KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

14-İBRAHIM SURESI (52 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali İbrahim Suresi 18  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 14/18
14-İBRAHIM SURESI - 18. AYET    Mekke
مَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ ۖ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ ۖ لَا يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلَىٰ شَيْءٍ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ -18
Meselüllezıne keferu bi rabbihim a´malühüm keramadinişteddet bihir rıhu fı yevmin asıf le yakdirune mimma kesebu ala şey´ zalike hüved dalalül beıyd
14-İbrahim Suresi 18. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Rablerini inkâr edenlerin meseli şöyledir; onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kâdir olamazlar. İşte uzak sapıklık budur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Rablerini inkâr edenlerin meseli, şöyledir: Onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kadir olamazlar. İyiden iyiye sapıtma işte budur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de ahirette azap görecek olan kâfirlere dünyada iken yapmış oldukları amellerin hiçbir faide veremiyeceğini, onların amellerinin kasırgaya tutulmuş bir kül gibi mahvolup gideceğini bildiriyor. Bu muazzam kâinatı yaranmış olan bir Yüce Yaratıcının her şeye kadir olup dilediği kavimleri mahvederek yerlerine başkalarını getirebileceğini ihtar buyuruyor. Bu dünyada iken varlık sahibi görülen kâfirlere, bozgunculara tâbi olanların ahrette onlardan bir fâide göremeyip hepsinin de azaba uğrıyacaklarını ve kendileri için sabrın, inleme ve sızlanmanın aynı olup bir kurtuluş çaresi olmadığını itiraf edeceklerini beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Rablerini inkâr edenlerin) Kâinatın Yaratıcısının rab lığın!, birliğini, ortak ve benzerden uzak olduğunu inkâr ederek küfre düşmüş olanların (meseli) sıfatları, uhrevî durumları, misâl getirme yoluyla (şöyledir: Onların) salih görülen (amelleri) sadaka gibi, sıla-i rahın gibi, ana-babanın haklarını gözetmek gibi dünyada iken yapmış oldukları güzelce muameleleri, ahirette kendilerine bir fâide veremiyeceği cihetle (fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir.) Bu kül nasıl ki, rüzgârın tesiriyle her tarafa dağıtarak kendisinden bir eser kalmaz, boş yere mahvolup gider. İşte o kâfirlerin amelleri de böyle mahvolup gidecektir, kendilerine bir fâide veremiyecektir. Çünkü salih amellerden ahrette fâide görülebilmesinin şartı, İmandır. İmana dayalı olmayan bir amelin sahibine uhrevî bir faidesi olamaz. Onlar, o kâfirler (kazandıklarından) dünyada iken işlemiş oldukları amellerden kıyamet gününde, o ceza gününde (bir şey üzerine kadir olamazlar) o amellerden dolayı bir sevap göremezler veyahut kendilerine gelecek azap, hafiflendirilmiş olamıyacaktır. (İşte) hak ve sevap olan yoldan veya sevaba kavuşma ihtimalinden (uzak) olan (sapıklık budur) bu misâlin işaret etmekte olduğu sapıklıktan ibarettir. O kâfirler, amellerinin mükâfatını göreceklerini zannetmiş oldukları halde bilâhare bunlardan kendilerine hiçbir fâide gelmediğim görerek pek büyük bir ziyana düşmüş olduklarını an Uyacaklardır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014