KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

24-NUR SURESI (64 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Nur Suresi 61  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 24/61
24-NUR SURESI - 61. AYET    Medine
لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَىٰ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَلَا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ آبَائِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أُمَّهَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ إِخْوَانِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخَوَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَعْمَامِكُمْ أَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخْوَالِكُمْ أَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ أَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُ أَوْ صَدِيقِكُمْ ۚ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَأْكُلُوا جَمِيعًا أَوْ أَشْتَاتًا ۚ فَإِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً ۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ -61
Leyse alel a´ma haracüv ve la ala enfüsiküm en te´külu mim büyutiküm ev büyuti abaiküm ev büyuti ümehatiküm ev büyuti ıhvaniküm ev büyuti ehavatiküm ev büyuti a´mamiküm ev büyuti ammatiküm ev büyuti ahvaliküm ev büyuti halatiküm ev ma melektüm mefatihahu ev sadıkıküm leyse aleyküm cünahun en te´külu cemıan ev eştata fe iza dehaltüm büyuten fe sellimu ala enfüsiküm tehıyyetem min ındillahi mübaraketen tayyibeh kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm ta´kılul
24-Nur Suresi 61. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Âma üzerine bir güçlük yoktur, topal üzerine bir güçlük yoktur ve hasta üzerine bir güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya validelerinizin evlerinde veya kardeşlerinizin evlerinde veya kızkardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde, veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına mâlik olduğunuz (evlerde) veya sâdık dostunuzun (evinde yemenizden dolayı) sizin üzerinize gerek toplu ve gerek dağınık bir halde yemenizden dolayı da bir günah yoktur. İmdi evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek, hoş bir sağlık dilemek üzere kendinize selâm veriniz. İşte Allah sizin için âyetleri böyle açıkça beyan buyuruyor, tâ ki, akıl erdiresiniz.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Kör üzerine bir güçlük yoktur, topal üzerine bir güçlük yoktur ve hasta üzerine bir güçlük yoktur ve kendi nefisleriniz üzerine de bir güçlük yoktur, kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya analarınızın evlerinde veya kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz -evlerde- veya sadık dostunuzun -evinde yemenizden dolayı-sizin üzerinize gerek toplu ve gerek dağınık bir halde yemenizden dolayı da bir günah yoktur. İmdi evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek, hoş bir sağlık dilemek üzere kendinize selâm veriniz. İşte Allah sizin için âyetleri böyle açıkça beyan buyuruyor, tâ ki, akıl erdiresiniz.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyet, bir kısım zararlı kimselerin başkalarıyle birlikte yemek yemelerinde bir mahzur olmadığını bildiriyor ve yine bir takım kimselerin aralarında soy yakınlığı bulunan zatların hanelerinde veya sahiplerinin izniyle tasarrufuna selâhiyatli oldukları hanelerde yemek yemelerinde bir vebal, bir güçlük olmadığını haber veriyor ve müslümanların bir arada ayrı ayrı veya toplu olarak yemek yemelerinde bir günah bulunmadığını beyan buyuruyor. Ve evlere girilince kendilerine bir bereket ve rahmet vesilesi olmak üzere selâm vermelerini emir ve tavsiye buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Müslümanlar!. Sizden (kör) olanlar (üzerine bir güçlük yoktur.) hiçbir sıkıntıyı gerektirici değildir (topal) bulunanlar (üzerine) de (bir güçlük yoktur) onların haklarında bir vebali gerektirmez (ve) yine (hasta) olanlar (üzerine) de (bir güçlük yoktur) onlar da başkalariyle beraber toplanarak yemek yiyebilirler. Böyle bir arızaya tutulmuş olan müslümanlardan yine temiz, nezih dindaşlar bulunmaktadırlar. Böyle olduğu halde onlar, bedenleri sağlam dindaşlariyle beraber bir sofrada bulunup yemek yemektan sıkılmakta bulunuyorlarmış, kendilerinin vasıfları ve tavırlarından başkalarının tiksinecekleri, üzüleceklerini düşünerek onlar ile beraber bir sofrada oturup yemek yemekten çekinir bulunmuşlardır. