9-Tevbe Suresi 27. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Sonra Allah Teâlâ bunu müteakip dilediğini tevbeye muvaffak kılar ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Sonra Allah Teâlâ bunu müteakip dilediğini tövbeye muvaffak kılar ve Allah Teâlâ çok bağışlayan pek esirgeyendir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Sonra Allah Teâlâ bunu) Bu savaşı ve galibiyet ve mağlûbiyeti (müteakip) o düşmanlarından (dilediğini tövbeye) imâna ve günahkârlarından tövbe ve istiğfar etmeye (muvaffak kılar) onun mağlûbiyeti hakkında bir ilâhî lütuf olur, onun kurtuluş ve saadetine vesile bulunmuş olur. Gerçekten de bunlardan bir kısmı gelip Islâmiyeti kabul etmişlerdir, (ve Allah Teâlâ çok bağışlayandır) o tövbe edenlerin günahlarını af eder ve örter ve (pek esirgeyendir.) onları lütuf ve merhametine nail buyurur. Elverir ki, bir insan, kendi kusurunu bilerek tövbe edip af dilesin.
§ Huneyn Savaşı: Huneyn Mekke'i Mükerreme ile Taif arasında bir vâdîdir. Mekke'i Mükerreme'inin fetihin müteakip bu vadide Arap kabilelerinin büyüklerinden Havazin, Sakiyf gibi kabileler toplanmış, müslümanlar ile savaşa karar vermişlerdi. Ordularının mevcudu dörtbin kadar imiş, bazı siyer kitaplarına göre yirmi bin kişiden ziyade bulunuyormuş. Rasûlü Ekrem Hazretleri de on ikibin kadar erden oluşan bir ordu ile Huneyn mevkiine varmış, savaşa başlamışlardır. Müslümanlardan bazıları İslâm ordusunun çokluğuna, kuvvetine bakarak "bu ordu hiçbir vakit azlığından dolayı mağlûp olmaz" demişti. Bu ise doğru bir söz değildi. Çünkü hangi bir ordunun başarısı çokluğu ile kendi kuvvetiyle değil, Cenâb-ı Hak'kın dilemesiyle, yardımıyla meydana gelir. İşte müslümanlara böyle bir uyanma dersi verilmesi hikmetine binaen olmalıdır ki, savaşa başlayan İslâm ordusu, başlangıçta galip olmuş iken sonra bir laubalice hareket neticesi olarak bozguna uğramış, her tarafa dağılmış, yalnız Rasûlü Ekrem ile amcası Hz. Abbas ve amcası oğlu Ebu Süfyan ve Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi birkaç zat yerlerinde sebat edip kalmışlardı. Rasûlü Ekrem Efendimiz tam bir metanetle savaşa atılmış: = Ben peygamberim yalan yok ben Abdu'l-Muttalib'in oğluyum." Diyerek düşmana meydan okumuştu.
Hz. Abbas da: Ey İslâm erleri geliniz. Peygamberinizin yanından ayrılmayınız, diye nida etmiş, derken bütün İslâm kahramanları tekrar savaş alanına gelmişler, Rasûlü Ekrem de yerden bir avuç toprak alarak düşmanların yüzlerine doğru atmıştı. Bu toprak zerreler! Düşmanların gözlerine isabet ederek onları sersem bir hâle getirmiş, gökten melekler de imdade gelmiş idi. Bunun neticesinde düşman büyük bir yenilgiye uğramış, bir miktarı öldürülmüş, bir kısmı da esir alınmıştı, malları da müslümanların ellerine geçmişti. Daha sonra bunlarda müslüman olanlar yine serbest bırakılmıştı.
§ Rasûlü Ekrem'in gazveleri = düşmanlarına karşı savaşa çıkmaları on dokuzdur. Düşmanlara karşı gönderdiği küçük birlikler ve buus denilen askerî kıtalar ile beraber toplamı yetmiş veya seksen kadardır.
|