KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

4-NISA SURESI (176 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Nisa Suresi 92  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 4/92
4-NISA SURESI - 92. AYET    Medine
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَأً ۚ وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ إِلَّا أَنْ يَصَّدَّقُوا ۚ فَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ ۖ وَإِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ ۖ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةً مِنَ اللَّهِ ۗ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا -92
Ve ma kane li mü´minin ey yaktüle mü´minen illa hataa ve men katele mü´mine hataen fe tahrıru rakabetim mü´minetiv ve diyetüm müsellemetün ila ehlihı illa ey yessaddeku fe in kane min kavmin adüvvil leküm ve hüve mü´minün fe tahrıru rakabetim mü´mineh ve in kane mni kavmim beyneküm ve beynehüm mısakun fediyetüm müsellemetün ila ehlihı ve tahrıru rakabetim mü´mineh fe mel lem yecid fe sıyamü şehrayni mütetabiayni tevbetem minellah ve kanellahü alımen hakıma
4-Nisa Suresi 92. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Bir mü´min için layık değildir ki, bir mü´mini öldürüversin, meğer ki, yanlışlıkla olsun. Ve kim bir mü´mini yanlışlıkla öldürürse bir mü´min rakabe azad etmesi ve öldürülenin varislerine teslim edilecek bir diyet vermesi lâzım gelir. Meğer ki, tasadduk etsinler. Eğer maktul, mü´min olduğu halde size düşman olan bir kavimden ise her halde bir mü´min rakabe azad edilmesi icab eder. Ve eğer maktul, sizin ile aralarında bir muâhede bulunan bir kavimden ise o zaman varislerine teslim olunmuş bir diyet ile bir mü´min rakabe azad edilmesi lâzım olur. Fakat her kim rakabeyi bulamazsa Allah Teâlâ tarafından bir tövbe olmak üzere muttasıl iki ay oruç tutması lâzım gelir. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Bir mü'm in için lâyık değildir ki, bir mü'mini öldürüversin, meğer ki, yanlışlıkla olsun. Ve kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse bir mü'm in köle azad etmesi ve öldürülenin vârislerine teslim edilecek bir diyet vermesi lâzım gelir. Meğer ki, tasaddıık etsinler. Eğer öldürülen mümin olduğu halde size düşman olan bir kavimden ise o halde bir mü'm in köle azad edilmesi icab eder. Ve eğer öldürülen, sizin ile aralarında bir sözleşme bulunan bir kavimden ise o zaman varislerine teslim olunmuş bir diyet ile bir mü'min köle azad edilmesi lâzım olur. Fakat her kim köleyi bulamazsa Allah Teâlâ tarafından bir tövbe olmak üzere ardarda iki ay oruç tutması lâzım gelir. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakimdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, bir mü'mini haksız yere kas d en öldürmenin gayri meşru, İslâmiyet in şanına lâyık olmadığını, hata yoluyla olan öldürmelerden dolayı da katile yönelik olan tazminat ve diğer şeyleri şöylece beyan etmektedir. (Bir mü'min için) doğru ve hâline (lâyık değildir ki, bir mü'mînî) kas d en haksız yere (öldürüversîn) bu büyük bir cinayettir, (meğer ki yanlışlıkla olsun) Bir hatâ neticesi olarak böyle bir öldürme olayı meydana gelsin. Bundan tamamen kaçınmak insanların gücü üstündedir. Meselâ: Olabilir ki ava atılan bir kurşun yanlışlıkla bir şahsa tesadüf ederek ölümüne sebebiyet verir. Veya bir müslüman savaş esnasında düşmana karşı hücum ederken onların arasında bulunan bir müslümanı düşman zannederek öldürür. O halde bunlar bir müslümanı kas d en öldüşmek gibi bir cezayı gerektirmez. Belki bunun icab edeceği şey başkadır, şöylece beyan