KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

11-HUD SURESI (123 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Hud Suresi 91  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 11/91
11-HUD SURESI - 91. AYET    Mekke
قَالُوا يَا شُعَيْبُ مَا نَفْقَهُ كَثِيرًا مِمَّا تَقُولُ وَإِنَّا لَنَرَاكَ فِينَا ضَعِيفًا ۖ وَلَوْلَا رَهْطُكَ لَرَجَمْنَاكَ ۖ وَمَا أَنْتَ عَلَيْنَا بِعَزِيزٍ -91
Kalu ya şüaybü ma nefkahü kesıram mimma tekulü ve inna le nerake fına daıyfa ve lev la rahtuke le racemnake ve ma ente aleyna bi aziz
11-Hud Suresi 91. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Dediler ki: «Ya Şuayb! Söylediklerinden bir çoğunu iyice anlayamıyoruz. Şüphe yok ki, biz seni aramızda cidden zayıf görüyoruz ve eğer senin aşiretin olmasa idi elbette seni taşlayarak öldürürdük ve sen bizim üzerimize bir izzet sahibi değilsin.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Dediler ki: Ey Şuayb!. Söylediklerinden birçoğunu iyice anlayamıyoruz. Şüphe yok ki, biz seni aramızda cidden zayıf görüyoruz ve eğer senin kabilen olmasa idi elbet de seni taslayarak öldürürdük ve sen bizden üstün değilsin.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Hz. Şuayb'in bu gayet yumuşak ve mükemmel olan hitabına karşı onun o takdir etmekten mahrum olan kavmi (dediler ki: Ey Şuayb!. Söylediklerinden bir çoğunu iyice anlayamıyoruz) halbuki, Hz. Şuayb, kavmine kendi lisânlariyle hitab ediyor, açık bir şekilde öğüt veriyordu. Buna rağmen onların böyle bir iddiada bulunmaları, o muhterem Peygambere karşı bir ihânetden, bir hürmetsizlikden başka bir şey değildi. Onun o pek fâideli sözlerine karşı nefretde bulundukları için onu anlamak istemiyorlardı. Yâhud demek istiyorlardı ki: Ya Şuayb! Senin Allah'ın birliği hakkındaki, peygamberlik ve risâlet hususundaki ve bazı muamelelerin zülüm olduğu hakkındaki açıklamalarının doğruluğuna kanaat getiremiyoruz bu iddiaların bizce bilinmemektedir. (Şüphe yok ki) Ey Şuayb!. (Biz seni aramızda cidden zayıf görüyoruz) senin bir kuvvetin yoktur ki, sana karşı yapmak isteyeceğimiz kötülükleri bertaraf edebilsin. (Ve eğer senin aşiretin olmasa idi) yani: Bizim milletimiz ve kanaatimiz dairesinde yaşayan kabîlenin fertleri olmasaydı (elbetde seni taslayarak öldürürdük) o kabilenin hatırası içindir ki, senin hakkında öyle bir muamelede bulunmak istemiyoruz. (Ve sen bizden üstün değilsin) sen bizim yanımızda saygıdeğer, muhterem bir zâd bulunmuyorsun ki, seni taslayarak öldürmekten kaçınalım, ancak senin kabilene hürmetimizden dolayıdır ki, sana karşı öyle bir saldırıda bulunmuyoruz. Yoksa seni öldürebiliriz. İşte o câhil dikbaşlı kavim, öyle muhterem, iyiliksever bir Peygambere karşı öyle tehdit edici bir vaziyet almışlardı.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014