KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

48-FETIH SURESI (29 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Fetih Suresi 4  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 48/4
48-FETIH SURESI - 4. AYET    Medine
هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَعَ إِيمَانِهِمْ ۗ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا -4
Hüvellezı enzeles sekınete fı kulubil mü´minıne li yezdadu imanem mea ımanihim ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü alımen hakıma
48-Fetih Suresi 4. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: O, o Hâlık-ı Kerîm´dir ki, mü´minlerin kalblerine sükûneti indirdi. Tâ ki imânları ile beraber imân arttırsınlar. Ve göklerin ve yerin orduları Allah içindir ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: O, o -Yüce Yaratıcı- dir ki: Müminlerin kalblerine sükûneti indirdi. Tâki: İmânları ile beraber imân arttırsınlar ve göklerin ve yerin orduları; Allah içindir ve Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(O, o) Yüce Yaratıcı (dir ki:) düşmanlariyle yüzyüze geldikleri bir sırada (mü'minlerin kalblerine sükûneti indirdi) onlara bir sebat, bir sükûnet, bir kalb kuvveti ihsan buyurdu. Onlar, Hudeybiyye Müsâlehası zamanında bir ruhî metanete sahip idiler, Resûl-i Ekrem emretmiş olsa idi derhal müşrikler ile savaşa başlamak isterlerdi, diğer zamanlarda da büyük bir dinî sebat göstermişler, cihâd meydanlarına atılmaktan geri durmamışlardı. Evet Cenab-ı Hak, onlara öyle bir ruhî kuvvet ihsan buyurmuştu (tâki: İmânları ile beraber imân arttırsınlar) Resûl-i Ekrem'in onlara evvelce haber verdiği fütuhatın tecellîsini görerek kalblerindeki gaybî imân, görerek imân derecesine gelmiş olsun. Veyahut dinî vazifeleri ziyâdeleşmiş, bu vesîle ile de dinlerinin mükâfatına fazlasıyla nail, bulunmuş olsunlar. Malûm olduğu üzere imân, kesin bilgi mertebesinde olan bir kalbi tasdikten ibarettir. Bu cihetle asıl imânda artıp eksilmek olamaz. Ancak güzel ameller ile imânın nûraniliği artar zevalden korunmuş olur. Bununla beraber yakinin (kesin bilginin) muhtelif mertebeleri vardır. Apaçık şeyler ile kapalı nazariyeler hakkındaki yakin, elbette ki, bir mertebe değildir. Nitekim beyazın da, aydınlığın da farklı mertebeleri vardır. Nitekim bir âyet-i kerîme de şu mealdedir: "Onlara bizim âyetlerimiz okunduğu vakit onlara imânı arttırır" (ve göklerin ve yerin orduları Allah içindir) bütün melekler, insanlar, cinler vesâir maddî, manevî varlıklar, Allah Teâlâ'nın birer kudret eseridir, onun emr ve fermanına tabidirler. O Yüce Yaratıcı, dilediği zaman din düşmanlarını elbette ki, kahr ve helak buyurur, ehl-i İslâm'ı da zafere nail kılar (ve Allah) şüphe yok ki, her şeyi (bilendir) hiçbir şey onun ilminden hariç kalamaz, bütün mahlûkatının hâllerini, amellerini tamamen bilmektedir ve o Yüce Yaratıcı (hikmet sahibidir) bütün kâinattaki tasarrufları birer hikmete ve faydaya dayanmaktadır. İşte ehl-i imânı cihâd ile mükellef kılması da, birçok ibret dolu hâdiselerin zuhura gelmesi de birer ilâhî hikmet gereğidir. § Sekiynet; Sükûn, sebat, vekar, izzet, kalb yatışması, rahmet ve şefkat hissi, kalbe nûr ve kuvvet ve ferahlık veren güzel bir ruhî durumdur ki: İnsan bu sayede meşru maksadını temine çalışır, muvaffak olur.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014