6-En'am Suresi 164. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
De ki: «Ben Allah Teâlâ´dan başka bir Rab mı ararım ki, O herşeyin Rabbidir. Ve herkesin kazanacağı (günah) ancak kendi aleyhinedir. Ve hiçbir günahkâr nefis, başkasının günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O zaman o Rabbiniz kendisinde ihtilâfa düşmüş olduğunuz şeyleri size haber verecektir.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
De ki: Ben Allah Teâlâ'dan başka bir rab'mi ararım ki, o herşeyin Rab'bidir. Ve herkesin kazanacağı -günah- ancak kendi aleyhinedir. Ve hiçbir günahkâr nefis, başkasının günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rab'binizedir. O zaman o Rab'biniz kendisinde ihtilafa düşmüş olduğunuz şeyleri size haber verecektir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, Cenâb-ı Hak'kın rablığını, rablığına şahitlik eden ilâhî tasarruflarını bildirmektedir. Ve Allah Teâlâ'nın birliğini rablığını tasdik edenleri rahmet ve mağfiret ile müjdelemekte, inkâr edenleri de azap ile korkutmakta ve sakındırmaktadır. Şöyle ki: Resulhum!. Cenab'ı Hak'ka bir takım yaratıkları ortak koşan ve başkalarını da öyle bir şirke davete cür'et eyleyen câhil müşriklere (De ki: Ben Allah Teâlâ'dan başka bir Rab'mi ararım ki) onu, ibâdet hususunda Cenâb-ı Hak'ka ortak koşayım. Halbuki (o) benim kendsine ibâdet ettiğim,birliğine inanmış bulunduğum Allah Teâlâ (herşeyin Rab'bidir.) sahibidir, mâlikidir, terbiye edicisidir. Onun dışındakiler hep ona muhtaçtır, onun rablığının birer eseridir. Artık nasıl düşünülebilir ki, onlar mâbudluk hususunda o âlemlerin Rabbinin ortağı olabilsinler. Halbuki, o müşrikler de itiraf etmektedirler ki, o ortak koştukları şeyleri de yaratan, besleyen Âlemlerin Rabbi Allah'tır. Evet… Putlara tapanlar da, itiraf etmektedirler ki, gökleri, yerleri ve bunlardaki bütün varlıkları ve o putları yaratan, Allah Teâlâ'dır. Yıldızlara tapanlar da itiraf etmektedirler ki, bu yıldızların yaratıcısı, icad edeni ancak Yüce Allah'tır. Yezdan ile Ahremen'in, yani şeytanın mâbudluğuna inananlar da itiraf etmektedirler ki, şeytanları yaratan da yine Allah Teâlâ Hazretleridir. Hz. Mesih'in ve meleklerin mâbudluğuna inananlar da itiraf etmektedirler ki, bunların da ve bütün Kâinatın Yaratıcısı ancak Yüce ve Mukaddes olan Allah'tır. İşte bu dört kısım müşrik taifeden herbiri de yaratıcılığın, rab lığın Allah Teâlâya mahsus olduğunu itiraf edip durmaktadırlar. Artık böyle mahlûk olan, Cenâb-ı Hak'kın birer kudret eseri bulunan şeyler, mâbudluk sıfatına nasıl sahip olabilir ki, onları birer mabut edinmek uygun olabilsin. Hiç terbiye edilenin terbiye edene, yaratılmışın yaratıcıya, kölenin sahibine ortak olması aklen düşünülebilir mi?. Binaenaleyh Allah Teâlâ'dan başkasını mabut edinmek, bozuk bir davranıştır, bâtıl bir din inancıdır. (Ve) Şunu da bilmelidir ki (herkesin kazanacağı -günah- ancak kendi aleyhinedir.) Müşrikler, müslümanlara diyorlardı ki: Siz de bizim yolumuza tâbi olunuz, sizin yapacağınız şeyler bizim üzerimize yazılmış, biz onun sorumluluğunu, üzerimize alırız. Bu âyeti kerime ise onları redediyor, herkesin yapacağı fena şeylerin mes'uliyeti kendi aleyhine yönelir, bu mes'ûliyetten kendisini kurtaramaz olduğunu bildiriyor. Maamafih o müşrikler diyorlardı ki: Ey müslümanlar!. Siz bize tâbi olunuz, biz sizin üzerinize yazılacak hatalarınızı kıyamet gününde yükleniriz, onların bu iddialarını red için de buyruluyor ki: (Ve hiçbir günahkâr nefis, başkasının günahını yüklenmez.) Artık o müşrikler de şirke düşürdükleri kimselerin günahlarını, mes'uliyetlerini tamamen yüklenerek onları azaptan kurtarabilirler mi?. Bu halde kendileri de azap görürler, öyle saptırdıkları kimseler de azap görürler. Bir kere şunu da düşünmeli ki: (Sonra dönüşünüz ancak Rab'binizedir.) Bu dünya hayatının ardından âhiret hayatı başlayacaktır, bütün mükellef mahluklar Cenâb-ı Hak'kın manevî huzuruna giderek hesaba çekileceklerdir. (O zaman o Rab'biniz) Olan yüce mâbud dünyada iken (kendisinde ihtilâfa düşmüş olduğunuz şeyleri) onların hayır mı, şer mi, hak mı, bâtıl mı bulunmuş olduğunu (size haber verecektir.) o zaman hakikat tamamen ortaya çıkacaktır, artık o zaman yapacağınız pişmanlıklar size bir fâide vermeyecektir.
|