KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

5-MAIDE SURESI (120 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Maide Suresi 31  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 5/31
5-MAIDE SURESI - 31. AYET    Medine
فَبَعَثَ اللَّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءَةَ أَخِيهِ ۚ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءَةَ أَخِي ۖ فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ -31
Fe beasellahü ğurabey yebhasü fil erdı li yüriyehu keyfe yüvarı sev´ete ehıyh kale ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev´ete ehıy fe asbeha minen nadimın
5-Maide Suresi 31. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Sonra Allah Teâlâ ona kardeşinin cesedini nasıl defnedeceğini göstermek için bir karga gönderdi ki, yeri eşiyordu. «Yazıklar olsun bana! Ben karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten aciz mi oldum,» dedi. Artık nedâmete düşenlerden olmuştu.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Sonra Allah Teâlâ ona kardeşinin cesedini nasıl defn edeceğini göstermek için bir karga gönderdi ki yeri eşiveriyordu. Yazıklar olsun bana ben şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz mi oldum, dedi. Artık pişmanlığa düşenlerden olmuştu.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Kabil, bu cinayeti yaptıktan sonra şaşkınlığa düşmüş, kardeşinin cesedini bir müddet yanında taşımıştı. Hâbil, Âdem oğullarından ilk evvel vefat eden bir zat olduğu için cesedi hakkında ne yapacağını Kabil belirleyememişti. (Sonra Allah T e âlâ ona) Kabil'e (kardeşinin cesedini nasıl defn edeceğini göstermek için bir karga gönderdi ki, yeri eşiveriyordu) şöyle ki: İki karga gelip çarpıştılar, biri diğerini öldürdü, gagasıyla ve ayaklarıyla yeri kazıyarak öldürdüğü kargayı yaptığı çukura atıverdi, üzerini de toprak ile örttü. Kabil bunu görünce kendi cehaletine teessüfle bulundu (yazıklar olsun bana şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz mi oldum, dedi) bir karga kadar da bilgi sahibi olmadığını anladı, sırf cehaletinden dolayı kardeşinin hayatına kastetmiş, oldu. Yanıp yakılarak azabı hak ettiğini düşündü (artık pişmanlığa düşenlerden olmuştu) kardeşini faydasız yere öldürdüğünden dolayı veya onu bir müddet yanına taşıyıp da defnini düşünememiş olduğundan dolayı hiçbir şey elde edememiş ve ziyana uğrayanlardan olmuştu. § Rivayete göre Hz. Adem'in eşi Havva anamız, bir karında biri oğlan diğeri kız olmak üzere iki çocuk doğururdu. Böylece doğurduğu çocukların sayısı kırka ulaşmıştır. O zaman insanların artması istendiği için her erkek çocuk, kendisiyle beraber doğan kız kardeşini değil başkaca doğmuş olan kız kardeşi ile evlenebilirdi. Hz. Havva evvelâ Kabil ile onun ikiz kız kardeşi olan iklimayı sonra da Hâbil ile onun ikizi olan Lebudayı doğurmuştu. Kabil, kendisiyle beraber doğmuş ve daha ziyâde güzelliğe sahip bulunmuş olan iklima ile evlenmek istemiş, bunun caiz olmadığını Hz. Adem kendisine bildirmiş, fakat Hz. Adem'in bu sözüne itimat etmiyerek arzusunda İsrar eylemekte bulunmuştu. Bunun üzerine Adem Aleyhisselâm bu oğullarına emretti ki, birer kurban kesiniz, hanginizin kurbanı Allah katında kabul olursa hak onun tarafında olup diğerinin arzusunda hatalı olduğu tehakkuk etmiş olur. O zaman ki, ilâhî adete göre makbul olan kurbanlar gökten gelen beyaz bir ateş tarafından yiyiliverirdi. Binaenaleyh Kabil ile Hâbil de birer kurban edindiler, gelen ateş Hâbil'in kurbanını yemiş, Kabil'in kurbanı ortada kalarak yiyilmemişti. Bu hadisenin böyle meydana gelmesinden dolayı Kabil'in haset damarları harekete gelmiş, kardeşi Hâbil'e karşı haset beslemeye başlamıştı. Hz. Âdem, Beytullah'ı ziyaret için Mekke'i Mükerreme'ye gitmiş olduğu bir sırada Kabil, Hâbil ile münakaşada bulunarak o günahsız zatı başına taş vurarak veya uyku halinde iken öldürmüştür. Bu öldürme olayı ya Bud dağında veya Akibe'i birada veyahut Basra'nın Mescidi Âzam'ı yanında meydana gelmiştir. O zaman Hâbil henüz yirmi yaşında bulunuyordu. Kabil, yaptığı bu cinayetten dolayı Hz. Adem'in reddi üzerine Yemen bölgesindeki Aden'e gitmiş, orada kendisine şeytan musallat olarak demiş ki: Hâbil ateşe taptığı için onun kurbanını ateş yemiş, sen de senin ve zürriyetin için bir at e şevi vücude getir. Kabil de bir ateşgede == at eş evi yapmış, ona tapmaya başlamıştır. Ateşe ilk ibâdet eden, Kabil'dir. Daha sonra bir torununun kendisine attığı bir taş ile ölüp gitmiştir. Tefsirlerde yazılı olduğu üzere Hâbil'in öldürülmesinden elli sene geçmiş, Hz. Adem'in ömrü de yüz otuz seneye ulaşmıştı ki, Hz. Havva Şiş adındaki oğlunu doğurmuştur. Şiş, Allah'ın hediyesi manasınadır, Hâbil'e, halef olmuştur. Kendisine peygamberlik verilmiş, elli sahife nazil olmuş. Hz. Adem'in vasisi ve valiyylahdı bulunmuştur. Nuh Aleyhisselâm bu Şiş Aleyhisselâm'ın neslindendir. Nuh Tüf anı zamanında Kabil'in bütün evlâdı boğulmuş, Cenâb-ı Hak, yalnız Şis'in neslini kıyamet gününe kadar baki kılmıştır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014