KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

11-HUD SURESI (123 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Hud Suresi 12  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 11/12
11-HUD SURESI - 12. AYET    Medine
فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحَىٰ إِلَيْكَ وَضَائِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَنْ يَقُولُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ جَاءَ مَعَهُ مَلَكٌ ۚ إِنَّمَا أَنْتَ نَذِيرٌ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ -12
Fe lealleke tarikum ba´da ma yuha ileyke ve daikum bihı sadruke ey yekulu lev la ünzile aleyhi kenzün ev cae meahu melek innema ente nezır vallahü ala külli şey´iv vekıl
11-Hud Suresi 12. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: İmdi sen ihtimal ki, «Onun izerine bir hazine indirilmeli veya onunla beraber bir melek gelmeli mi idi?» demelerinden dolayı sana vahyolunanların bazısını terkedici ve onunla göğsün daralır bulunacaksın. Sen ancak bir nezirsin. Allah Teâlâ ise her şey üzerine vekildir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: İmdi sen ihtimâl ki, "onun üzerine bir hazine indirilmeli veya onunla beraber bir melek gelmeli değil mi İdî?." demelerinden dolayı sana vahy olunanların bazısını terk edeceksin ve onunla göğsün daralacaktır. Sen ancak bir uyarıcısın, Allah Teâlâ ise her şey üzerine vekildir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, Rasülü Ekrem'e karşı kâfirlerin uygun olmayan şeyler istemelerini, bundan dolayı Hz. Peygamber'in üzülüp o kâfirlere bazı vahiyleri tebliğ etmek istemeyeceğim, ancak Yüce Peygamberin ise hakka tevekkül ederek peygamberlik görevini yerine getirmekle yükümlü bulunulduğunu bildirmektedir. Ve Kur'an-ı Kerim'in peygamber tarafından uydurma olduğunu iddiaya cür'et edenlere o ilâhî kitabın on süresini olsun isterse uydurma kabilinden olmak üzere bir nazire meydana getirmelerini ve bu hususta kendilerine yardım için diledikleri kimseleri de davet etmelerini de teklif etmektedir. Onların böyle bir nazireden âciz kalıp cevap verememeleri ise Kur'an'ı Kerim'in Allah katından indirilmiş kutsal bir kitab olduğunu meydana koymuş olacağından artık Allah'ın birliğini tasdik eden herhangi bir müslüman için bunun tersini iddiaya mahal bulunmadığını işaret buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Yüce Peygamber!. (İmdi sen ihtimâl ki) tebligatını güzelce karşılamayan, onlar ile alay eden bir takım inkarcıların öyle kötü hareketlerini görür, onların sözlerinden dolayı üzülürsün, (onun) o Peygamberin (üzerine bir hazine indirilmeli) değil mi idi?. Ondan hükümdarlar gibi bol bol kullanmalı değil mi idi?. (Veya onunla beraber bir melek gelmeli) onun Peygamberliğini tasdik etmeli (değil mi idi?. Demelerinden dolayı, sana vahy olunanların bazısını terkedici) yani: Bazı âyetleri onlara hemen tebliğ etmeyip geri bırakıcı olacaksın (ve onunla) o vahy olunanın bazısını onlara okuma ve tebliğden dolayı (göğsün daralır bulunacaksın) sana öyle bir düşünce ve üzüntünün gelmesi umulabilir. Fakat sen onların öyle sözlerine bakma, öyle bir üzüntüye düşme, (sen ancak bir uyancısın) senin vazifen, onları kendilerine tebliğ ettiğin dinî hükmleri kabul etmedikleri takdirde Allah'ın azabı ile korkutmaktır, Allah'ın kahrına uğrayacaklarını onlara hatırlatmaktan ibarettir. (Allah Teâlâ ise her şey üzerine vekildir) her şeyi yapmaya gücü yeter. Senin de onların da hallerinizi kaydetmektedir. Artık O Yüce Yaratıcıya tevekkül et, vazîfeni yerine getirme hususunda şüphede bulunma, onlara tebliğ edilecek şeyleri sonraya bırakma. Ibni Ab bas Hazretlerinden rivayet edildiğine göre Mekke'deki müşriklerin reislerinden bir kısmı, Rasülü Ekrem e müracaat ederek "Ya Mu ham m e d -Aleyhisselâm!.-eğer sen Peygamber isen Mekke'nin dağlarını Altun kıl" demişler. Bir kısmı da "bize melekleri getir de senin peygamberliğine şahitlikte bulunsunlar" diye söylenmişler. Rasülü Ekrem de "Ben buna kaadir değilim" demiş. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuştur. Diğer bir rivayete göre de müşrikler demişler ki: Sana imân etmemiz için bize başka bir Kur'an getir ki, onda bizim ilâhlarımızın aleyhinde kötü bir söz bulunmasın. Rasülü Ekrem de onların imâna gelmeleri için o bâtıl putlar aleyhindeki âyetleri onlara karşı geçici olarak okumamak düşüncesinde bulunur gibi olmuş. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olarak Hz. Peygamber'in tebligata devam etmesi emir olunmuştur. Şöyle de deniliyor ki: Vahy edilenlerden tebliği geçici olarak terkedilmesi düşünülen âyetlerden maksat, müşriklerin putları hakkındaki sövüp saymalarını içeren veya müşriklerin cahilliklerini, bâtıl üzere ısrarlarını beyan eden âyetlerdir. § Bu âyeti kerime de ve benzerlerindeki "leale ve benzeri kelimeler" belki, ihtimal ki, umulur ki mânâlarını ifâde eder, şüpheyi gerektirir. Halbuki, Allah Teâlâ Hazretleri her şeyi hakkıyla bilir, O'na göre hiçbir şey ihtimâl dairesinde bulunamaz. Binaenaleyh Kur'an'ı Kerim'deki böyle ihtimal ve soru şekilde yapılan hitaplar, karşılıklı konuşma, belagat ve fesahatin gereğidir veya bir talep, bir tenbih, bir yasaklama ve mazereti kaldırma vesilesidir. Yani: Faraza böyle bir ihtimâl olsa da ona kıymet verilmemesini ifâde etmektedir. § Bir de bu âyeti kerime, müslümanları irşad etmektedir, bir takım cahillerin dinsizlerin alaylarına, kötü lâkırdılarına bakarak hak olan şeyler) söylemekten geri durmamalarını mü'minlere, selâhiyet sahibi zatlara tenbih buyurmaktadır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014