11-Hud Suresi 110. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve yemin olsun ki, Mûsa´ya kitabı verdik. Derken onda ihtilâf olundu. Eğer Rabbin tarafından bir kelime geçmiş olmasa idi elbette aralarında hükmolunurdu. Ve muhakkak ki, onlar ondan ızdıraba düşüren şiddetli bir şüphe içindedirler. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve yemin olsun ki; Musa'ya kitabı verdik. Derken onda ihtilâf edildi. Eğer Rab'bin tarafından bir kelime geçmiş olmasa idi elbetde aralarında hüküm verilirdi. Ve muhakkak ki, onlar ondan kuşkuya düşüren şiddetli bir şüphe içindedirler. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve) Resulüm!. Teselli olmuş ol, (yemin olsun ki) senden evvel (Musa'ya kitabı verdik) sana Kur'an-ı Kerim'i verdiğim gibi Musa'ya da Tevrat'ı vemiş idim. Onun kavmi ise o mübarek kitabı hemen kabul etmediler (derken onda ihtilâf olundu) kimi o Tevrat kitabına imân etti, kimi de onu inkâr eyledi durdu. Habibim!. Senin kavmin arasında da böyle bir ihtilâf yüz göstermiş bulunuyor. (Eğer Rab'bin tarafından bir kelime geçmiş olmasa idi) Yani: insanlar hakkında kıyamet gününe kadar cezalarının tehir edilmesine dair Allah'ın bir iradesi bulunmasa idi (elbetde> aralarında) derhal (hüküm verilirdi) Musa Aleyhisselâm'ın kitabında ihtilâfa düşenler hakkında daha dünyada iken ilâhî takdir tecelli eder, onu inkâr edenler hakkında lâyık oldukları ceza derhal verilirdi. İptal edenle hakkı yerine getirenin arası hemen aynimi; olurdu. Fakat bu hükm, hikmet gereği sonraya bırakılmıştır. İşte Kur'an'ı inkâr edenler hakkında da böyle bir hükm elbette de verilecektir, (ve muhakkak ki, onlar) Musa Aleyhisselâm'ın o kavmi ve onların benzerleri veyahut Mekke müşrikleri (ondan) o Allah'ın kitabından ve ilâhî kaderden dolayı kendilerini (kuşkuya) şüpheye, ithama (düşüren şiddetli bir şüphe içindedirler» onlar o kadar hârikaları, mucizeleri gördükleri halde yine uyanmayarak kanaatlerini değiştirmeyerek kendilerini kaplayan büyük bir kuşku ve şüphe içinde yaşayıp durmuşlardır. Fakat ergeç lâyık oldukları cezalara kavuşacaklardır.
|