9-Tevbe Suresi 94. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Onlara döndüğünüz zaman size mazeret beyan edeceklerdir. De ki: «Mazerette bulunmayınız, elbette size inanmayacağızdır. Muhakkak ki, Allah Teâlâ sizin bir kısım hallerinizden bizi haberdar buyurdu ve sizin amellerinizi Allah Teâlâ ve Peygamberi görecektir. Sonra gizliyi de, âşikâreyi de bilene döndürüleceksiniz. Artık o da neler yapmış olduklarını size haber verecektir.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Onlara döndüğünüz zaman size mazeret beyan edeceklerdir. De ki: Mazerette bulunmayınız, elbette size inanmayacağızdır.Muhakkak ki, Allah Teâlâ sizin bir kısım hallerinizden bizi haberdar buyurdu ve sizin amellerinizi Allah Teâlâ ve Peygamberi görecektir. Sonra gizliyi de aşikâreyi de bilene döndürüleceksiniz. Artık o neleryapmış olduklarınızı size haber verecektir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, cihaddan kaçınan bir kısım münafıkların daha sonra yalan yere mazeret beyanında bulunacaklarını bildiriyor. Fakat bu mazeret göstermelerine iltifat olunmayıp kendilerinin yalancı olduklarını bildirmekte ve amellerinin cezasına kavuşacaklarını ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Rasülü Ekrem!. Ey Eshab-ı Kiram!. Cihadı müteakip (Onlara) o münafıkların yanına (döndüğünüz zaman) onlar ne için geri kaldıklarına dair (size mazeret beyan edecekelrdir.) Resulüm!. Onlara (de ki: Mazerette bulunmayınız,) öyle asılsız, uydurma bir mazerette bulunmak da ayrıca bir kusurdur, (elbette size inanmayacağızdır.) Sizin bâtıl mazeretinizi tasdik etmeyeceğizdir. Öyle hakikate aykırı bir mazeret kabul edilebilir mi?, (muhakkak ki. Allah Teâlâ sizin bir kısım hallerinizden) şer ve fesada ait amellerinizden, hareketlerinizden (bizi haberdar buyurdu) bu hususa dair ilâhî vahiy tecelli etti. (Ve sizin amellerinizi Allah Teâlâ ve Peygamberi görecektir.) O nifak hallerinizden tövbe edecek misiniz, etmiyecek misiniz, bu zahir olacak, belli olacaktır, (sonra) Kıyamet günü sizler (gizliyi de aşikâreyi de bilene) ve bütün münafıkların içlerinde sakladıkları yalanları, kuruntuları, düşmanlıkları bilen Yüce Yaratıcıya (döndürüleceksiniz) onun büyük mahkemesine sevk olunacaksınızdır. (artık o da) O ezelî ilminden hiçbir şey saklı kalamayan o ezelî mabut da dünyada iken (neler yapmış olduklarınızı size haber verecektir.) Nekadar nifakta, çirkin hareketlerde bulunmuş olduğunuzu teşhir ederek sizi lâyık olduğunuz' azaplara kavuşturacaktır.
§ Bir rivayete göre Tebük seferinden döndükten sonra Rasülü Ekrem'in huzuruna gelerek böyle mazeret beyanında bulunanlar, seksen kadar münafıktan ibaret bulunuyormuş.
|