KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

9-TEVBE SURESI (129 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Tevbe Suresi 69  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 9/69
9-TEVBE SURESI - 69. AYET    Medine
كَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ كَانُوا أَشَدَّ مِنْكُمْ قُوَّةً وَأَكْثَرَ أَمْوَالًا وَأَوْلَادًا فَاسْتَمْتَعُوا بِخَلَاقِهِمْ فَاسْتَمْتَعْتُمْ بِخَلَاقِكُمْ كَمَا اسْتَمْتَعَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ بِخَلَاقِهِمْ وَخُضْتُمْ كَالَّذِي خَاضُوا ۚ أُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ -69
Kellezıne min kabliküm kanu eşedde minküm kuvvetev ve eksera emvalev ve evlada festemteu bi halakıhim festemta´tüm bi halaıküm kemestem teallazıne min kabliküm bi halakıhüm ve hudtüm kellezı hadu ülaike habitat a´malühüm fid dünya vel ahırah ve ülaike hümül hasirun
9-Tevbe Suresi 69. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: (Ey münafıklar!) Siz de evvelkiler gibi ki, onlar sizden kuvvetçe daha şiddetli idiler ve emval ve evlatça daha ziyâde idiler. Artık onlar kendi nâsipleriyle faidelendiler. Siz de kendi nâsibinizle faidelenmek istediniz, o sizden evvelkilerin kendi nâsipleriyle faidelendikleri gibi ve siz de bâtıla dalanlar gibi dalıverdiniz. İşte onların amelleri dünyada ve ahirette bâtıl oldu ve işte ziyana uğramış olanlar da onlardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: -Ey münafıklar!.- Siz de evvelkiler gibî ki, onlar sizden kuvvetçe daha şiddetli idiler ve mal ve evlâtça daha çok idiler. Artık onlar kendi nasipleriyle faidelendiler. Siz de kendi nasibinizle faidelenmek işlediniz, o sizden evvelkilerin kendinasipleriyle faidelendikleri gibi ve siz de bâtıla dalanlar gibi dalıverdiniz. İşte onların amelleri dünyada ve ahirette bâtıl oldu ve işte ziyana uğramış olanlar da onlardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, münafıkların da kendilerinden evvelki kâfirler gibi harekette bulunarak dünya varlığından istifadeye çalıştıklarını bildirmektedir ve kâfirleri daha çok olan varlıkları helakten kurtaramadığı gibi münafıkları da kendi varlıklarının helakten kurtaramıyacağını ihtar etmektedir. Şöyle ki: Ey münafıklar!. (Sizden evvelkiler gibi) Sizden önce yaşamış, sonra helak olmuş kâfirler gibi harekette bulundunuz (ki, onlar) o kâfirler, ey münafıklar!, (sizden kuvvetçe) bedenî kudretçe (daha şiddetli) idiler ve onlar (mal ve evlâtça) sizden (daha fazla) ya sahip (idiler) bununla beraber onlar helak oldular, daimî bir azaba uğradılra. O fazla varlıkları kendilerini kurtaramadı. Artık sizin de öyle bir âkibete uğrayacağınız şüphesizir. (Artık onlar kendi nasipleriyle) dünyada varlıklariyle (faidelendiler) dünyevî zevklere dalıp ahireti feda ettiler. Adî geçici zevklerine, şehvetlerine düşkünlük gösterdiler, sonlarını hiç nazara almadılar şimdi (siz de) Ey münafıklar!, (kendi nasibinizle faydalanmak istediğiniz) Kendi ehemmiyetsiz, çabucak yok olan varlığınıza güvendiniz, (o sizden evvelkilerin kendi nasipleriyle faidelendikleri gibi) siz de faidelenmekte bulundunuz, o eski kâfirleri taklide çalışınız, (ve siz de bâtıla dalanlar gibi dalıverdiniz) onların izini takibettiniz, siz de onlar gibi Cenâb-ı Hak'kın Resulünü yalanlamaya, müminler ile ayal etmeye cür'et gösterdiniz, (işte onların) O eski kâfirler ile onların yolunda yürüyen münafıkların (amelleri) dünyevî varlık uğrunda koşup durmaları, dünya ve ahirette (bâtıl oldu) zayi oldu, bir fayda, bir meyve vermedi (ve işte ziyana uğramış olanlar da onlardır.) Evet dünyevî ve uhrevî ziyana, felâkete tamamiyle mâruz kalmış olanlar, bunlardan ibarettir. Çünki bunlar hem dünyadaki varlıklarını kaybetmiş, hem de bu varlıklarını kötüye kullandıkları için bu yüzden uhrevî azabı da hak etmişlerdir. Artık bir insan böyle bir varlığa nasıl mâruz olur da ebedî hayatını, saadetini sağlayacak dinî vazifelerini terke de .bilir?.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014