34-Sebe Suresi 32. Ayeti Kerime Mealleri |
A. GÖLPINARLI : |
Ululuk satanlarsa aşağılık sanılanlara biz mi derler, sizi doğru yoldan çıkardık, o doğru yol, size bildirildikten sonra? Hayır, siz suçlusunuz. |
ADEM UĞUR : |
Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler. |
ALİ FIKRİ YAVUZ : |
Büyüklük taslıyanlar, düşüklere (cevab olarak şöyle) derler: “- Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz.” |
BEKİR SADAK : | Buyukluk taslayanlar, gucsuz sayilanlara: «Size dogruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alikoyduk? Hayir; zaten suclu kimselerdiniz» derler. |
CELAL YILDIRIM : |
Büyüklük taslayanlar, âciz ve zayıf olanlara, «size doğru yolu gösteren geldikten sonra biz mi sizi alıkoyduk ? Hayır, siz esasen suçlu günahkârlar idiniz,» derler. |
DİYANET : |
Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler. |
DİYANET VAKFI : |
Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler. |
DİYANET İSLERİ : |
Büyüklük taslayanlar, Güçsüz sayılanlara: "Size doğruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alıkoyduk? Hayır; zaten suçlu kimselerdiniz" derler. |
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL): |
Diğer taraftan büyüklük taslıyanlar o zebûn edilenlere şöyle demektedir: ya... Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik, hayır siz kendiniz mücrimdiniz |
ELMALILI M. HAMDİ SADE. : |
Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere; «Ya, size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz!» diyecekler. |
GÜLTEKİN ONAN : |
Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılan (müstezaf)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu, günahkarlardınız." |
H. BASRİ ÇANTAY : |
Büyüklük taslayanlar zâif sayılanlara: «Size hidâyet geldikden sonra, biz mi sizi ondan çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz» der (ler). |
MUHAMMET ESED : |
Küstahça böbürlenenler ise güçsüzlere: "Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi (zorla) ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!" diyeceklerdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN : |
Kendilerini büyük görmüş olanlar da zayıf sayılmış olanlara der ki: «Biz mi sizi hidâyetten alıkoyduk, size geldiği vakit? Hayır. Siz günahkârlar idiniz.» |
SUAT YILDIRIM : |
Öte yandan dünyada iken kibirlenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere: "Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık. Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!" |
SÜLEYMAN ATEŞ : |
Büyüklük taslayanlar da zayıf düşürülenlere dediler ki: "Size hidâyet geldiği zaman sizi ondan biz mi engelledik? Hayır, zaten siz kendiniz suç işliyordunuz." |
Y. NÜRİ ÖZTÜRK : |
Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!" |
FİZİLAL : |
Kendini beğenmiş elebaşları da güdülenlere derler ki; «Size doğru yola ilişkin mesaj geldikten sonra biz mi sizleri o yoldan alıkoyduk? Aslında siz kendiniz suça girdiniz» |
İBNİ KESİR : |
Büyüklük taslayanlar da güçsüz sayılanlara dediler ki: Size hidayet geldikten sonra biz mi sizi ondan alıkoyduk? Bilakis siz, suçlular idiniz. |
TEFHİMÜL KURAN : |
Büyüklük taslayanlar, za´fa uğratılan (müstaz´af)lara dediler ki: «Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu günahkarlardınız.» |