KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

6-EN'AM SURESI (165 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali En'am Suresi 112  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 6/112
6-EN'AM SURESI - 112. AYET    Mekke
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاطِينَ الْإِنْسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا ۚ وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ ۖ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ -112
Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvven şeyatıynel insi vel cinni yuhıy ba´duhüm illa ba´dın zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbüke ma fealuhü fezerhüm ve ma yefterun
6-En'am Suresi 112. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve böyle her peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bazısı bazısına, aldatmak için sözün yaldızlısını telkin eder. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve böyle her Peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bâzısı bazısını aldatmak için sözün yaldızlısını fısıldarlar. Ve eğer Rab'bin dilemiş olsaydı ona yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Resulüm!. Sana karşı bir takım şahıslar, kabileler düşmanlık gösteriyorlar. Bu yalnız sana karşı gösterilen bir düşmanlık değildir. (Ve höyle) Sana karşı düşmanlar bulunduğu gibi senden evvelki (her Peygamber için) de (insan ve cin şeytanlarını) onların muhtelif dlkkafahlarını (düşman kıldık.) o Peygamberler de bu imtihan âleminde hikmet gereği öyle düşmanlar ile karşılaşmışlardır. (Onların) O şeytan yaratılışlı dinsizlerin (bâzısı bazısını aldatmak için) hak'ki kabulden men etmek için (sözün yaldızlısını fısıldar.) şeklen parlak, haddizatında bâtıl, yalan, karanlığa dalmış lakırdılar ile birbirlerine vesveselerde bulunarak dururlar. Fakat Habibim!. Bu bir hikmet gereğidir. (Ve eğer Rab'bin) Onların imanlarını, böyle vesveselerde bulunmamalarını (dilemi; olsa idi onu yapmazlardı) sana karşı düşmanlıkta bulunmazlardı, (artık onları) O çağdaş, dinsizleri (ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.) onlardan dolayı üzülme, sen peygamberlik vazifeni yerine getirdiğinden dolayı en güzel akıbetlere kavuşacaksın, onlar da o fena hareketlerinden dolayı en şiddetli cezalara çarpılacaklardır. Artık bu hakikati ancak mü'minler bilirler, buna imân ederler. O inkarcılar ise bu feci âkibetlerini hiç düşünüp bilmezler. Bu âyeti celiledekı vahiyden maksat, vesvese, işaret sür'atli lâkırdıdır. Zuhruf de: Dış yüzü süslü olduğu halde iç yüzü çirkin, bâtıl olan şeydir. Gurur da aldanmaktır, Maslahat ve menfaate uygun olmayan birşeyi bunlara uygun sanarak cehalete düşmektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014