KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

24-NUR SURESI (64 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Nur Suresi 10  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 24/10
24-NUR SURESI - 10. AYET    Medine
وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ -10
Ve lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu ve ennellahe tevvabün hakım
24-Nur Suresi 10. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve eğer üzerinize Allah´ın fazlı ve rahmeti olmasa idi (haliniz ne olurdu?) ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ tevbeleri kabul edicidir, hakîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve eğer üzerinize Allah'ın lütufu ve rahmeti olmasa idi -haliniz ne olurdu?- ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ tövbeleri kabul edicidir, hikmet sahibidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(ve) ey lanetleşmede bulunan koca ile karı (eğer üzerinize Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasa idi) haliniz ne olurdu?. Ne müşkül, ne rezilce bir vaziyette kalmış bulunurdunuz, o kerem sahibi rabbiniz, size bir kurtuluş lütuf etti de bu şahitlikleriniz vasıtasiyle cezadan kurtulmuş oldunuz. Artık bu ilâhi lütufu tekdir ve tebcil ederek tövbekar olunuz, halinizi ıslaha çalışınız. Evet., (ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ tövbeleri kabul edicidir) işte bu hâdisede de eşlerden biri şahitlikte yalancıdır. Böyle iken Cenab-ı Hak, onların bu şahitliklerine binaen kendilerinden cezayı kaldırmıştır. Bu büyük bir ilâhi rahmet eseridir. Artık tövbe ederek uhrevî sorumluluktan da kurtulmaya gayret etmelidir. Ve o yüce yaratıcı (hâkimdir) bütün yüce hükümleri hikmet ve menfaati içermektedir, bunu takdir ederek ilâhi zatına şükür sunmaya devam etmelidir. § Kazf "lügatte rem = atmak manasınadır. Fıkh isti lan ınca; Bir kimseye ayıplamak ve sövmek maksadiyle zina cinayetini isnat etmektir ki, bu isnadı yapana (kaziH denir. Kendisine zina isnat edilen şahısa da "makzuf" ve zina isnadında kullanılan söze de "mekzufün bin" denilmektedir. § İffetli kadınlara ve namuslu erkeklere kazfde bulunan = zina isnat eden şahıs hakkında kazf haddi cezasını verebilmek için şöyle şartlar vardır. 1. Kazıf, akıllı, buluğ çağına ermiş, hür, isnat ettiği zina hâdisesini dört şahit ile isbattan âciz olmalıdır. 2. Mekzuf = kendisine zina isnat edilen şahıs, iffetli erkek veya kadın olmalıdır, tanınır bulunmalıdır, kazıfın firuundan olmamalıdır. 3. Mekzuf, konuşur bulunmalıdır, tenasül organları kesilmiş, hunsayi müşkül bulunmamalıdır. Makzufe de retka, yani: Tenasül organında cinsel ilişkiye mâni bir bez veya bir et parçası bulunmamalıdır. Bu şartlar bulunmayınca kazif tazir cezasını hak etmiş olabilirse de kazf haddini hak etmiş bulunmaz. Bununla beraber kazifin hür; müslüman, zina etmeyen olması, iftira ettiği anda sarhoş olmaması şarttır. § "Lan" kelimesi, lügatte tardetmek, uzaklaştırmak, nefrette bulunmak demektir. Lian, telâun, mülâane tâbirleri bu lan maddesinden alınmışlardır. Lian tâbiri, fıkh istılahınca: Koca ile karısı tarafından yemin ile pekiştirilmiş ve lanet, ve gazap lâfzlarıyla birlikte olarak yapılan 4 şahitlikten ibaret bulunmuştur. Bunu yapan koca, haddi kaziften, karı da haddi zinadan kurtulmuş olur. Şövle ki: Karısına zina