4-Nisa Suresi 59. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ey imân edenler! Allah Teâlâ´ya itaat ediniz ve Peygamber´e de ve sizden olan emir sahiplerine de itaatte bulununuz. Sonra birşey hakkında ihtilâfa düşerseniz, eğer siz Allah Teâlâ´ya ve ahiret gününe inanır kimseler iseniz onu Allah Teâlâ´ya ve Peygamberine arzediniz. O hem bir hayırdır, ve hem de netice itibariyle daha güzeldir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ey imân edenler!. Allah Teâlâ'ya itaat ediniz ve Peygamber'e de ve sizden olan emir sahiplerine de itaatte bulununuz. Sonra birşey hakkında ihtilâfa düşerseniz, eğer siz Allah Teâlâ'ya ve âh i-ret gününe inanır kimseler iseniz onu Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine arzediniz. O hem bir hayırdır, ve hem de netice itibariyle daha güzeldir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ey) tüm (imân edenler!.) sizler (Allah Teâlâ'ya itaat ediniz) onun emirlerine, yasaklarına hakkıyla riayetkar olunuz (ve Peygamber'e de) Son Peygamber Hazretlerine de itaat ediniz, onun emirleri doğrultusunda harekette bulununuz (ve sizden olan) ehli imândan olup adalet ve doğruluğa riayetkar bulunan (emir sahiplerine de) İslâm yöneticilerine de ve dininizin hükümlerini size tebliğ eden şeriat âlimlerine de (itaatte bulununuz) onlara karşı da itaatsizlikte bulunmayınız. (Sonra bir şey hakkında) din işlerine ait bir mesele hususunda siz ve yöneticisi olan zatlar (ihtilâfa düşerseniz) bu ihtilâfta İsrar edip durmayınız, (eğer siz Allah Teâlâ'ya ve âh i ret gününe inanır) hakikaten mü'm in, itaatkâr, âh i ret azabından sakınan (kimseler iseniz onu) o ihtilâfa düştüğünüz dinî meseleyi (Allah Teâlâ'ya) onun kitabı olan Kur'an'ı Kerim'e (ve Peygamberine) Yüce Resülü'nün sünneti seniyesine (arzediniz) şüphenizi, ihtilâfınızı o sayede hâl I eyleyin iz, İslâm birliğini bozacak ihtilâflardan kaçınınız, (o) ihtilâf ettiğiniz meseleyi Cenâb-ı Hak'ka ve onun resulüne arzetmeniz, sizin için (hem bir hayırdır) en iyi bir yoldur (ve hem de) haddizatında (netice itibariyle) de (daha güzeldir) haddizatında tam manâsıyla güzel olan, böyle hareket etmektir.
§ Bu âyeti kerime, dinin esaslarını teşkil eden kitap ile peygamberin sünnetine, icmai ümmet ile kıyası fııkahaya riâyetin lüzumunu içine almış bulunmaktadır. Çünkü bir meseleyi Cenâb-ı Hak'ka arzetmek, Kur'an-ı Kerim'e başvurmak suretiyle olur. Yüce Peygambere arzetmek de onun yüce sünnetlerine riâyet etmekle meydana gelir. Yönetici olan, içtihat makamına ıılamış bulunan zatların reylerine müracaat daicmai ümmete ittiba suretiyle mümkün bulunur. Halledilmeyip kendisine ihtilâf vâki olan bir meseleyi kitap ile peygamberin sünnetine arzetmek ise bunlardaki açık olan hükümler, kendisine kıyas edilen olarak kabul edilmek suretiyle olur. Zira o ihtilâf edilen meselenin hükmü, kitap ve sünnet ile açıkça beyan buyuru l mu s olsa artık onlar da öyle ihtilâfa mahal kalmaz.
§ Rivayete göre Rasülü Ekrem S al I al I ahu aleyhi vesellem efendimiz. Hal it İbni Veli d'i -Radiallahü anhıı- bir askerî kıtaya emir tayin ederek bir kabile üzerine göndermişti. Bundan haberdar olan kabile halkı, firar etmiş, yalnız bir şahıs, kaçmamış, İslâm askerî kıt'al arı arasında bulunan "Ammar İbni Yâsir'e müracaat etmiş, "ben müslümanlığı kabul ettim, artık bu beni kurtarmaya kâfi midir?." diye sormuş, Ammar da ona t em in at vermiş, onu em anî altına almıştı. Fakat Hz. Hal it, o kabilenin yurduna girince bu mülteci olan şahsın mallarına el koymuştu. Ammar ise kendisine müracaat ederek o şahısa müslüman olduğu için âmân verdiğini söyledi. Hal it İbni Velit ise: Ben emir bulunuyorum, ben onun malına el koyabilirim, bana söylemeden sen kendi başına nasıl âmân veriyorsun, sen bana karışamazsın diye söylendi. Bu suretle aralarında bir ihtilâf meydana geldi. Keyfiyeti gidip Rasülü Ekrem'e arzettiler. Yüce Peygamber efendimiz de Ammar'in verdiği âmân'in caiz olduğunu bildirdi. Bununla beraber bir daha em i re müracaat etmeksizin kendi kendine söz vermemesini Ammar'a ihtar buyurdu. Bu hâdise üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş, yöneticilere itaatin gereğini göstermiştir.
|