11-Hud Suresi 27. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Onun kavminden kâfir olan eşraftan bir gürûh ise dedi ki: «Biz seni bizim mislimiz gibi bir beşerden başka görmüyoruz ve sana tâbi olanları da biz ilk nazarda bizim en aşağılarımızdan başka görmüyoruz ve sizin için bizim üzerimize bir fazlalık da görmüyoruz. Belki sizi yalancılar zannediyoruz.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Onun kavminden ileri gelen kâfirlerden bir topluluk ise dedi ki: Biz seni bizim gibi bir insandan başka bir şey görmüyoruz ve sana tâbi olanları da biz ilk bakışta bizim en aşağılarımızdan başka görmüyoruz ve sizin için bizim üzerimize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Belki sizi yalancılar zannediyoruz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Onun kavminden) Hz. Nuh'un kendilerine Peygamber gönderilmiş olduğu insanlardan onu tasdik etmeyip de (ileri gelen kâfirlerden bir topluluk ise) kendilerinin dünyevî fanî mevkilerine, şereflerine, servetlerine güvenerek (dedi ki) Ey Nuh!. -Aleyhisselâm- (Biz seni bizim gibi bir insandan başka bir şey görmüyoruz) yani: Biz seni kendimizden daha yüksek görmüyoruz ki, Peygamber seçildiğine inanalım ve emrine itaati vacip görelim. Bu, onların bir cahilce şüpheleridir. Ve ikinci bir şüpheleri olarak da dediler ki (ve sana tâbi olanları da) senin Peygamberliğini tasdik ve kabul edenleri de (biz ilk bakışta bizim en aşağılarımızdan başka görmüyoruz) onların bu vaziyetleri her gören tarafından anlaşılmaktadır. Diğer bir yoruma göre de "ve sana ilk bakışta düşünmeden tâbi olanları da biz kendimizden aşağı görüyoruz. Ve üçüncü bir şüpheleri de olarak dediler ki: (Ve sizin için üzerimize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz) siz mal, şeref, makam itibariyle bizden yüksek kimseler değilsinizdir ki, peygamberlik ve risalet hususundaki iddianızın doğru olduğuna inanalım. (Belki) Biz (sizi yalancılardan zannediyoruz) artık sizi nasıl tasdik edebiliriz?.
İşte en yanlış bir görüş, en bâtıl bir iddia. Onlar kendilerinin dünyadaki fani, değişikliğe uğramış mevkilerine, servetlerine güvenerek yüceliği, doğruluğu her şekilde açık, ve haklarında pek hayrı tavsiye edici olan bir büyük Peygamberin ve ona tâbi olanların fazilet ve olgunluğuna manevî üstünlüğünü takdir edemiyorlardı. Zaten dünya varlığına tapınan birçok kimselerin ruh halleri bundan ibarettir. Onlar kendi fani ve ehemmiyetsiz varlıklarına büyük bir kıymet vererek nice fazilet ve olgunluk sahiplerine bir hakaret nazarıyla bakmaktan kendilerini alamazlar. İşte en fena görüş, bundan ibarettir.
§ Mele; lügatte doldurmak demektir. Bundan maksat varlıklariyle, mevkileriyle kalplere heybet dolduran, kendileriyle aynı mecliste olanlara büyüklük hissi veren ileri gelenler takımıdır.
§ Erâzil; lügatte erzalin çoğuludur. Erzâl ise pek rezil, alçak sefil, cimri, bayağı, utanılacak şahıs veya iş demektir.
§ Badiyerrey, ilk görüş, müşahede sebat ve tefekkür bulunmaksızın vuku bulan ilk rey ve kanaat demektir.
|