4-Nisa Suresi 90. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
O kimseler müstesna ki, onlar sizin aranızla kendi aralarında bir muâhede bulunan bir kavme iltica etmiş veyahut sizinle mukatelede bulunmaktan veya kendi kavimleriyle muharebe etmekten göğüsleri darlaşmış oldukları halde size gelmiş olurlar. Ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi elbette onları size musallat ederdi de sizi katlediverirlerdi. İmdi onlar sizden bir tarafa çekilirler de sizinle savaşta bulunmazlarsa ve müsalemeti size bırakırlarsa artık Allah Teâlâ sizin için onların aleyhine bir yol vermemiştir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
O kimseler müstesna ki, onlar sizin aranızla kendi aralarında bir anlaşma bulunan bir kavme iltica etmiş veyahut sizinle savaşta bulunmaktan veya kendi kavimleriyle harb etmekten göğüsleri darlaşmış oldukları halde size gelmiş olurlar. Ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi elbette onları size musallat ederdi ve sizi katlediverirlerdi. İmdi onlar sizden bir tarafa çekilirler de sizinle savaşta bulunmazlarsa ve barışı size bırakırlarsa artık Allah Teâlâ sizin için onların aleyhine bir yol vermemiştir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu esir almak, öldürmek hükmünden (O kimseler müstesna ki, onlar) dan bir taife (sizin aranızla kendi aralarında bir anlaşma bulunan bir kavme iltica etmiş) olurlar. Bu mültecilere artık dokunulmaz. Çünki o hususa dâir bir siyasî sözleşme bulunmuş olur. Nitekim Rasûlü Ekrem Hazretleri Beni Eşlem kabilesiyle böyle bir sözleşmede bulunmuş, onların temsilcisi olan Hilal bini Üveymir'e karşı: Birbirinin ne lehine ve ne de aleyhine yardımda bulunmayacaklarına ve Hilâle gidip iltica edenlerin de Hilal gibi saldırıdan korunmuş bulunacaklarına söz vermiştir. (Veyahut sizinle savaşta bulunmaktan) kendi kavimleriyle beraber size karşı savaşa atılmaktan (veya kendi kavimleri ile muharebe etmekten) sizinle beraber olup onlara karşı cenk eylemekten (göğüsleri darlaşmış) kalpleri sıkılmış (oldukları halde size gelmiş olurlar) ne sizin aleyhinize ve ne de lehinize savaşta bulunacak bir durumda bulunmazlar. İşte bu grup da müstesnadır. Bunları esir almaya, öldürmeğe lüzum yoktur. Nitekim Beni Müdlic kabilesi bu cümledendir. Bunlar Rasûlü Ekrem Efendimize gelip böyle bir savaştan uzak olduklarını arzetmislerdi. (Ve eğer Allah Teâlâ) Sizin üzerinize bunları musallat kılmayı (dilemiş olsa idi elbette onları size musallat ederdi) kalplerini kuvvetlendirir, onları sizin üzerinize saldırırdı, (da sizi katlediverirlerdi) Fakat Cenâb-ı Hak, bunu dilemedi, onları öyle perişan bir vaziyete soktu. (İmdi onlar sizden bir tarafa çekilirlerde) size taarruz etmez (sizinle savaşta bulunmazlarsa) ve barışı teslim olup boyun eğerlerse, sulh ve barışı (size bırakırlarsa) size itaat ederek teslimiyette bulunurlarsa (artık Allah Teâlâ sizin için onların aleyhine) esir almak, öldürmek gibi bir şekilde (bir yol vermemiştir) bir müsaade yolu tayin buyurmam ıştır. Binaenaleyh onların şu teslimiyetlerine, şu âciz durumlarına bakarak kendilerine saldırmaya meydan vermeyiniz. Müslümanlıkta anlaşma yapanlar ve mülteciler hakkında böyle şereflice muamelede bulunmak bir siyasî fazilet icabıdır.
|