KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

9-TEVBE SURESI (129 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Tevbe Suresi 40  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 9/40
9-TEVBE SURESI - 40. AYET    Medine
إِلَّا تَنْصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللَّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُوا ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لَا تَحْزَنْ إِنَّ اللَّهَ مَعَنَا ۖ فَأَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُوا السُّفْلَىٰ ۗ وَكَلِمَةُ اللَّهِ هِيَ الْعُلْيَا ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ -40
İlla tensuruhü fe kad nesarahüllahü iz ahracehüllezıne keferu saniyesneyni iz hüma fil ğayri iz yekül li sahıbihı la tahzen innallahe meana fe enzelellahü sekınetehu aleyhi ve eyyedehu bi cünudil lem teravha ve ceale kelimetellezıne keferus süfla ve kelimetüllahi hiyel ulya vallahü azızün hakım
9-Tevbe Suresi 40. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Eğer siz O´na yardım etmezseniz muhakkak ki, Allah Teâlâ O´na yardım etmiştir. O zaman ki, kâfirler O´nu çıkarmışlardı. O ikinin biri bulunuyordu. O ikisi mağarada bulundukları sıra, o vakitte ki, refikine diyordu: «Mahzun olma, şüphe yok ki Allah Teâlâ bizimle beraberdir.» Artık Allah Teâlâ O´nun üzerine sekîneti indirdi ve bunu da görmediğiniz askerlerle teyid buyurdu ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah Teâlâ´nın kelimesi ise, o en yüksektir. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Eğer siz ona yardım etmezseniz muhakkak ki. Allah Teâlâ ona yardım etmiştir: O zaman ki, kâfirler onu çıkarmışlardı. O ikinin biri bulunuyordu. O ikisi mağarada bulundukları sıra, o vakitte ki, arkadaşına diyordu: mahzun olma, şüphe yok ki. Allah Teâlâ bizimle beraberdir. Artık Allah Teâlâ onun üzerine sekinetini indirdi ve bunu da görmediğiniz askerlerle destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah Teâlâ'nın kelimesi ise o en yüksektir. Ve Allah Teâlâ güçlüdür, hikmet sahibidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, Eshab-ı Kiramı Rasûlullah'a yardım etmeğe teşvik etmektedir. Ve o Yüce Peygamberin daima Allah'ın yardımına mazhar olup bir nice görülmeyen kuvvetler ile desteklenmiş olduğunu bildirmektedir. Şöyle ki: Ey Müminler!. (Eğer siz ona) Hz. Muhammed Aleyhisselâm'a (yardım etmezseniz) Cenâb-ı Hak ona yardım eder, onu daima korumaktadır, (muhakkak ki. Allah Teâlâ ona) Evvelce de (yardım etmiştir.) Özellikle (o zaman) yardım etmişti (ki, kâfirler) Mekke'i Mükerreme'deki müşrikler (onu) o Yüce Peygamberi Mekke'den (çıkarmışlardı.) çıkmasına sebebiyet vermişlerdi, onu mübarek hayatına kastetmeğe karar vermişlerdi. (O) Yüce Peygamber (ikinin biri bulunuyordu.) biri kendisi, diğeri de arkadaşı ve eshab-ıı kiranınım seçkini olan Ebu Bekir Hazretleri idi. (O ikisi) O mübarek Peygamber ile muhterem arkadaşı (mağarada bulundukları sıra) O Yüce Resul (o vakitte ki) o muhterem arkadaşına teselli vermek için (diyordu:) Ey arkadaşım! (mahzun olma) Bana düşmalarımın bir zarar verebileceklerini düşünerek kalben üzülme (şüphe yok ki. Allah Teâlâ bizimle beraberdir.) yani: O Kerem sahibi mabudumuz, bizi dâima koruyacak ve muhafaza buyuracaktır. (Artık Allah Teâlâ) Rasülü Ekrem'in bu müjdelediği şekilde (onun) Hz. Ebu Bekir'in (üzerine sekinetini) ona güven ve sükûnet verecek vadini (indirdi) kalbine ilham buyurdu. (Ve bunu da) Resullerin sonuncusu olan bu Yüce Peygamberi de o sizin gözlerinizle (görmediğiniz askerlerle) yani meleklerle gerek bu mağarada ve gerek Bedir, Ehzâb, Hüneyin gibi savaşlarda (destekledi) artık bundan sonra da destekleyecektir, (ve) O Yüce Yaratıcı (kâfir olanların sözünü alçalttı.) onların müşrikçe lâkırdılarını, başkalarını küfür ve şirke davete ait olan dırıltılarını veyahut Rasûlüllah hakkında yapacaklarını aralarında kararlaştırdıkları kötü hareketlerini, arzularını mahvetti, kendilerini mağlûp ve helak etti, o çirkin emellerine kavuşamadılar. (Allah Teâlâ'nın kelimesi) Olan Yaratıcının birliğine, imana, İslâm dinini kabule (ise o en yüksektir.) o her şeyin üstündedir, ona hiçbir söz yücelikde eşit olamaz. (Ve Allah Teâlâ güçlüdür) herşeye yegâne galip olan o'dur, onun kudreti herşeye fazlasıyla kâfidir. Ve o