4-Nisa Suresi 153. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ehl-i kitab, üzerlerine bir kitap indirmeni senden isterler. Muhakkak onlar bundan daha büyüğünü Mûsa´dan istemişler de, «Bize Allah´ı apaçık göster,» demişlerdi. Artık zulümleri sebebiyle kendilerini yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık mûcizeler geldikten sonra da buzağıyı (ma´but) ittihaz ettiler. Nihâyet bundan affettik ve Mûsa´ya pek zahir bir saltanat verdik. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ehli kitab, üzerlerine bir kitap indirmeni senden isterler. Muhakkak onlar bundan daha büyüğünü Musa'dan istemişler de bize Allah'ı apaçık göster demişlerdi. Artık zulümları sebebiyle kendilerini yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık mucizeler geldikten sonra da buzağıyı -mabut- edindiler. Nihayet bundan affettik ve Musa'ya apaçık bir saltanat verdik. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, Yahudilerin Rasülü Ekrem Efendimizden ve evvelce de Hz. Musa'dan ne kadar inkarcı ve sınır tanımaz bir şekilde isteklerde bulunduklarını ve bu yüzden karşılaştıkları felâketleri bildiriyor. Hz. Musa'nın nail olduğu güç ve kuvveti ve Yahudilerin vaktiyle ne gibi vazifeler ile görevli bulunmuş olduklarını da gösteriyor. Şöyle ki: Habibim!, (ehli kitap) Yahudi âlimleri (üzerlerine) gökten (bir kitap indirmeni senden isterler) Hz. Musa'ya nazil olan kitap gibi sana da hepsi birden bir kitabın indirilmesini teklif ederler veyahut levhi mahfuz üzerine semavî bir yazı ile yazılmış bir kitabın inmesini isterler. Onların iyi niyetine dayanmayan bu sualinden dolayı üzülme, çünki (muhakkak onlar) o Yahudilerin ecdat ve soyları (bundan daha büyüğünü Musa'dan istemişler de bize Allah'ı) açıkça (apaçık göster demişlerdi) onların reislerinden bulunan yetmiş kişi böyle sınır tanımazca bir istekte bulunmuşlardı. Şimdiki Yahudiler de onların yolu ve tabiatı üzere bulunduklarından sen bunların böyle taleblerine ehemmiyet verme. Bunlar böyle bir suali iyi niyetle sormuş değildirler. Maksatları inkârdır. Yoksa Cenâb-ı Hak dilerse ilâhî kitabını birden de indirebilir. (Artık) o görmek talebinde bulunanları (zülumları sebebiyle) inatları ve kendi hallerine göre meydana gelmesi imkânsız olan bir yüce tecelliyi taleb eylemeleri yüzünden (kendilerini yıldırım çarptı) gök tarafından gelen bir ateşin çarpmasıyla helak oldular. Sonra Hz. Musa'nın temennisiyle affa uğrayıp bir büyük mucize eseri olarak yeniden hayat buldular, (kendilerine) Cenâb-ı Hak'kın birliğine, peygamberlik ve ri s âl et in hak olduğuna dâir (apaçık mucizeler geldikten sonra da) Meselâ: Hz. Musa'nın Firavne karşı gösterdiği asası, beyaz eli gibi, denizin yarılması gibi hârikalar vücude geldiği halde (buzağıyı -mabut-edindiler) Hz. Musa'nın bir müddet yokluğundan istifâde ederek Samirî adındaki bir lânetlinin sözüne kapılarak buzağıya taptılar, Hz. Harun'un sözlerini dinlemediler, (nihayet) onları bu büyük cinayetten de (affettik) onları, köklerini kesmek suretiyle, mahv ve helak etmedik, (ve Musa'ya pek açık bir saltanat) bir açık delil, bir burhan, bir büyüklük ve galibiyet (verdik) öyle ki, o buzağıya tapanlara tövbekar olabilmeleri için kendilerini öldürmelerini emretmiş, onlar da o isyanlarından kurtulmak için bu emre uymuşlardır.
|