9-Tevbe Suresi 72. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Allah Teâlâ imân sahibi olan erkeklere ve kadınlara içinde ebedîyen kalıcılar olmak üzere altlarından ırmaklar akar cennetler ve Adn cennetlerinde pâk ikâmetgâhlar vaad buyurmuştur. Ve Allah Teâlâ tarafından olan bir rıza ise, daha büyüktür. İşte en büyük necât da budur. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Allah Teâlâ imân sahibi olan erkeklere ve kadınlara içinde ebedîyen kalıcılar olmak üzere altlarından ırmaklar akar cennetler ve Adn cennetlerinde pâk ikâmetgâhlar vaad buyurmuştur. Ve Allah Teâlâ tarafından olan bir rıza ise, daha büyüktür. İşte en büyük necât da budur. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Cenâb-ı Hak'kın ehli imân hakkındaki rahmet ve lûtfuna bakınız ki: (Allah Teâlâ imân sahibi olan erkeklere ve kadınlara) Ahiret âlemine gidecekleri zaman (içinde ebediyen kalıcılar olmak üzere altlarından ırmaklar akar cennetler) hazırlamıştır. Fevkalâde güzel ve hoş olan bağlar, bahçeler, bostanlar vücude getirmiştir. Oralarda geçici olarak değil, ebedî olarak kalıp neşeli olacaklardır, (ve) O imân sahipleri için (Adn çenetlerinde pâk ikametgâhlar vâd buyurmuştur) bu Adn cennetleri, incilerden, zümrütlerden, yakutlardan oluşmuş, pek yüksek birer makamlardır ki, hâlis, ruh temizliğine sahip müminler için birer saadet yurdu olmak üzere hazırlanmıştır. (Ve Allah Teâlâ tarafından bir rıza ise) yani: Ebedî saadet sağlayan, her türlü başarı ve kurtuluşa kavuşmaya vesile bulunan, temiz ruhlar için her türlü nimetlerin üstünde olan Allah rızası ise bütün dünyevî ve uhrevî nimetlerden (daha büyüktür) daha Öncedir, daha fazla istenen şeydir. Bütün ruhanî saadetler o sayede tecelli eder. Artık şüphe yok ki, bu Allah rızası, bütün nimetlerin saadetlerin üstündedir. O mutlu müminler, bu ilâhı uzaya da kavuşmuş olacaklardır. (İşte en büyük kurtuluş da budur) mümin erkek ve kadınlar için m eve u d olan bu ilâhî rızâdır veya bütün bu uhrevî nimetlerin toplamıdır. Artık bunun karşılığında diğer geçici, dünyevî nimetlerin ne kıymeti olabilir?. O münafıkların, kâfirlerin kendisine güvenip durdukları bütün varlıkları, çabuk yok olucudur, sahipleri için mesuliyeti gerektirir, kendilerinin ilâhî rızadan mahrumiyetlerini gerektirir. O halde bir insan bu gibi fanî, sorumluluğu gerektiren şeylere nasıl bağlanır durur da kendisini ebedî selâmete, saadete kavuşturacak olan imândan mahrum bırakır?. Eyvah!. Ne kadar gaflet!.
|