9-Tevbe Suresi 5. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Artık haram olan aylar çıkınca, (o diğer) müşrikleri nerede bulursanız öldürünüz ve onları yakalayınız ve onları hapsediniz ve onlar için bütün geçit yerlerine oturunuz. Fakat tevbe ederler, namaz kılarlar, zekâtı da verirlerse artık yollarını açık bırakınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Artık haram olan aylar çıkınca, -o diğer- müşrikleri nerede bulursanız öldürünüz ve onları yakalayınız ve onları hapsediniz ve onlar için bütün geçit yerlerine oturunuz. Fakat tövbe ederler, namaz kılarlar, zekâtı da verirlerse artık yollarını açık bırakınız. Şüphe yok ki. Allah Teâlâ çok bağışlayan, pek esirgeyendir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, yaptıkları antlaşma hükmlerine uymayan ve daha sonra tövbe edip İslâmiyet'i kabul eylemeyen müşriklere karşı müslümanların savaşa izinli olduklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Artık haram olan aylar çıkınca) yani: Kendilerine bir lütuf olarak verilmiş olan dört aylık müddet son bulunca (-o diğer-) yani anlaşmalara riayet edenlerden başka (müşrikleri nerede bulursanız) gerek harem-i şerif içerisinde ve gerek dışında ve gerek haram olan aylarda ve gerek diğer aylarda yakalarsanız onları (öldürünüz ve onları) esaretle (yakalayınız ve onları) mescidi harama gelmekten, İslâm beldelerinde faaliyette bulunmadan engellemek için (hapsediniz ve onlar için bütün geçit yerlerine oturunuz) onların gidecekleri, dağılacaklar! Beldelerin yollarını nezaret altında bulundurunuz. Tâki, etrafa dağılıp İslâmiyet aleyhinde fenalıklarda bulunmaya fırsat bulamasınlar. (Fakat) onlar (tövbe ederlerse küfrlerine son verip imâna gelirlerse (ve) bu tövbelilerinin bir delili olmak üzere (namaz kılarlar, zekâtı da verirlerse) Cenâb-ı Hak'ka ve Allah'ın mahlûkatına karşı vazifelerini ifada bulunurlarsa (artık) onların (yollarını açık bırakınız) onlara hürriyet veriniz, onlara bir şey ile taarruzda bulunmayınız. (Şüphe yok ki. Allah Teâlâ çok bağışlayandır.) Tövbe edenlerin günahlarını ziyadesiyle af eder ve örter ve (pek esirgeyendir) onlara bu tövbelerinden dolayı rahmet ve merahmette bulunur, kendilerini nice nimetlere nail buyurur.
Demek oluyor ki, Hak Teâlâ Hazretlerinin lûtfuna kavuşabilmek için hem küfrden uzak olmalıdır, hem de namaz, oruç, zekât gibi kulluk vazifelerini ifaya çalışmalıdır. Bu vazifelere riâyet etmeyenler azaptan, cezalandırılmaktan kurtulamazlar. Özet olarak: Bu âyeti kerime: İnsanlığa selâmet ve saadet yolunu göstermiş oluyor ki, o da Cenabı Hak'ka imân ile dinî görevleri yerine getirmekten ibarettir.
|