olunuyor. (Ve kim bir mümini yanlışlıkla) kasıtlı olmayıp bir hatâ neticesi olarak (öldürürse) meselâ: Bir ağaca veya bir ava attığı bir kurşun, bir mü'mine isabet ederek onu öldürürse bunun gereği (bir mü'min rakabe) yâni köle veya câriye isterse çocuk olsun (azad etmesi) d ir, onu hürriyete kavuştıırmasıdır. O yaptığı öldürmeğe karşılık esaret ve kölelik münasebetiyle ölmüş sayılan bir mü'mini hürriyete kavuşturmak suretiyle manen dirilterek bir nevi kaybedileni telâfi etmeye çalışmış olur (ve) bununla beraber (öldürülenin varislerine teslim edilecek) belirli miktarda öldürenin (bir diyet vermesi lâzım gelir) ki, onlar bunu öldürülenin diğer malları gibi arlarında taksim ederler. Bununla onlar bir nevi razı edimiş ve kendilerine yardım edilmiş olur. (Meğer ki) varisler bu diyeti almayıp katile (tasaddıık etsinler) bu diyeti affedip bunu almamak cömertliğini göstersinler. Çünki katil haddizatında onlara karşı bir düşmanlıkta, kas d en bir zararda bulunmuş değildir. (Eğer öldürülen, mü'min olduğu halde size düşman olan bir kavimden ise o halde) onu bilmeksizin öldürmüş olan katil tarafından yalnız (bir mü'min köle azad edilmesi icab eder) diyet lâzım gelmez. Çünki bu takdirde o mü'min ile onun savaşan akrabası arasında varislik geçerli değildir ki, onun diyetine veraset yoluyla hak kazanmış olsunlar (Ve eğer öldürülen) mü'min olsun olmasın (sizin ile aralarında bir sözleşme bulunan bir kavimden ise o zaman) katil tarafından o öldürülenin (vârislerine teslim olunmuş bir diyet He bir mü'min köle) bir köle veya câriye (azâd edilmesi lâzım olur) bu diyeti çabucak vermelidir, aradaki anlaşmayı bozma ihtimaline meydan vermemelidir. (Fakat her kim) Azad edeceği bir köleyi (bulamazsa) buna sahip olmadığı gibi bunu satın almaya da serveti müsait bulunmadığı takdirde onun (Allah Teâlâ tarafından) meşru kılınmış, kabul buyrıılmuş (bir tövbe olmak üzere ardarda) aralıksız (İki ay oruç tutması lâzım gelir) katil, kadın ise hayz ve nifas halleri müstesnadır, bunların omca ara vermesi kefaretin sıhhatine mâni olmaz. (Ve Allah Teâlâ alîmdir) Her şeyi bilir, bu öldürme olayı ve oruç tutulması da o cümledendir ve Hak Teâlâ (hakimdir) bütün şer'î hükümleri bir hikmet ve faydaya dayanmaktadır. Bu öldürme olayları hakkındaki bu ilâhî hükmü de hikmetin kendisidir. § Rakaba, lûgatta boyun demektir. Birşeye parçalarının en şereflisinin ismini vermek kabilinden olarak insana da rakaba denilmektedir. Nasıl ki yüz, baş denilerek bununla şahıs kasdolunur. Bununla beraber rakaba ile köle ve câriye kasdedilmiştir ki, erkek, dişi, büyük, küçük, ve mümin, mü'min olmayan kölelere, cariyelere rakabe denilmiştir. § Diyet kelimesi için Bakare süresindeki (178 inci) âyeti kerimenin tefsirine bakınız. § Rivayete göre esbabı kiramdan olan Hüzeyfe, Uhııd savaşında Rasülüllah ile beraber bulunuyordu, babası olan "Yamani" ise gayrı müslimler arasında bulunduğu için gayrı müslim sanılarak İslâm mücahitler! Tarafından öldürülmüştü. Halbuki, Yamanide İslâmiyet'i kabul etmişti. Hattâ Hz. Hüzeyfe bu benim babamdır demiş ise de bunun farkında olamamışlar. Onun müslümanlığı daha sonra anlaşılınca pişmanlık duyulmuş Hz. Hüzeyfe ise: Din kardeşlerine karşı Allah Teâlâ sizi bağışlar, o merhametlilerin en merhametlisidir, diye teselli etmiş Rasülü Ekrem Efendimiz bunu haber alınca Hz. Hüzeyfe'nin mevkii Rasülııllah'ın katında daha yükselmiştir, bu hadiseyi müteakib de bu âyeti kerime inmiştir. Bununla beraber daha başka nüzul sebepleri de rivayet edilmiştir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014