ezelî yaratıcı (hikmet sahibidir). Onun bütün emir ve tedbiri, hikmet gereğidir. Onun irâdesi, kudreti daima hikmet ve menfaati kapsar bir şekilde tecelli eder. Buna imân etmişizdir. § Bu âyeti kerime, Rasûlullah'ın hicretini, onun nail olduğu Allah'ın korumasını gösterdiği gibi Hz. Ebu Bekir'in de yüksek mertebesini göstermektedir. Çünkü onun Rasûlullah'a fevkalâde hizmetlerde, fedakârlıklarda bulunması Rasûlullah'ın hicretinde arkadaşı, yoldaşı bulunması, mağaradaki iki zâttan birisi olmak üzere Kur'an'ı Kerim'de gösterilmesi onun eshabı kiramı arasında en seçkin bir zat olduğuna delildir. Malûm olduğu üzere müslümanlığı kabul eden zatlar, Mekke'deki müşriklerin pek çok ezâ ve cefâsına uğramakta idiler. Bunların bir kısmı Habeşistan'a hicret etmişlerdi. Bu sırada Medine ahalisinden olan Ave ve Hazrec kabileleri Islâmiyeti kabul etmiş, müslümanlara kucaklarını açmışlardı. Artık gerek Mekke'deki ve gerek Habeşistan'daki müslümanlar. Medine'ye hicret etmişlerdi. Mekke'de yalnız Peygamber efendimizle Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali gibi birkaç zat kalmıştı. Mekke müşrikleri İslâmiyet'in Medine'deki yayılmasını görünce endişeye düşmüşler, buna karşı bir çâre elde etmek için liderler! Bulunan Kusayın, Darunnedve denilen hanesinde toplanarak istişarede bulunmuşlar, Ebu Cehlin görüşünü kabul ederek Rasûlü Ekrem'in hayatına kastetmeğe karar vermişlerdi. İşte bu sırada idi ki. Peygamber Efendimizin de Medine'ye hicret buyurmasına Allah tarafından müsaade olundu. Hz. Peygamber'in doğunun elli dördüncü ve milâdın (622) inci senesi idi. Sefer ayının son günlerinde Rasûlü Ekrem, bir gece saadet hanesinde kendi yatağına Hz. Ali'yi yatırmış, mübarek hanesinin etrafında dolaşıp kendisine suikastte bulunmak isteyen kâfirlerin üzerlerine bir avuç toprak saçmış, aralarından çıkıp bir tarafa gitmiş, o düşmanlarının kör olası gözleri ise o Yüce Peygamberin bu çıkıp gitmesini görememişlerdi. Rasûlü Ekrem, sonra Ebu Bekiri Sıddık'ın evine teşrif etmiş, onunla beraber hicrete izinli olduğunu müjdelemiş, onunla beraber geceleyin çıkarak Mekke şehrine bir saatlik bir mesafede bulunan "Sevr" dağına gitmişler, orada "Athal" denilen bir mağarada üç gün saklanmışlardı. Rasûlü Ekrem'in bu hicretinden haberdar olan müşrikler, o Yüce Peygamberi takibe başlamışlar, o mağaranın yanına gelmişlerdi, fakat bir harika olarak onun kapısını örümcekler kaplamış, güvercinler de orada yuva yapmış, yumurtlamışlardı. Artık müşrikler, orada kimsenin bulunamıyacağına kaani olup geri dönmüşlerdi. İşte bu sırada mağarada bulunan Hz. Sıddık, düşmanların öyle mağara etrafında dolaştıklarını görünce mahzun olmuş "Ya Rasûlüllah!. Beni öldürürlerse gam yemem ben bir şahısım, fakat senin mübarek hayatına kasdederlerse bütün ümmetin yok olmasına sebep olur, diye üzüntüsünü göstermişti. Fakat bunun üzerine Rasûlü Ekrem de ona teselli vererek: "gam çekme, Allah Teâlâ bizimle beraberdir" diye buyurmuştu. Rasûlü Ekrem Mekke'den çıkmadan evvel "Abdullah Ibni Üreykıt" adında bir şahıs bir ücretle kılavuz tutulmuş, kendisine iki deve verilmiş, üç gün sonra bunlar ile mağaraya gelmesi tenbih edilmişti. Üreykıt belirlenen zamanda mağaranın yanına gitmiş, Rasûlü Ekrem de arkadaşıyla beraber mağaradan çıkarak bu develere binip Medine'i Münevvere tarafına yürümüşlerdi. Reblulevvelin ilk günleri idi, Medine'deki müslümanlar, Hz. Peygamber'in teşrif inden haberdar olarak karşılamaya çıkmışlar, büyük tezahüratta bulunmuşlar, kasideler okumuşlardı. "Küba" köyüne yaklaşılmıştı. Rasûlü Ekrem üç gün Küba'da kaldı, meşhur Küba mescidini yaptırdı. Müslümanlar için ilk yapılan mescit o'd ur. Sonra Medine şehrine teşrif etti. Hal i d Ebu Eyyubilensâri Radiallahü an hin hanesinde yedi ay kadar ikâmet buyurdu. Bu sırada Medine'i Münevveredeki Peygamber mescidi ile etrafındaki odalar yapılmış, Rasûlü Ekrem de bu odaları ikametgâh edinmişti. Mekke'i Mükerreme'den hicret eden eshâb-ı kirama "muhacirin" denildiği gibi bu zatlara yardım eden Medine'i Münevvere'deki müslümanlara da "Ensar-ı Kiram" denilmiştir. İşte Rasûlü Ekrem'in Medine'i Münevvere'ye hicret buyurmuş olduğu senenin Muharrem'i yıl başı olmak üzere hicrî tarihin başlangıcı sayılmıştır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014