KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

9-TEVBE SURESI (129 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Tevbe Suresi 78  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 9/78
9-TEVBE SURESI - 78. AYET    Medine
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ وَأَنَّ اللَّهَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ -78
E lem ya´lemu ennellahe ya´lemü sirrahüm ve necvahüm ve ennellahe allamül ğuyub
9-Tevbe Suresi 78. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Daha bilmediler mi ki, Allah Teâlâ, onların sırlarını da fısıltılarını da muhakkak ki bilir. Ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ gaybleri pek iyi bilendir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Daha bilme diler mi ki: Allah Teâlâ, onların sırlarını da fısıltılarını da muhakkak ki, bilir. Ve şüphe yok ki. Allah Teâlâ g ayı plan pek iyi bilendir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
O münafıklar veya Cenâb-ı Hak'ka karşı söz vermiş bulunmayanlar (daha bilmediler mi ki, Allah Teâlâ) bütün mahlûkatının hallerini hakkiyle bilendir. (Onların) O nifak sahiplerinin (sırlarını da) kalplerinde sakladıkları kuruntularını da, sözlerinde durmayacaklarına dair kalben kararlarını da mutlaka bilir (fısıltılarını da muhakkak bilir) onların kendi aralarında, gizlice konuştuklarını tamamen bilir işitir. (Ve şüphe yok ki. Allah Teâlâ) Halkın gözünden gaib olan, sırlar kabilinden bulunan bütün (gayıpları pek iyi bilendir) Buna inanmışızdır. Artık Ey münafıklar!. Kendi iş ve fikirlerinizi o Yüce Yaratıcıdan nasıl gizleyebilirsiniz?. Elbette hiçbir şeyi gizlemek mümkün olamaz. O halde vaziyetinizin ne kadar tehlikeli olduğunu hiç düşünmez misiniz?. § Bu âyeti kerimenin nüzul sebebi hakkında deniliyor ki: Münafıklardan Salebetübnü Hatibil' Ensârî" Rasülullah'ın huzuruna gitmiş "Ya Rasûlüllah!. Cenâb-ı Hak'ka dua buyur, beni mal ile rızıklandırsın" demiş, Rasûlü Ekrem de "Ey Salebe!. Hakkını ödediğin az bir mal, hakkını ödemeyeceğin çok maldan hayırlıdır" diye buyurmuş, Salebe ise "Seni hak ile göndermiş olan Allah'a yemin ederim ki, eğer bana mal verirse elbette bütün hak sahiplerine haklarını veririm" diye talebinde İsrar eylemiş, Rasûlü Ekrem dua etmekle Salebe zengin olmaya başlamış, koyunları az zaman içinde o kadar artmış ki, onlar Medine'i Münevvere'nin bir vadisini işgal edip durmuş. Salebe artık mallariyle uğraşmaya başlamış, namaz için cemaatten kesilmiş, Cuma günü bile namaza gelemez olmuş. Rasûlü Ekrem: Salebenin nerede kaldığını sormuş, demişler ki: Onun koyunları o kadar arttı ki, bir vadiye bile sığamaz oldu. Rasûlü Tem de: Yazık Salebeye diye buyurmuş, ve malının zekâtını almak için iki zatı memur olarak Salebeye göndermiş, Salebe de, bu peygamber emrini işitince: Bu bir cizyeden, bir cizye kız kardaşından başka değil, diye söylenmiş, memura da şimdi gidiniz, sonra geliniz bakalım demiş. Bu zatlar ikinci defa olarak yine gitmişler ise de yine zekâtı vermekten kaçınmıştır. Bu memurlar Hz. Peygambere gelip bu durumu haber vermişler. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuştur. Salebenin akrabasından biri bu âyeti kerimenin inişinden haberdar olunca gidip, Salebeye haber vermiş, ya S al e bet. Yazık sana, aleyhinde şöyle bir âyet nazil oldu demiş. Bunun üzerine Salebe Hz. Peygamber'in huzuruna gitmiş, zekâtının kabulünü istemiş, Yüce Peygamber hazretleri de: Senin zekâtını almaktan Cenab'ı Hak beni men eyledi, diye buyurmuştur. Salebe başına toprak saçmaya başlamış, Hz. Peygamber Efendimiz de: Ben sana vaktiyle demedim mi idi?. Sen ise bana itaat etmedin, diye buyurmuş, Rasülullah'ın vefatından sonra Salebe sadakasını yerine harcaması için Hz. Ebu Bekire götürmüş, o da kabul etmemiş, daha sonra Hz. Ömer'e götürmüş, o da alıp kabul etmemiş, Hz. Osman'ın halifeliği zamanında ona götürüp teslim etmek istemiş, o da kabul buyurmamıştır. Salebe Hz. Osman'ın halifeliği zamanında ölmüştür. § 8u sadakanın fukaraya tevzi için kabul edilmemesinin hikmetine gelince, sadaka, bir temizleme ve arındırma vesilesidir. Bir münafık ise nifaktan tamamen ayrılmadıkça hiçbir sadakası Allah katında makbul, kendisinin anndırılmasına, sevaba kavuşmasına sebep olamaz. Ve böyle sadakayı almaya bir müslüman da tenezzül etmemelidir. § Bu âyeti kerime de şuna da işaret vardır ki: İnsan, dünya varlığına düşkün olmamalıdır, Cenab'ı Hak'tan hayırlısını niyaz etmelidir, eğer meşru şekilde bir servete kavuşursa bunun da kadrini bilip Rabbilâlemine şükürde bulunmalıdır, bu servetin zekâtını, sadakasını da vermelidir tâki, kendisi için hakikaten faideli bir nimet mahiyetinde bulunmuş olsun. Ve illâ birçok gayrimeşru servetler sahipleri için nihayet bir felâkete, bir azaba sebep olmuş olur.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014