9-Tevbe Suresi 38. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ey imân edenler! Sizin için ne var ki, size, «Allah yolunda seferber olunuz,» denildiği zaman yere yığıldınız kaldınız. Yoksa ahirete bedel dünya hayatına mı razı oldunuz? Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az bir şeyden başka değildir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ey imân edenler!. Sizin için ne varki, size Allah yolunda seferber olunuz, denildiği zaman yere yığıldınız, kaldınız. Yoksa ahiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz. Halbuki, dünya hayatının metaı, ahiretin yanında pek az birşeyden başka değildir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, dünyevî menfaatler düşüncesiyle savaştan kaçınan müslümanları kınamaktadır. Hak yolundaki savaşların faidelerine işaret ederek müslümanları buna teşvik eylemektedir. Bu cihaddan kaçınanları azap ile tehdit ederek onların yerine başkalarının getirileceğini ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ey imân edenler!.) Ey bir kısım İslâm erleri!. (Sizin için ne var ki) ne mâni mevcuttur ki (size Allah yolunda) İslâm dinî uğrunda (sefer ediniz) gazaya çıkınız (denildiği zaman) ağırlık gösterdiniz (yere yığıldınız, kaldınız) emre uyarak hemen savaşa hazırlanmadınız?. (Yoksa) Siz (ahirete bedel) öyle ebedî bir nimete karşlık (dünya hayatına mı razı oldunuz?.) bu dünya varlığına mı daha ziyade kıymet verdiniz. (Halbuki, dünya hayatının metaı) Dünyevî servetler, mevkiler (ahiretin yanında) uhrevî varlıklara menfaatlere göre (pek az) önemsiz (birşeyden başka değildir.) artık öyle ebedî nimetleri bırakıp da bu fanî nimetlere böyle düşkünlük göstermek nasıl muvafık olabilir?.
§ İbni Abbas Hazretlerinden rivayet edildiğine göre bu âyeti kerime Tebük gazvesi sırasında nazil olmuştur. Şöyle ki: Hicretin dokuzuncu senesi idi. Rum Kayseri nin emriyle Şam'da müslümanların aleyhine hareket etmek üzere bir ordunun toplanmış olduğu haber alınmıştı. Rasûlü Ekrem'in emriyle Medine'i Münevvere'den, Mekke'i Mükerreme'den ve diğer Arap kabileleri arasından bir hayli asker toplanarak Şam tarafına harekete karar verilmişti. Bu orduya Hz. Ebu Bekir bütün servetini vermişti. Hz. Osman da (içyüz deve yükü yiyecek ve bin altın bağışlamıştı. Bu ordu, Recep ayında Medine'den hareket ederek Medine ile Şam yolunun ortasında bulunan "Tebük" adındaki yere vardı. Etrafa korku vermişti. Bazı kabileler cizye vermek suretiyle müslümanların ahd ve emanına girdiler. Rum ordusu ise hareket edemez olmuştu, İslâm ordusu büyük bir şeref ve şan ile Medine'i Münevvereye dönmüştü. İşte bu Tebük seferine hazırlanırken bazı münafıklar dedikodu yapmışlar, bu cümleden olarak münafıkların reisi olan Abdullah İbni Übeyy İbni Selûl: "Muhammed Aleyhisselâm- Roma devletini oyuncak mı sanıyor, eshabıyle beraber onlara esir olacaklarını gözümle görmüş gibi biliyorum." demişti. Maamafih o vakit havalar pek sıcak idi, Medine'nin mahsulâtı vücude gelmişti, gidilecek yer ise uzakça idi, Rumlar ise fazla kuvvetli görülüyorlardı. Binaenaleyh bazı müslümanlar da, bu gibi sebeplerden dolayı ağırlık göstermiş, hemen sefere koşmamışlardı. Bunun üzerine bir teşvik ve kınama mahiyetinde olmak üzere bu âyeti kerime nazil olmuştur.
Gerçek şu ki: Eshabı kiramdan birçokları mallarıyle, canlariyle bu sefere seve seve iştirak etmişlerdi. Fakat umuma hitab edip de bunlardan bir kısmının kastedilmesi, meşhur bir mecaz üslûbudur, bir konuşma usulüdür. Binaenaleyh bu husustaki hitap da her ne kadar umuma yönelik ise de bundan bir kısmı kasdedilmiştir.
|