9-Tevbe Suresi 102. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve günahlarını itiraf eden başkaları da iyi bir ameli diğer bir kötü ile karıştırmışlardır. Umulur ki, Allah Teâlâ onların tevbelerini kabul eder. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve günahlarını itiraf eden başkaları da iyi bir ameli diğer bir kötü ile karıştırmışlardır. Umulur ki. Allah Teâlâ onların tövbelerini kabul eder. Şüphe yok ki. Allah Teâlâ çok bağışlayan, pek esirgeyendir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve günahlarını itiraf eden başkaları da) Diğer bir cemaat de (iyi bir ameli) evvelce yapmış oldukları bir cihadı veya günahlarını itiraf etmiş olmalarını veya diğer güzel bir hareketlerini daha sonra (diğer bir kötü ile) ikinci bir cihada iştirakten geri kalmakla (karıştırmışlardır) artık hem sevabı gerektiren, hem de günahı gerektiren şeyleri yapmış bulunmaktadırlar. (Umulur ki. Allah Teâlâ onların tövbelerini kabul eder) Elverir ki, onlar kusurlarını bilip tövbekar olsunlar, (şüphe yok ki. Allah Teâlâ çok bağışlayandır, pek esirgeyendir.) Tövbe edenlerin kusurlarını af eder ve örter, kendilerini rahmete, lütuf ve yardımına nail buyurur.
§ Rivayete göre bu âyeti kerime, Tebük seferinden kaçınmış olan bir taife hakkında nazil olmuştur. Bunlar ya onüç veya sekiz veya beş veyahut üç kimse imiş. Bunlar, bu seferden geri kalanların aleyhinde nazil olan âyeti kerimeden haberdar olunca pek ziyade korkmuşlar, pişman olmuşlar, "biz yurdumuzda ağaçların gölgeleri altında ailelerimizle beraber rahat rahat yaşayalım da Rasülü Ekrem ile eshabı kiramı cihada atılarak birçok zahmetlere katlansınlar. Bu nasıl olabilir? Diye pişmanlık göstermişler ve Rasülullah'ın Medine'i Münevvere ve dönüşü sırasında kendilerini mescid'i şerifin direğine bağlamışlar "Yüce Peygamberimiz, bizi açıp kurtarmadıkça biz kendimizi bu bağdan kurtarmayacağız" diye yemin etmişler. Rasülü Ekrem, Sallallahu aleyhi vesellem de Medine'i Münevvereye dönünce yüce adetleri üzere saadet mescidine girmiş, iki rekât namaz kılmış, bunların bu halini görmüş. Fakat "bir ilâhî emir olmadıkça ben bunların bu bağlarını çözemem" diye buyurmuştu. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş, Rasülü Ekrem de onları o halden kurtararak, tövbelerinin kabul edildiğini kendilerine müjdelemiştir.
Yine rivayet olunuyor ki: Bu zatlar, böyle tövbelerinin kabulünü öğrenince çok sevinmişler, mallarını Hz. Peygamber'in huzunma arzederek: Biz bu mallar yüzünden geri kaldık, bunları kabul buyur, bizim adımıza fakirlere sadaka ver, bizim için af dileğinde bulun" diye rica etmişler. Fahri Alem Hazretleri de: "Bana sizin
mallarınızdan bir şey almaklığım emir olunmadı" diye buyurmuş, bunun üzerine de şu 103 üncü âyet nazil olmuştur.
|