6-En'am Suresi 99. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve o Hâlik-ı Kâdir´dir ki, gökten su indirmiştir. Sonra o su ile herşeyin nebatını çıkardık, sonra ondan da yeşil fidanlar çıkarıverdik. Fidanlardan biribiri üzerine binmiş başaklar çıkarıyoruz. Ve hurma ağacından, onun tomurcuğundan da yakın salkımlar çıkardık. Ve üzüm bahçeleri ve biribirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar çıkardık. Bakınız! Herbirinin meyve verdiği vakit meyvesine ve kemale erişine. Şüphe yok ki, bunda imân eder olan bir kavim için birçok âyetler vardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve o kudret sahibi Yaratıcıdır ki, gökten su indirmiştir. Sonra o su ile herşeyin bitkisini çıkardık, sonra ondan da yeşil fidanlar çıkarıverdik. Fidanlardan birbiri üzerine binmiş başaklar çıkarıyoruz. Ve hurma ağacından, onun tomurcuğundan da yakın salkımlar çıkardık. Ve üzüm bahçeleri ve birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar çıkardık. Bakınız!. Herbirinin meyve verdiği vakit meyvesine ve olgunlaşmasına. Şüphe yok ki, bunda imân eden bir kavim için birçok âyetler vardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti celile de Cenâb-ı Hak'kın varlığına, kudret ve hikmetine şahitlik edip duran bir kısım yaratılış hârikalarını ve insanlık hakkındaki nîmet ve lütuf eserlerini dikkat nazarlarına sunuyor. Şöyle ki: (Ve o, o) Kudretli Yaratıcıdır (dir ki, gökten) bulutlardan (su) yağmur (indirmiştir.) bu vâsıta ile yeryüzüne bir nevi hayat bahşetmekledir. (Sonra o su ile herşeyin bitkisini) Ot ve ağaç gibi yerden bitip yetişen şeyleri meydana (çıkardık) yeryüzünü öyle muhtelif nevilerde yetişip büyüyen bitkilerle süsledik, (sonra ondan da) O bitki veya sudan da (yeşil fidanlar çıkarıverdik.) öyle güzel, hoş görünüşlü dallar ve çiçekler vücude getirdik. (Fidanlardan) da (birbiri üzerine binmiş başaklar çıkanyoruz.) yani: Bir güzel şekil birbiri üzerine sıralanmış olan muntazam sünbüller vesaireyi yaratıyoruz. (Ve hurma ağacından) Yani (onun tomurcuğundan da) ona mahsus çiçek gılafından = kabından da (yakın salkımlar) birbirine bitişik, yiyecek kimseler için olgunlaşmış çok miktarda hurmayı taşıyan, çiçekli saçaklar, saplar (çıkardık.) bunları da bir büyük nîmet olmak üzere insanlığa ihsan ettik (Ve üzüm bahçeleri) vücude getirdik (ve birbirine benzeyen ve benzemeyen) yani: Görünüşleri, miktarları, renkleri, tatları ve diğer özellikleri çeşitli olan, bu sebeple de Allah'ın kudretinin mükemmelliğin! Gösterip duran (zeytin ve nar çıkardık.) böyle pek fâideli nîmetler yarattık. Artık ey insanlar!. Bir ibret nazarıyla (Bakınız!. Herbirinin meyve verdiği vakit meyvesine ve olgunlaşmasına.) bunlar başlangıçta kendileriyle faydalanılmayacak bir halde bulunuyorlar, sonra renkleri, lezzetleri değişiyor, yetişip büyüyorlar, istifadeye elverişli bir mükemmelliğe kavuşuyorlar. (Şüphe yok ki, bunda) bu beyan olunan kudret eserlerinde, bu güzel manzaralarda (imân eden kavim için) dinsizlikten beri, hak'ki bilip tasdike muvaffak olan bir cemaat için (birçok âyetler vardır.) bütün bu yaratılan eserler, bir ezelî yaratıcının, herşeye kadir, İlim ve hikmet sahibi olan bir Yüce Yaratıcının varlığına, kudret ve azametine açıkça işaret ve şahitlik etmektedir. Akıl ve irfana sahip, Allah'ın varlığına inanan zatlar bütün bu eşsiz ve güzel eserleri birer ibret gözüyle seyrederler. Kâfirler, azgın ve taşkınlar ise böyle Yüce Yaratıcının varlığına, birliğine şahadet eden eserlerden hoş manzaralardan istifâde edemezler.
|