6-En'am Suresi 71. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
De ki: «Biz Allah Teâlâ´dan başka bize ne faide ve ne de zarar veremiyecek şeylere tapar mıyız? Ve bize Allah Teâlâ hidâyet etmişken ardımıza döndürülur müyüz? O kimse gibi ki, yerde şaşkınca dolaşırken kendisini şeytanlar dalâlete düşürmüştür. Halbuki, onun için birtakım arkadaşlar vardır ki, «Gel bize,» diyerek onu doğru yola çağırır dururlardı.» De ki: «Muhakkak Allah Teâlâ´nın hidâyetidir hidâyet olan, ve bize emrolunmuştur ki, âlemlerin Rabbine halisâne ibadette bulunalım.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
De ki: Allah T e âlâ'd an başka bize ne fâide ve ne de zarar veremiyecek şeylere tapar mıyız?. Ve bize Allah T e âlâ hidâyet etmişken ardımıza döndürülür muyuz?. O kimse gibi ki, yerde şaşkınca dolaşırken kendisini şeytanlar sapıklığa düşürmüştür. Halbuki, onun için bir takım arkadaşlar vardır ki, "gel bize" diyerek onu doğru yola Çağırır dururlardı. De ki: Muhakkak Al I ah'in hidâyeti, doğru yolun ta kendisidir ve bize emrolunmuştur ki, âlemlerin Rab'bine samimiyetle ibâdette bulunalım. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler de halka fâide ve zarar vermekten âciz olan putlara tapınmanın helake götüreceğini bildirmektedir. İnsanlığa âkibetlerini hatırlatarak kendilerini hidâyet yoluna, Hak'ka ibâdet ve itaat etmeye davet etmektedir. Şöyle ki: Resulüm!. O müşriklere, müslümanları kendi babalarının bâtıl dinine davet eden kâfirlere (De ki: Biz Allah Teâlâ'dan başka) yaratıcılık ve mâbudluk sıfatına sahip olmayan ve (bize ne fâide ve ne de zarar veremiyecek) bulunan (şeylere) bir takım putlara vesâireye (tapar mıyız?.) biz onlara ibâdette bulunsak bize bir fâide veremezler ve onları terk etsek bize bir zarar vermeğe kadir olamazlar. Artık öyle fâni ve âciz şeyler mabut sıfatına sahip olabilir mi?. (Ve bize Allah Teâlâ hidâyet etmiş) Bizi tevhid inancına ve İslâm dinine kavuşturmuş (iken ardımıza döndürülür muyuz?.) dinden dönerek küfr ve şirke düşer miyiz?. (O kimse gîbî ki, yerde şaşkınca) Takib edeceği yolu kaybederek şaşkın vaziyette (dolaşırken kendisini şeytanlar sapıklığa düşürmüştür.) öyle helake götüren bir vaziyetle karşı karşıya bırakılmıştır. (Halbuki, onun için bir takım arkadaşlar) Dindar dostlar, öğüt verenler (var idi ki,) onu irşad ve ikâza çalışarak (gel bize) öyle kâfirlerin arkasına düşme (diyerek onu doğru yola çağırır dururlardı.) artık öyle hayrı tavsiye eden zatların nasihatini tutmak, onların tavsiye ettikleri hidâyet yoluna gitmek icab etmez mi idi?. Resulüm!. Böyle hakikî dostlarının nasihatlarını dinlemeyerek şeytanlara, aldatıcı şahıslara uyanlara (De ki: Muhakkak Allah Teâlâ'nın hidâyetidir.) onun bütün insanlığa yönelik olan mukaddes İslâm dinidir (hidâyet olan) bundan başkası bâtıldır, sapıklıktır (ve bize) Cenâb-ı Hak tarafından (emir olunmuştur ki, âlemlerin Rab'bine) yalnız o Kâinatın Yaratıcısına, o hikmet sahibi mabuda samimi bir şekilde ibâdette bulunmaya çalışalım.
§ Istihvâ kelimesi, bir adamın akıl ve şuurunu şeytanın çalması, onu şaşkın ve hayvanî bir halde bırakması veyahut ona arzu ve isteğini hoş göstermesi demektir. Bir şeyi yüksek şenlikli bir mahalden alıp tenha, çukur bir yere bırakmak mânâsında da kullanılmaktadır.
|