9-Tevbe Suresi 123. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ey imân edenler! Kâfirlerden civarınızda bulunanlar ile mukatelede bulunun ve onlar sizde bir şiddet bulsunlar ve biliniz ki, Allah Teâlâ muttakîler ile beraberdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ey imân edenler!. Kâfirlerden yakınınızda bulunanlar ile savasın ve onlar sizde bir şiddet bulsunlar ve biliniz ki. Allah Teâlâ sakınanlarla beraberdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, cihad hususunda müslüm an I arın hareket prensiplerini tâyin ve düşmanlara karsı bir kuvvet ve güç gösterilmesi lüzumuna tenbih buyuruyor. Dinsizlerin başkalarını da dinden mahrum bırakmak için inen süreler ile alay ettiklerini bildiriyor. Fakat bu sürelerin inişinin mü'minlerin imânını, o dinsizlerin de küfrlerini arttırmaya sebep olduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ey imân edenler!.) Ey müslümanlar!. Ey seçkin sahabiler!, (kâfirlerden civarmızda) Yurdunuzun çevresinde, en yakın yerlerinde (bulunanlar ile savasın) evvelâ onlara karsı savaşa atılınız. Bunlardan maksat, ya Medine'i Münevvere havalisinde bulunan Beni Kureyze, Beni Nadir Yahudi'leridir, Veya Hayber ahalisür. Veya Bağdat vesaireye göre Medine'i Münevvereye yakın bulunan Şam'daki Puntlardır. Bu ülkelerdeki fırsat bekleyen düşmanlar dururken onları bırakıp uzaktaki düşmanlar ile savaşta bulunmak idare ve siyaset bakımından uygun değildir. Bunun içindir ki, müslümanlar, evvelâ kendi ülkelerine yakın bulunan düşmanları ile savaşmakla emrolunmuslardır. Bir kere bütün düşmanlara karsı birden hareket etmek zordur, en yakın düşmanlar ile harbe başlamak ise kolaydır, âlet ve edavat vesaire itibariyle de daha az zahmetlidir. Ve ihtiyata da daha uygundur. Bununla beraber bunda bir dinî lütuf da vardır. Müslümaların cihaddan asıl maksadlara insanlığı dine, saadete kavuşturmaktır. Bu halde müslümanlar, kendilerine daha yakın komşu durumunda bulunan kimselerin dîne, saadete kavuşmaları İçin çalışmayı, başkaları için çalışmaya tercih etmiş olacaklardır ki, bu da komşuluk adına bir iyilikten, hayrı tavsiye etmekten başka birsey değildir, (ve) Ey Müslümanlar!. (Onlar) O düşmanlarınız (sizde bir şiddet) bir kuvvet, bir sabır ve dayanıklılık (bulsunlar) bu hal onların fikir değiştirmelerine sebep olur, İslâmiyet'e karşı koyamayacaklarını anlayarak dostluğa eğilim gösterirler, belki de Islâmiyeti kabul ederek selâmet-eererler. (Ve biliniz ki. Allah- Teâlâ sakınanlar ile beraberdir) yani: Herhangi bir cemaat Allah'tan korkar, ilâhî dine sarılır, onun hükmlerine uyarsa Cenâb-ı Hak'kın yardımına zafer ve lütfuna kavuşur. Binaenaleyh ey müslümanlar!. Siz de o yolda hareket edeceğinizden dolayı Allah'ın lütfuna mazhar olacaksınızdır. Ne büyük bir müjde. Nitekim bu hakikat tecelli etmiş, İslâm orduları az bir zaman zarfında doğu ve batıda nice bölgelere hâkim olmuşlardır.
|