6-En'am Suresi 50. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
De ki: «Ben size demiyorum ki, benim yanımda Allah Teâlâ´nın hazineleri vardır. Ve ben gaybı da bilmem ve size ´Ben hakikaten meleğim´ de demiyorum. Ben bana vahyolunandan başkasına tâbi olmam.» De ki: «Kör ile görür kimse müsavî olur mu? Hiç düşünmez misiniz?» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
De ki: Ben size demiyorum ki: Benim yanımda Allah Teâlâ'nın hazineleri vardır. Ve ben gayıbı da bilmem ve size demiyorum ki, ben hakîkaten meleğim, ben bana vahy olunandan başkasına tâbi olmam. De ki: Kör ile gören kimse aynı olur mu?. Hiç düşünmez misiniz?. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti celile. Yüce Peygamberimizin durumunu, onun peygamberlik salâhiyyetini beyan ederek ondan bir takım fazla hârikalar isteyen inkarcıları uyanmaya davet eylemektedir. Şöyle ki: Habibim!. Senden âyetlerin inişini, bir takım hârikaların ortaya çıkmasını veya derhal azabın gelmesini veya dağların altına dönüşmesini ve benzerlerini isteyen o inatçı dinsizlere (De ki: Ben size demiyorum ki, benim yanımda Allah Teâlâ'nın hazineleri vardır) ben onları da dilediğim şekilde kullanabilirim. Sizi arzunuza göre büyük servetlere kavuşturabilirim. Hayır ben böyle bir iddiada bulunamam. Çünki bütün cihana sahip olan, bütün insanları rızıkanlandıran, geniş bir yaşayışa ulaştıran ancak Allah Teâlâ'dır. Bu kudret ancak Cenab'ı Hak'ka mahsustur. (Ve ben gayıbı da bilmem) Ben böyle bir iddiada bulunamam. Artık kıyamet ne zaman kopacak, veya inkarcıların başına azâb ne vakit inecek diye benden som sormanız yersizdir, bu gibi gayba ait şeyleri ancak Cenab'ı Hak bilir, o bildirmedikçe ben bilemem, (ve size demiyorum ki, ben hakikaten meleğim) insanlığa ait hususlardan beriyim yemek, içmek ihtiyacından vesaireden uzağım, (ben bana) Allah tarafından (vahy olunandan) emredilen ve yasaklanan hükümlerden (başkasına tâbi olmam) ben peygamberlik ve risâlete sahip bulunmaktayım, benim vazifem Allah'ın hükümlerini ümmetime tebliğden ibarettir, insanları aydınlatmaya ve irşada çalışmaktır. Ve Resulüm!. Onlara şunu da (De ki: Kör ile görür kimse aynı olur mu?.) elbette olamaz. Yani: Dalâlet erbabı ile hidâyet sahipleri eşit değildir. Cenâb-ı Hak'kın âyetlerini görüp kabul edenler ile inkâr edenler elbette beraber olamazlar. Bir Yüce Peygamberin sırf hakikat olan sözlerini takdir edenler ile etmeyenler şüphe yok ki, bir seviyede asla bulunamazlar, İlâhî vahy ile amel edenler ile kendi kuruntuları ile amel edenler de asla bir olamazlar. Bunların birinci kısmı, basir = görür zatlardır. İkinci kısmı da âmâ = görmez, kör kimselerdir. Artık ey inkarcılar: Bu hakikatları »Hiç düşünmez misiniz?.) ki, inkârınızı bırakarak mü'min olma şerefine kavuşasınız.
§ Müşrikler demişler ki: Hz. Muhammed -Aleyhisselâm- eğer Allah Teâlâ'nın Resulü ise Cenâb-ı Hak'tan isteyerek bizim servetimizi arttırsın, fakirlerimizi zengin kılsın, ve bize geleceğe ait fâidelerimizi, zararlarımızı bildirsin, fâidelerimizi elde etmeye, zararlarımızı defetmeye çalışalım. Ve o bir Peygamber ise ne için yemek yiyor, çarşılarda geziyor, kadınlar ile evleniyor. İşte bunların bu üç türlü cahilce suallerine bu âyeti kerime bir cevap teşkil etmekte bulunmuştur. Buyrulmuş oluyor ki: insanların rızkını vermek, gaybda ilgili hususları bilmek Allah Teâlâya mahsustur. Yemekten, içmekten, alış verişten, evlenmekten uzak olmak da meleklere mahsustur. Bir Peygamber ise ulûhiyyet sahibi değildir ve haddizatında meleklerden üstün ise de insanî ihtiyaçlar bakımından melek durumunda değildir. Binaenaleyh bu gibi hususlardan dolayı bir Peygamberin nübüvvet ve risâletini inkâra mahal yoktur.
|