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş, onların diğer din kardeşleriyle bir arada yemek yemelerinde bir güçlük bir vebal, çekinmeği gerektiren bir vaziyet olmadığını bildirmiş, müslümanların arasında bağlılık ve sevginin devamının lüzumuna bu vesile ile de işaret buyurulmuştur. (ve) Ey müslümanlar!. (kendi nefisleriniz üzerine de bir güçlük yoktur) bir külfet, sakınılacak bir yön mevcut değildir, (kendi evlerinizde) yani: Karılarınızın, çocuklarınızın hanelerinde yemek yemekte. Çünkü koca ile karı arasında büyük bir bağlılık vardır. Evlâdın haneleri de babalarının haneleri hükmündedir. Nitekim bir hadis-i şerifte: "sen de, senin malın da baban içindir" buyurulmuştur. (ve babalarınızın evlerinde veya analarınızın evlerinde) yemek yemekte de bir sakınca yoktur. İsterse soy bakımından uzak bulunsunlar, çünkü dedeler de babalar, analar makamındadırlar. Bunların aralarında da büyük bir bağ, bir bütünlük ve parçalık mevcuttur. (Veya er kardeşleriniz evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde) yemek yemekte de bir vebal yoktur. Bunların baba ana bir kardeşler almalariyle yalnız baba bir veya ana bir kardeşleri olmaları eşittir. Herhalde bunların aralarında da büyük bir velayet, bir bağlılık vardır, (veya amucalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde) yemek yemenizde de bir sakınca yoktur, bunlar da babaların birer parçaları demektir, aralarında büyük bir yakınlık vardır, (veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde) yemek yemekte de bir sakınca mevcut değildir. Bunlar da annelerin birer parçasıdır, bunların da hanelerinde gidip yemek yemeğe, adeta göre müsaadeleri vardır. Meğer ki, açıkça men edilmiş olsunlar, (veya anahtarlarına sahip olduğunuz) evlerde, yani: Sahiplerinin vekil olup kendilerinde tasarrufata selahiyetli bulunduğunuz hanelerde veya köleleriniz hanelerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur, çünkü bu takdirde izin verilmiş olur. Efendiler ise köleleri üzerinde mülkiyet hakkına sahiptirler (veya sadık dostunuzun) evinde yemek yemekte bir vebal yoktur, isterse, arada bir soy yakınlığı bulunmasın. Çünkü dostlar arasında büyük bir bağlılık, bir yardımlaşma geçerli bulunur. Ve ey müslümanlar!. (sizin üzerinize gerek toplu ve gerek dağınık bir halde yemenizden dolayı da bir günah yoktur) yani: Bir hanede toplanan müslümanlar, içlerinde kör gibi mazeret sahipleri bulunsun, bulunmasın, bir kaptan toplu olarak yemek yiyecekleri gibi ayrı ayrı da yiyebilir, bir kere öyle toplu olarak yemekde çirkin görülecek bir cihet yoktur, bunun birliği temine, külfeti mene hizmet edeceği de düşünülebilir. Bununla beraber her ferdin kendi arzusuna göre yemek alarak tek başına yemesi de caizdir, bunda da bir zarar yoktur. Bununla birlikte tefsirlerde deniliyor ki: Vaktiyle müminlerden "Beni Leys" gibi öyle âlicenap, misafirperver zatlar varmış ki, hanelerde misafir bulunmadıkça tek başına yemek yemekten üzülür imişler, hattâ içlerinden bazıları misafir gelmedikçe aç durur, birgün aradan geçse bile yemek yemez, misafir gelmesini beklerdi. Bazı müslümanlar da fakir olan yakınlarının veya dostlarının hanelerine gidince onların ihtiyaçlarını göz önüne alarak yemeklerinden yemek istemezlerdi. Bu âyeti kerime ise böyle bir harekette bulunmaya lüzum olmadığını bildirmiş, tek başına da, toplu olarak da yemek yenilebileceğini ve belli yakınlık sahiplerinin vesairenin hanelerindeki yemeklerden istifade edilebileceğini beyan buyurmuştur. (İmdi) Ey müslümanlar!. Cenab-ı Hak'kın müsaadesinden istifade ediniz, onun lütuflarına sığının, şu beyan olunan (evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından) sabit, onun emriyle meşru bulunan (mübarek) ziyade hayır ve sevaba vesile olacak (hoş) işitenlerin nefislerini hoş ve taltif edecek olan (bir sağlık dilemek üzere kendinize) fertlerinden bulunduğunuz o haneler ehline (selâm veriniz) böyle selâm vererek, büyük bir hayır dilerlik eseridir, bir dostluk nişanesidir, Allah katında kabule karin olacak bir güzel duadır. Hatta deniliyor ki: Bir kimse eve girince ailesine selâm vermelidir. Onlar selâma daha lâyıktırlar. Hanede kimse bulunmazsa: "Esselâmü aleyna ve alâ ibadillahissalihin" = Selâm bizim üzerimize ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun." diye selâm vermelidir, melekler bunu selâm ile karşılarlar. Tefsiri kebirde ve Ebussuud efendinin tefsirinde yazılı olduğu üzere ashab-ı kiramdan Hz. Enes demiştir ki: Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme on sene hizmet ettim, yaptığım bir şey için "bunu ne için yaptın" diye sormadı ve terkettiğim bir şey için de "onu niçin terkettin" duye sual buyurmadı, yani başında bulunarak ellerine su döküyordum, mübarek başını kaldırarak buyurdu ki: "Her ne zaman ümmetimden bir kimseye tesadüf edersen ona selâm ver, ömrün uzun olur ve hanene girince onlara selâm ver, hanenin hayrı artmış olur ve kuşluk namazını da kıl, çünkü Allah'a yönelen iyilerin namazıdır" yani: Hak'ka dönen ümmetin iyilerinin devam edecekleri bir güzel nafile namazdır. (İşte) ey ehli İslâm! (Allah sizin için ayetleri böyle) bir lütuf olmak üzere tekrar tekrar ve (açıkça beyan buyuruyor) sizi irşad ve uyanmaya davet buyurmuş oluyor (tâki akıl erdiresiniz) güzelce, akıllıca düşünerek o hikmet sahibi yaratıcının sizlere yönelen emirlerindeki, ebedî saadetinizi temine muvaffak olasınız. Ne büyük bir ilâhi lütuf!.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014