KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

14-İBRAHIM SURESI (52 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali İbrahim Suresi 31  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 14/31
14-İBRAHIM SURESI - 31. AYET    Mekke
قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خِلَالٌ -31
Kul li ıbadiyellezıne amenu yükıymus salate ve yünfiku mimma razaknahüm sirrav ve alaniyetem min kabli ey ye´tiye yevmül la bey´un fıhi ve la hılal
14-İbrahim Suresi 31. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: İmân etmiş olan kullarıma söyle, namazı kılsınlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden gizlice ve âşikâre infakta bulunsunlar, bir günün gelmesinden evvelki, onda ne satış vardır, ne de dostluk.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: İman etmiş olan kullarıma söyle, namazı kılsınlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizlice ve aşikâre harcasınlar, bir günün gelmesinden evvelki, onda ne alış-veriş vardır, ne de dostluk.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyet-I kerime, müminlere dinî vazifelirini yerine getirmelerini emrediyor, daha hayatta iken mal ve bedenle ibadet ve itaatte bulunarak istikballerini temine çalışmalarını tavsiye buyuruyor. Şöyle ki: Resulüm!, (İmân etmiş) kendilerinde öyle üstün bir vasıf bulunmuş olan (kullanma söyle) öyle bir kulluk şerefine sahip olanlara emret ki, (namazı kılsınlar) üzerlerine düşen namazları rükünlerine şartlarına uyarak yerine getirmeye çalışsınlar (ve kendilerine vermiş olduğumuz rızıklardan) servetlerden (gizlice ve aşikâre) bir şekilde lâyık olan kimselere (infakta bulunsunlar) böyle bir infaka devam etsinler. (Bir günün gelmesinden evvelki) cidden pek büyük, normal günlere benzemiyen kıyametin kopmasından önce ki (o günde) o kıyamet zamanında (ne alış-veriş vardır) ki, dünyada iken kusur etmiş olan bir kimse, noksanını telâfi etmek için lâzım gelen şeyi alabilsin. (Ne de) o günde (dostluk) vardır ki, kendisine yardım edilsin. O günde herkes kendi derdini düşünür, dünyada iken dost olanlar, o gün birbirinden kaçar, tabiî bir eğilim ile, nefsanî bir arzu ile birbirinin yardımına koşamazlar. Ancak dünyada iken ümmetin iyilerinden olan takva sahibi zatlar arasındaki dostluk o gün de devam eder. Onlar birbirinden kaçmazlar. Çünkü onların dostluğu Allah'a kulluk ve muhabbet sebebiyle meydana gelmiştir. Yüce Peygamber de Cenab-ı Hak'kın izni olunca mümin kullar hakkında şefaatte bulunacaklardır. Ve ancak kıyamet gününde insanlığın genel görünümü itibariyle aralarında doğal olarak bir muhabbet ve sadakatten, bir yardımlaşma ve dayanışmadan eser görülemez. Binaenaleyh her aklı başında olan insan, daha dünyada iken ihtiyatlı hareket etmelidir, namaz gibi, oruç gibi ibadetleri yerine getirmeye çalışmalıdır, zekâtını, sadakasını duruma göre açıkça veya gizli olarak vermelidir. Bu sayede ahiret hayatının korkunç günlerinden kurturabilmesini temine çalışmalıdır. Böyle bir çalışmaya muvaffakiyet ise ancak Allah'ın birliğini tasdik, ilâhî kudreti düşünme sayesinde meydana gelir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014