dâima hırslı bir halde yaşarlar. (Onlardan Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dâir o kitabın) Tevrat'ın (misakı) onun hükmü doğrultusunda bir söz (alınmamış nil idi!.) her türlü günahları işleyen İsrail oğullarının tövbekar olmadıkları halde affa uğrayacaklarına dâir o kitapta bir hüküm yoktur. Artık böyle bir affa inanmak, o kitabın verdiği söz ve yeminin dışına çıkmak olmaz mı?. (Halbuki onlar) İsrail oğulları (o kitaptakini) Tevrat'taki hükümleri, söz ve yemini (okumuşlardı.) onun içeriğini öğrenmişlerdi. Artık onun aksini nasıl iddia edebiliyorlar?. (Ahiret evi ise) Âhiret yurdunda mü'minler için hazırlanmış olan nimetler ise (takva sahipleri için) Cenâb-ı Hak'kın azabından korkup onun hükümlerine muhalefetten sakınanlar için (hayırlıdır) külfeften, yok olmaktan uzaktır. (Hâlâ) Bu hakâkate (akıl erdiremiyecek misiniz?.) neden öyle geçici dünya varlığını gayrimeşru şekilde elde ederek bu uğurda ebedî saadetinizi temin edecek olan uhrevî nimetleri feda etmiş bulunuyorsunuz?.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014