isnat eden veya çocuğunun zinadan meydana geldiğinin iddiada bulunan, dava açıldığında hâkimin huzuruna getirilerek karısına öyle zina isnadında "Allah'ın adıyla şahitlik ederim ki ben doğru söyleyenlerdenim" diye dört defa şahitlik eder, beşinci defa da "eğer bu zina isnadında yalancılardan isem Allah Teâlâ'nın laneti üzerime olsun" der ve her defasında karısına işret eder. Sonra da karısı dört defa "Allah'ın adıyla şahitlik ederim ki bana öyle zina isnadında kocam yalancılardandır" diye şahitlik eder, beşinci defa da: "Eğer kocam bu isnatta doğru söyleyenlerden ise üzerime Allah Teâlâ'nın gazabı olsun" diye bed duada bulunur. Bu lanetleşmede kocanın lanet, karının gazab tâbirini kullanmalarının çeşitli sebepleri olabilir. Kısaca deniliyor ki: Cazab tabiri burada lanet tabirinden daha şiddetlidir. Bu hâdiseye karının sebebiyet vermiş olması daha ziyade düşünülmüş olduğundan bu sebeple onun gazab tabiriyle şahitlikte bulunması tercih edilmiştir. Mamafih koca, bu şahitiliği ile karısını uzaklaştırdığı onun şahitliğinde lanet lâfzı münasip bulunmuştur, karı da kocasını kızdırmış olacağı için onun üzerine gazab ile dua etmesi uygun bulunmuştur. Lian yapılması, bir vecibedir. Hâkime müracaat vukuunda bakılır, eğer karı müracaat etmiş ise hâkim, kocaya cebreder, ya Manda veya kendi yalanlamada bulunmadıkça onu serbest bırakmaz, hapseder. Tersine koca lian talebinde bulunmuş ise kadın hapsedilir, Manda veya ikrarda bulunmadıkça serbest bırakılmaz. Leanda af ve sulh ve vekalet geçerli değildir. Ve lian, zaman aşımına uğramakla düşmez. İmamı Şafii'ye göre lian, bir vecibe değildir. Eşlerin Mana tâbi tutulmaları herhalde icabetmez. Şu kadar var ki, kendileri Manı gerekli görürlerse kazif haddinden, zina haddin kurtulmuş olurlar. Lian yapılabilmesi için bir takım şartlar vardır. Şöyle ki: 1. Koca ile karıdan her bir şahitliğe ehil olmalıdır. Yani: Akıllı, buluğ çağına ermiş, konuşabilen, hür ve müslüman bulunmalıdır, evvelce kaziften dolayı hakkında had icra edilmemiş olmalıdır. 2. Aralarında nikâh, sahih bir nikâh olup zina isnadı zamanında devam eder olmalıdır ve bu kaziften sonra da aralarında bir talak-ı bain ile boşanma meydana gelmiş bulunmamalıdır. 3. Lian yapılmasını koca ile karıdan her ikisi de veya biri talep etmiş olmalıdır. 4. Kadın, zinadan iffetli ve kendisine isnat edilen zinayı inkâr edici bulunmalıdır. 5. Zina isnadı, açık veya açık yerinde geçerli bir tâbir ile yapılmış ve zina ile kazf, tenasül organı hakkında vuku bulmalıdır. 6. Zina isnadı: İslâm yurdunda yapılmış ve isbatı için delil bulunmamış olmalıdır. Bu şartlar, Hanefi fakihlerine göredir. Bu şartlar bulunmadıkça lian yapılamaz. Diğer müctehitlere göre bu hususlarda bazı ihtilâflar vardır. Hukuki Islâmiye kamusunda geniş bilgi mevcuttur. Bu lian sebebiyle koca ile karı arasında meydana gelen ayrılık. İmamı Azam ile İmamı Muhammed'e göre bir lian boşama hükmündedir. Bu hüküm, müebbet değildir, koca bundan sonra kendisi yalanlayıp hakkında kazf haddi icra edilse o kadın ile tekrar evlenmesi caiz olur. Fakat İmamı Ebu Yusuf'a İmamı Züfere ve İmamı Şafii'ye göre bir lian ile talaksız bir ayrılık meydana gelir ki, ebedî olarak haram kılmayı icabeder. Artık onların bundan sonra yeniden evlenmeleri caiz olmaz.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014