4-Nisa Suresi 11. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Allah Teâlâ size evladınız hakkında erkek için, iki dişi hissesi ferman buyuruyor. Eğer dişi olan evlat, ikiden ziyâde ise onlara terekenin üçte ikisi aittir. Ve eğer bir tek kız ise ona da terekenin yarısı verilir ve babasıyla anasından herbiri için de, ölünün çocuğu var ise terekesinde altıda biri vardır. Ve eğer çocuğu yok ve kendisine yalnız babasıyla anası var ise anası için üçte biri aittir. Ve eğer ölünün kardeşleri de var ise, anasına altıda biri verilir. Bu hisselerin böyle verilmesi, ölünün vaktiyle yapmış olduğu vasiyetinden ve borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki hangileri sizin için menfaatçe daha yakındır. Bütün bunlar Allah Teâlâ tarafından birer farîzedir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ herhalde alîmdir, hakîmdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Allah T e âlâ size çocuklarınız hakkında erkek için iki dişi hissesi emrediyor. Eğer dişi olan evlât, ikiden fazla ise onlara terekenin üçte ikisi aittir. Ve eğer bir tek kız ise ona daterekenin yansı verilir ve babasıyla anasından herbiri için de ölünün çocuğu var ise terekesinde altıda biri vardır. Ve eğer çocuğu yok ve kendisine yalnız babasıyle anası var ise anası için üçte biri aittir. Ve eğer ölünün kardeşleri de var ise anasına altıda biri verilir. Bu hisselerin böyle verilmesi, ölünün vaktiyle yapmış olduğu vasiyetinden ve borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki hangileri sizin için menfaatçe daha yakındır. Bütün bunlar Allah Teâlâ tarafından birer farizedir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ herhalde alimdir, hikmet sahibidir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, erkek ve kız evlâdın, babalar ile anaların ve kardeşlerin mi rastaki paylarını bildiriyor ve bu hususta taksimatın hikmet gereği olduğuna işaret buyuruyor. Şöyle ki: Ey müminler!.. (Allah Teâlâ size) sizden her birinize (evlâdınız hakkında) onların mirastaki payları hususunda (erkek için iki dişi hissesi emrediyor) binaenaleyh vefat eden kimsenin meselâ: Bir oğulu ile iki kızı bulunsa terekesinin yarısı oğluna, diğer yarısı da iki kızına ait bulunmuş olur. Şayet bir kızı ile bir oğlu bulunsa terekesinin üçte ikisi oğluna, üçde biri de kızına ait bulunur. İki oğlu ile üç kızı bulunacak olsa terekesi yedi hisse itibar edilerek bundan ikişer hisse oğlanlara, birer hisse de üç kıza isabet etmiş olur. (Eğer dişi olan evlât) iki veya (ikiden fazla) olup da erkek evlât bulunmaz (ise onlara terekenin üçte ikisi aittir) kalanı babaları, amcaları gibi asabelerden bir kimse bulunursa ona ait olur, bulunmazsa o da bu kızlara verilir. Meselâ: Bir ölünün üç kızı ile bir de babası bulunsa miras meselesi dokuzdan tanzim edilerek bunun ikişer hissesi kızlara, üç hissesi de babasına isbet etmiş olur. (Ve eğer) vefat edenin çocuğu yalnız (bir tek kız ise ona da terekenin yansı verilîr) babası veya kardeşi gibi başka bir varisi de var ise kalan yansı da ona ait olur. Fakat böyle başka varisi yok ise terekenin o
kalanı da yine o kıza verilir (ve) ölen kimsenin (babası ile anasından herbiri için de ölünün) kız veya oğlan (çocuğu varsa terekesinden altıda biri vardır) meselâ: Bir müteveffanın bir kızı ile bir de babası ve anası bulunsa terekesi altı hisse itibar edilerek bunun üçte biri olan iki hissesi kızına verilir, birer hissesi de babasıyle anasına verilir ve kalan bir hisse de reddiye yoluyla yine babasına ait bulunur, (ve eğer) vefat edenin (çocuğu) ve o çocuğunun çocuğu (yok ve kendisine yalnız babası ile anası vâris ise anası için) terekesinin (üçte biri aittir) kalanı babasına ait olur (ve eğer ölünün) birden ziyade (kardeşleri de varsa) bunlar gerek baba ana bir ve gerek baba veya ana bir erkek veya kız kardeşler olsunlar ve gerek varis bulunsunlar ve gerek bulunmasınlar, herhalde ölünün (anasına altıda biri verilir) bu takdirde terekenin kalanı, ölünün babası var ise ona ait olur, yoksa kardeşlerine verilir, (bu hisselerin) varislere (böyle verilmesi, ölünün vaktiyle yapmış olduğu vasiyetten ve borçtan sonradır). Eğer borcu var ise evvelâ terekesinden o verilir, sonra da vasiyeti usulü dairesinde yerine getirilir, kalanı da varisler arasında Allah'ın emrettiği şekilde taksim olunur, (babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki, hangileri) Ey varisler!.. Ey tereke bırakacak kimseler (sizin için menfaatçe daha yakındır.) Onu ancak Cenâb-ı Hak bilir, (bütün bunlar) tereke hakkındaki bu ilâhî emirler, vazifeler (Allah Teâlâ tarafından birer farizedir.) Birer fayda ve hikmete dayanmaktadır. Sizlerin üzerine düşen ise bunlara razı olmaktır. Sizlerin hakkınızda usulünüz mu, füruunuz mu daha hayırlı olacağını, bunlardan ebediyet âleminde sizlere hangileri daha faideli bulunacağını siz kestiremezsiniz. O halde mirastaki payların hikmetini hakkıyla takdir edemeyebilirsiniz. Sizin vazifeniz bu gibi ilâhî hükümleri kabul etmektir. (Şüphe yok ki: Allah Teâlâ) kullarının bütün işlerini (herhalde bilendir.) O Yüce Yaratıcı, ezelden sonsuza kadar İlim sıfatıyle vasıflıdır. Ve (hikmet sahibidir.) Her emri, her takdir ve hükmü hikmetin kendisidir. Onun bütün emir ve yasakları hikmetten, faydadan hâlî değildir. Ehli imanın en birinci vazifesi de bunu bilip yüce tutmak ve takdis etmektir.
§ Kelâle: Lügatte yorulup kuvvetten düşmek veya etraftan kuşatılmak manasınadır. Istilâhta: Usul ile füruun dışında olan akraba demektir. Böyle bir akrabalık sahibine de zikelâle denilmiştir. Bir kimsenin kardeşleri, amcaları, dayıları kelâle kabilindendir. Bunların yakınlığı usul ve füruun yakınlığına göre zayıf olduğundan kendilerine "Kelâle" denilmiştir. Kelâle hakkında başka görüşler de vardır. 176 inci âyeti celileye de müracaat ediniz!..
|