9-Tevbe Suresi 66. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
İtizarda bulunmayınız, muhakkak ki, siz imânınızdan sonra kâfir oldunuz. Eğer sizden bir zümreyi (tevbe edeceklerinden dolayı) affedersek, bir gürûhu onlar mücrim kimseler oldukları için azaba uğratacağızdır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Özür beyanında bulunmayınız, muhakkak ki, siz imanınızdan sonra kâfir oldunuz. Eğer sizden bir zümreyi -tövbe edeceklerinden dolayı- affedersek bir topluluğu, onlar suçlu kimseler oldukları için azaba uğratacağızdır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Artık ey münafıklar!. (Özür beyanında bulunmayınız) Öyle bâtıl mazeretler ileri sürmeyiniz, (muhakkak ki, siz imanınızdan sonra) mü'min olduğunuzu söyliyerek imân izhar eylediğinizi müteakip (kâfir oldunuz) Rasülüllah ile alay etmekte, ona ezada, sövme ve ayıplamada bulunmaya cür'etle küfrünüzü meydana çıkardınız. (Eğer sizden bir zümreyi) Bu nifaktan sonra tövbe ederek Milaslıca bir imâna sahip olanları veya alay etmekten ezâ ve cefâdan kaçınanları (af f edersek) diğer (bir grubu) af f etmeyiz. Çünki (onlar suçlu) tövbe etmeyip nifak ve eğlenmede İsrar edip duran (kimseler oldukları için) onları sürekli olarak (azaba uğratacağızdır) elbette küfr ve nifakın cezası böyle ebedî bir azaptan başka değildir.
§ Rivayete göre Hümeyri Eşceînin oğlu Yahya, böyle bir affa nail olmuştur. Bu münafık imiş, bu âyeti kerime nazil olunca nifaktan tövbe etmiş ve "Ya Rabbü. Ben devamlı olarak âyet dinliyorum ki, ondan deriler soyulur, kalpler heyecana gelir" Ya ilâhî!. Ben senin yolunda öyle bir ölüm ile öleyim ki, hiçbir kimse: Onu ben yıkadım, ben kefenledin, ben defnettim demesin" diye duada bulunmuş, sonra dinden dönenler ile yapılan Yemâme savaşında şehit düşmüş, fakat nerede şehit düşüp kaldığına müslümanlardan hiçbir kimse vâkıf olmamış, duası bu şekilde kabul olmuştur.
§ İtizar, bir kusurdan dolayı özür göstermek, af dilemek manasınadır. Özür ise, mâni, engel, sakatlık ve lâyık olmayan birşeyin istenilmeksizin meydana gelesi veya yapılan bir kusur ve kabahatin affı için söylenilen sebep ve bahane ve bir emrin icrasını terke sebep ve, vesile olacak şey demektir. Çoğulu azardır, mazeret de özür ve bahane göstermek af dilemek ve özür ve bahaneyi kabul etmek demektir. Tazîr de yalan yere özür ileri sürmektir. Şöyle gerçeğe aykırı bahane gösteren kimseye, muazzir denilir. Çoğulu: Muazzirun'dur. Müazere de yalan yere özür göstermektir. Özür, itizar, esasen kesmek, kesilmek manasınadır, İleri sürülen bir sebep ve bahane de cezayı, kınama ve tekdiri kesmeğe, bertaraf etmeğe sebep olduğu için böyle özür itizar adını almıştır.
|